Cumhurbaşkanını tehdit suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı, Silivri cezaevinden gönderdiği mektubunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) başlatılan operasyonu ve Leman dergisinin hedef gösterilmesini değerlendirdi. “AKP’nin anlatacak hikâyesi kalmadı” diyen Altaylı “Seferihisar’daki yangını söndürmeyen iktidar, eski Seferihisar Belediye Başkanını gözaltına alıyor. CHP çok öfkeli. Bence hiç öfkelenmesin. Tam aksine sevinsinler. İktidar bunları topluma anlatmakta giderek daha çok zorlanacak. Çünkü işin cılkı daha doğrusu b*ku çıktı. Artık inandırıcılık sıfır. Çok açık bir siyasi operasyonda yargı kullanılıyor ve bunu biraz aklı olan herkes anlar. Çok net” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanını tehdit suçlamasıyla 21 Haziran’da gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı 10 gündür cezaevinde. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutulan Altaylı’nın hafta içi her gün sunduğu programı durdu. Altaylı’nın cezaevinden gönderdiği mektuplar “Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: Silivri Günlüğü” serisinde paylaşılıyor. Bugün serinin yeni videosu yayınlandı.
Fatih Altaylı, “Silivri Günlüğü” adlı mektup serisinin yeni bölümünde hem cezaevi koşullarını hem de Türkiye gündemini değerlendirdi. Altaylı, sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek şunları aktardı:
“Şaşırdım. Mektubu Zeynep’e okutmuşsunuz, hiç aklıma gelmemişti böyle bir şey yapacağınız. Hele Zezo’nun bunu kabul edeceğini hiç düşünmemiştim. Ağlattınız beni… Beni düşünmeyin , merak etmeyin. Silivri’de günler öyle böyle geçiyor. Şimdilik soğuk da değil. ‘Her işte bir hayır var’ lafına inanırım ben. Silivri, şaşırtıcı bir şekilde bana şifa getirdi. Biliyorsun topuk dikeni diye bir derdim vardı. Burada vakit bulup egzersiz yapınca geçti. İnanılmaz bir biçimde esamesi kalmadı. Keza akşamları garip saatlerde yemek yemekten kaynaklanan reflüm vardı. o da bir haftada geçti. Cezaevinin reflüye iyi geleceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Ziyaretime gelen herkes yemekler nasıl diye soruyor. Şöyle tarif edeyim; bugünkü ekonomik koşullarda Türkiye’nin. yüzde 80’inin evinde pişen yemeklere oranla gerek çeşit gerekse malzeme olarak çok daha zengindir. Silivri’deki cezaevi kampüsünde yaklaşık 30 bin kişinin yediği bu yemekler, açık cezaevinde hazırlanıp getiriliyor. Geçmişte burada yatmış olan avukatlarla konuşunca tavsiye veriyorlar. ‘Yemeklerin yağını süz, sonra kendin yağ ekle’ falan diyorlar. Ben de onlara ‘Buckingham Sarayı’nda büyüdüğünüz için size zor gelmiştir’ diye takılıyorum.
