Nihat Özdemir ve mühendisleri bu hesabı yapmamış olabilir mi?
02 Temmuz 2025

Şu an okumakta olduğunuz 10Haber, Türkiye’nin en genç web haber sitelerinden biri. Aslında 2023 Mayıs ayından beri yayındayız; ondan önceye uzanan iki yılımız var ama o zaman bu kapsamda ve doyuruculukta bir site değildi burası.

Yine de eğer zahmet edip sitemizin içindeki arama motorumuza “akbelen” yazarsanız onlarca sayfa dolusu haberle karşılaşırsınız.

Bu kadar çok haber yayımlamış olmamızın sebebi, Türkiye’nin cennet parçalarından biri olan Gökova körfezinin yakınındaki Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının kömür madeni sahalarının genişletilmesi için 2023’te Akbelen ormanlarına girmek istemesi ve civardaki köylülerin de bunu engellemek için direnmesi.

Yeniköy termik santralı Ören’de, tam da Gökova Körfezi’nin kıyısında. 1980’lerde Turgut Özal buraya santral kurma kararı aldığında kıyametler kopmuştu, çevreci endişelerin ülkemizde ilk büyük patlamasıydı bu santrala tepkiler ama Turgut Özal kimseyi dinlemedi, santralı yaptı, bir de herkesle alay eder gibi “Bacasını yeşile boyarız” dedi.

Yeniköy’e daha sonra kıyıdan daha içeride olan Kemerköy santralı eklendi. Bu iki santral aynı maden sahasını paylaşıyor. Oradan çıkardıkaları linyit kömürünü yakıp elektrik elde ediyor.

2014’te özelleştirilen ve Limak-IC İçtaş ortaklığı tarafından 2,67 milyar dolara devralınan santrallar, 2023’te maden sahalarının genişletilmesiyle yoğun bir gündem oluşturmuştu, bugün yeniden bu kez bazı zeytinlik alanların da madenciliğe açılacak olmasıyla gündemde.

Esasen o bölge söz konusu olduğunda, Yeniköy ve Kemerköy santrallarının yanında mutlaka daha eski olan Yatağan termik santralını da hesaba katmak lazım.

Bu üç santral için tahsis edilen maden sahaları toplamda neredeyse memleket büyüklüğünde. Sadece Yeniköy ve Kemerköy santrallarının toplam maden sahası 23 bin 307 hektar büyüklüğünde. (Bir hektar 10 bin metrekare demek.)

Ve işte görüyorsunuz, bu mevcut maden alanları yetmiyor, santrallar her yıl yeni maden alanlarına ihtiyaç duyuyor. İhtiyaç duyuldukça da onlara yeni alanlar tahsis ediliyor.

Muğla’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın verdiği rakama göre Muğla yüzölçümünün yüzde 65’i halen maden sahası.

Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’nin doğa ve tatil cennetleri Bodrum, Marmaris, Fethiye gibi dünyaca ünlü beldeleri içinde barındıran, muhteşem çam ormanlarıyla kaplı Muğla’nın yüzde 65’i maden ruhsatlı alan. Korkunç bir şey.

Bu madenlerin de neredeyse tamamı oldukça düşük kalorili ve bölgede yaşayan iğne çam ağaçlarının genetik özellikleri nedeniyle yoğun kükürtlü linyit kömürü.

80’li yıllarda bu santrallara çevreci endişelerle karşı çıktığınızda hemen size “Ama memlekete elektrik lazım” deniyordu. Bu görüşe direnmek kolay değildi.

Oysa bugün durum farklı. Evet, elbette memlekete elektrik lazım ama artık elektriği üretmenin alternatif yöntemleri var. Yerin altındaki kalitesiz ve zehirleyici kömürü çıkarıp yakmak yerine rüzgardan ve güneşten çok daha verimli biçimde elektrik üretmek mümkün.

İnternette yapacağınız basit bir araştırmada, güneşten elektrik elde ederken 1 Mw kurulu güce sahip olmak için 12 dekar, yani 12 bin metrekare alana ihtiyacınız olduğunu görüyorsunuz. 

Yeniköy ve Kemerköy’ün toplam maden sahası 23 bin 307 hektar, yani 233 bin 070 dekar büyüklüğünde.

233 bini 12’ye böldüğünüzde bu maden sahalarını güneş enerjisi panelleriyle donattığınızda elinize 19 bin 422 Mw kurulu gücü olan bir santral geçiyor. Şaka değil.

Oysa Yeniköy ve Kemerköy’ün toplam kurulu gücü 1050 Mv, şimdi bu güç 1153 Mv’ye çıkarılıyor.

Yani maden sahalarına güneş enerjisi panelleri kurmak, o sahalardan çıkarılan kömürü yakan termik santralı kurmaktan daha kârlı, daha fazla elektrik üretiliyor.

Sırf Yeniköy-Kemerköy kadar elektrik üretmek isterseniz, yani 1153 Mv kurulu güçle yılda 7 milyar kWh elektrik üretecek olursanız, aslında ihtiyaç duyacağınız güneş enerjisi kurulu güç miktarı 5 bin Mw’yi geçmez. Yani mevcut maden sahalarının kabaca dörtte birinden azını kullanarak Yeniköy ve Kemerköy kadar elektrik üretmek mümkün aslında.

Geri kalan alanda santralı işleten ortaklık mesela zeytin tarımı yapsa bu işten de ayrıca muazzam bir gelir elde edebilir.

Türkiye’nin başka yerlerinde eski maden sahalarını zeytinliğe, hatta şarap bağına çevirenler hallerinden çok memnunlar, bunu biliyoruz.

Limak’ın patronu Nihat Özdemir ve şirketindeki mühendisler bu hesapları hiç yapmamış olabilirler mi?

ÇOK OKUNANLAR