‘Protez’, fiziksel bir uzvun eksikliğini veya işlev kaybını telafi eden yapay bir araçsa, ‘Ruhsal Protez’ içsel (manevi) bir eksikliği –sevgi, saygı, güven, aidiyet, anlam, özgüven…- yapay bir dışsal unsurla telafi etme çabası.
Bunca ego savaşı, kent sokaklarında karşımıza çıkan öfke, duyarsızlık, kibir, küstahlık, gösteriş, saldırganlık, özgüven patlaması, aşırı tüketim ya da her yerde rastlanan “mış gibi” yapma hâlleri, aslında ’kolektif bir ruhsal protez’le yaşamaya çalışmanın tezahürleri.
Kimse çıplak gerçeğini taşımak istemiyor.
Onun yerine bir zırh, bir oynanacak sahne, bir filtre, bir persona… bir ruhsal protez aranıyor.
Ruhsal protez, gerçek benlik ile sunulan benlik arasındaki farkı yaratıyor.
İnsan bazen ‘göründüğü kişi’ olabilmek için ‘olduğu kişi’yi bastırır.
“Ruhsal bir protezle yaşamak” diye anlatmaya çalıştığım tam da bu:
Sahici olmamak ama kendine verdiği bir biçimle toplum içinde ‘bir beğenilen” olabilmeyi denemek.
Modern birey için kendin olmak, içten gelen bir yolculuk olmaktan çıktı çünkü. O artık bir ‘tasarım süreci’.
İnsan, o tasarıma uygun olarak ‘öyle biri olması gerektiğini’ düşünüp öyle görünmeye çalıştıkça, öz’ün yerini bir ‘sunum’ alıyor.
Ama neyi örtmeye çalışıyoruz?
Yanlış hayatları mı?
İç boşluğunu mu?
Kaybolmuş biri olmayı mı?
Bir yararsızlığı mı?
Acıyı mı?
Güncel bir vaka üzerinden konuşursak, Jeff Bezos yalnızca evlenmedi.
Eksiklerini törenselleştirdi.
Bu yüzden, o tören her ayrıntısıyla, bir aşk kutlanmasından öte bir kamu gösterisi’ydi: Topluma abartıyla sunulan bir ‘maskeli balo’.
Böylece düğün, bir pr projesi oldu. İhtişamı, medya yansımalarıyla bir ‘imajın yeniden inşası’na dönüştü.
Ya da aslında, ihtiyaç hissedilen, bir eksikliğin ruhsal protezi idi.
Bezos, bir teknoloji milyarderi olmanın ötesinde, kamusal imajının her detayını titizlikle yöneten bir küresel figür.
Uzaya gitmiş, servet yarışında Musk’la kapışmış.
Lakin eski eşi MacKenzie Scott ise dünyanın en cömert bağışçısı olarak onu geride bırakan bir saygınlık kazanmış.
Bunları düşününsek, Bezos’un yeni evliliği ne anlatmak istedi bize?
Belki de en çok şunu:
“Kazanan hâlâ benim.”
Bu da bir aşk ilanı değil, bir kimlik beyanı’ydı.
Ve işte tam da orada görüldü, ruhsal protez.
Protez gibi her ruhsal protez bir eksiği telafi eder.
Bezos neyi telafi etmek istedi?
Zorlanan imajını mı?
Terk edilen eşin cömertliği karşısında ölçüsüz paranın nefret çeken yüzünü temsil eden kişi olarak ortada kalmasını mı?
Buna rağmen sürekli zirvede olmak zorunluğunun yol açtığı yalnızlığı mı?
Yoksa bir İkinci bahar fantezisi miydi yapılanlar:
Gençlik, tutku, taze enerji…
Bunların yeni bir eş üzerinden yeniden sahip olabileceği şeyler olduğunu gözlere sokmak mı?
Belki de o düğün, o yüzük, o davetliler sevginin coşkuyla dışa vuruluşları değil; elbette sezilmiş bir iç kırılmanın üzerine geçirilen bir zırh, bir iç yarasının, halka açık bir törenle onarılma çabasıydı.
Venedik, evlilik töreni için değil, ihtiyaç duyulan gösteri için uygun bulunan bir sahneydi yani.
O sahnede Bezos, yarasını maskeleyen bir protezle boy gösterdi.
“Bakın, ben hâlâ tastamam bir adamım. Hiçbir şeyim eksik değil.”
Bezos’un düğünü, modern dünyanın sürekli fısıldadığı, -kuşkusuz kendi dünya görüşü bağlamında- “eksiksen tamamlan, görün, kendini göster” çağrısının bir yansımasıydı.
Ancak ruhsal eksiklikler, törenle değil yüzleşmeyle iyileşir.
Bu kadar çok tekrarlanan bir “ben tamamım” ifadesi, aslında neyin eksik olduğunu daha da görünür kıldı.
İzleyenler, yüzyılın düğününe değil, dijitalleşme çağında çok hızlı koşuşturmuş deforme bir ruhun kendini “iyi olduğuna ikna etme” çabasına tanık oldu.
Bütün bunların nedeni, bana kalırsa ‘önce ekmeklerin’ değil “niyet”in bozulması.
O bozulma en tepeden alta, bütün toplum katlarına çoktan süzüldü.
Niyet, davranışların kendisiyle değil, onun arkasındaki motivasyonla kendini belli eder.
Niyet bozuksa, dıştan iyi gözüken bir davranış bile değerini kaybeder.
İnsanlar, vaktiyle yaptığı kötü şeyleri belleklerden tamamen silip onun yerine takılacak ve önce kendine geçmiştekileri unutturacak bir protez henüz bulunamadığı için, bazı yaptıklarını, ‘olmayı arzu ettiği bir ben’in imgeleri’ gibi şurada-burada teşhir ederek, hiç değilse başkalarına farklı biriymiş gibi görünebilmek için niyet bozukluğu yaşıyor.
Oysa sanıyorum kendimize biraz daha cesaretle yaklaşabiliriz.
Buna niyet edilirse, davranışların ardındaki Bezos’şluk hissedilecektir.