Yemekler şahane değil elbet ama dediğim gibi memleketin büyük bir bölümü bu yemeğe bile hasretken şikayet edemem. Az yerim, idare ederim. Belli ki dengeli ve hesap edilmiş bir menü hazırlamaya çalışıyorlar. Hemen her gün pilav var, protein olarak daha çok tavuk veriliyor. Genelde haşlama, iki kez de tavuk şnitzel verdiler. Bir kere patlıcan musakka, pilav, turşu verildi. Arada haşlanmış yumurta, domates, hıyar, biber veriliyor. Ben daha çok bunları alıp salata yapmayı tercih ediyorum. Zeytin, beyaz peynir, taze kaşar, bol bol çay ve süt dağıtılıyor. Karışık kuruyemiş bile veriliyor. Et yok zannetmeyin. Bir kez etli bezelye, bir kez de tas kebabı dağıttılar. Kantinden kavurma alıp yemeklere ekleyenler varmış. Ben kantinden ton balığı almayı tercih ettim. Keşke somon füme de olsa diyorum bazen. Haftalık harcama limitim yettiğince alırdım. Benim haftalık harcama limitim 2 bin 500 TL üstünden emekli maaşının yetersizliğine yaptığım gönderme ve hesap epey ilgi çekti. Ben ince hesaplarla yetmesini sağlamaya çalışıyorum ama sigara içenlerin işi çok zor. Günde iki paket içseniz haftada yaklaşık bin 500 TL sigara, üç paket içseniz… Ki içen bile varmış, yandı…
Dün sabah 7 gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonu öğrendik televizyondan. Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, mevcut il başkanı ve 155 kişi daha yine bir şafak operasyonuyla gözaltına alındılar. Bir İBB’den bir diğer İBB’ye sıçradı şafak operasyonları. Öğrenebildiğimiz kadarıyla bir kooperatif, konut kooperatifi nedeniyle yapılmış operasyon. Bu kooperatif üyeleri epeydir şikayet ediyorlardı. Önemli bir kısım evlerini almış, bir kısmı ise mağdur olmuştu. Kooperatif, inşaat maliyetlerindeki son birkaç yılda yaşanan aşırı artışlar nedeniyle zorluk yaşıyordu teslimlerde. Zannediyorum; soruşturma nedeni bu. Neden değil bahane demek daha doğru olur aslında. Çünkü böyle bir nedenle şafak operasyonu olmaz. Seferihisar’daki yangını söndürmeyen iktidar, eski Seferihisar Belediye Başkanını gözaltına alıyor. CHP çok öfkeli. Bence hiç öfkelenmesin. Tam aksine sevinsinler. İktidar bunları topluma anlatmakta giderek daha çok zorlanacak. Çünkü işin cılkı daha doğrusu b*ku çıktı. Artık inandırıcılık sıfır. Çok açık bir siyasi operasyonda yargı kullanılıyor ve bunu biraz aklı olan herkes anlar. Çok net. 15 gündür butlan davası, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve şimdi de Tunç Soyer konuşuyoruz. Peki ne konuşamıyoruz? Asgari ücrete yapılmayan zammı, kamu çalışanlarına önerilen enflasyonu yarısı oranındaki komik artışı, enflasyondaki artışı, İsrail’in yaptıklarına yumulan gözü, millete verilmeyen paranın NATO’ya hoş görünmek için Trump’a verilmesini, ne olduğu belli olmayan PKK açılımını, açlığı, umutsuz gençliği, ekonomik koşulların bozduğu ahlaki değerleri konuşamıyoruz. Af ile salınan binlerce katili, tecavüzcüyü de konuşamıyoruz. İsrail Gazze’ye dün ve önceki gün yine saldırdı. En az 50 ölü var. Katliam sürüyor. Türkiye sustu, gıkı çıkmıyor. Bunu da konuşmuyoruz. Varsa yoksa CHP’yi hedef alıyor iktidar.
Akşamları gelmiş geçmiş en manasız futbol turnuvasını izliyorum. FİFA’nın futbol katliamı… Ahlaksız FİFA, ABD uğruna futbolu ve futbolcuları katlediyor. Bu sporu Amerikanlaştırıyor, yok ediyor. Dört başı mahmur rezillik. Ama yine de arada bakıyorum. Öyle görünüyor ki bu saçma turnuva sayesinde bu yıl Avrupa’nın büyük takımlarında epey bir sakatlık olacak.”
CHP ve İyi Parti değerlendirmesi
Mektubunda muhalif yazar ve akademisyenlerde “Stockholm sendromu” olduğunu söyleyen Altaylı, “Hukuksuzluğu liderlik olarak gören bu yaklaşım anti-demokratik. Umutsuzluk iktidara güç veriyor” ifadelerini kullandı.
CHP ve İYİ Parti’ye seslenen Altaylı, “İçindeki hainlerden kurtulmuş bir CHP ve potansiyeline kavuşmuş bir İYİ Parti, iktidar değişiminin önünü açar” dedi.
Fatih Altaylı, “AKP’nin anlatacak hikâyesi kalmadı. Hikâyesi biten partiler kendileri hikâye olur” cümlesiyle sonlandırdı, dostlarına ve kendisine destek olanlara da teşekkür etti.