Çok tuhaf hareketler: Ayşe Barım davasında Yıldız neyin tanığıydı?
07 Temmuz 2025

Son dönemde İmamoğlu aleyhine yönelik açıklamalarının ardından TRT’de rol kapan Metin Yıldız, bu kez ünlü menajer Ayşe Barım’ın yargılandığı davada tanık olarak ortaya çıktı.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından olduğu iddiasıyla “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçundan tutuklu yargılanan menajer Ayşe Barım bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.

Davanın tanıklarından biri de oyuncu Metin Yıldız’dı.

Metin Yıldız kürsüde verdiği ifadede “Ayşe Barım’ın Gezi Parkı’nda oyuncuları yönlendirmesiyle ilgili hiçbir bilgim yok” ifadelerini kullandı.

Metin Yıldız, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından gündem olmuştu. Pek çok ünlü isim İmamoğlu’na destek mesajları paylaşırken, Yıldız, kendisine “Neden bir şey paylaşmıyorsun?” diyenlere karşı, “Beş senedir yoğun asla ulaşamıyoruz kendilerine… Bakıyorum, o gün yanında olmayanlar etrafında. Hepsi beraber yoğun bir takım sanatsal faaliyetler 🙂 Şimdi buraya yazıyorum… Soran olursa da söyleyin… Çok Yoğunum…” ifadelerini kullanmıştı.

Bu paylaşımın ardından İmamoğlu’nu hedef alan açıklamalarına devam eden Metin Yıldız’ın bir süre sonra TRT’nin “Mehmed: Fetihler Sultanı” dizisinin kadrosuna katıldığı açıklanmıştı.

Ayşe Barım hakim karşısında: Yaşam hakkım elimden alınmak isteniyor

ID İletişim kurucusu ve ortağı menajer Ayşe Barım’ın ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım’ suçlamasıyla yargılandığı dava İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

Duruşmayı takip etmek için Barım’ın menajerliğini yaptığı oyuncular Serenay Sarıkaya, Hande Erçel, Bergüzar Korel, Halit Ergenç, Metin Akdülger, Birce Akalay, Hakan Kurtaş Çağlayan Adliyesi’ne gittiler.

Gazeteci Ceylan Sever’in aktardığına göre duruşma salonuna giren Ayşe Barım’ı oyuncular alkışlarla karşıladı. Erçel ve Sarıkaya ağladı. Barım’ın çok zayıfladığı belirtildi.

‘İddialar asılsızdır’

Gazeteci Dilek Yaman Demir’in aktardığına göre “Benimle ilgili iddialar asılsızdır” diyerek ifadesine başlayan Barım savunmasında şunları söyledi:

*Benimle ilgili tüm iddialar asılsızdır. Bu iddiaları sosyal medyada kimliği belirsiz kişiler yaymıştır.

*12 yıl önce Gezi Parkı eylemlerine nasıl destek vermişim, Devleti yıkmaya nasıl destek vermişim anlamıyorum.

*7 Ocak 2025’te büyük iftiralarla dolu bir kampanya başladı. Genç bir oyuncu üzerinden para kazandığım iddiasıydı. Şikayetçi olduk. İftiraya maruz kaldım. Sonra sektörde tekelci falan olduğum şeklinde yeni bir Barım kimliği yaratıldı. Hakkımda şantaj ve tekelleşme konulu bir soruşturma başladı.

* Yine bir düğmeye basılmış gibi iddialar iftiralar devam etti. Gezi parkına zorla götürdüğü gibi beni de tehdit eden darbeci biri olarak inanılmaz iddialar ortaya atıldı. Evime 10 polis geldi, gözaltına alındım. Tutuklandım. 169 gündür Silivrideyim. 92’nci gün iddianame hazırlandı.

*ID İletişim’in 2013’te 43 oyuncusu vardı, Gezi Parkı’na sadece 12 oyuncu katılmış. Gezi’ye sadece bir gün gittim. Muhteşem Yüzyıl ekibi karar almıştı, ben de yanlarına gittim. O dönem bir dolu ünlü Gezi Parkı’ndaydı. Oradaki oyuncuların büyük bir kısmı benimle çalışmıyordu.

*O dönemde iddianamede yazanın aksine 12 oyuncum oradaydı. Üzerimde tek bir kıyafet var. Hep aynı fotoğraf. Çünkü o gün gitme kararı almıştım. Bir gün gittim sadece.

* Bütün oyuncular parkta toplandık. Benim oyuncum bile olmayanlar geldi. Basın da oradaydı ve açıklama yapmak istedik. Megafonla elden ele basın bildirisini okudular

* Ben onların patronu değilim. Menajeriyim. Her gün oyuncularımı ararım. Ben işimi güzel yapan biriyim. İşlerimi yürütmek için görevimin icabı yapılan görüşmelerdir.

* Oyuncular biz kendimiz gittik, kimse beni yönlendirmedi. Bir oyuncu istemiyorsam gitmem gibi bir ifade vermiş. Bunlar iddianamede yok. Ne yazık ki en büyük delil kullanılmamış.

* 12 oyuncudan dokuzu savcılığa davet edilmiş. Savcılığa gidip ifade vermişler. Bunların iddianamede yeri yok korkuyorum bu yüzden. Kimseyi yönlendirmedim. Ben onlar orada olduğu için gittim. Tıpkı 15 Temmuz mitingi gibi, 6 Şubat depreminde olduğu gibi.

* Benim onur ve itibarım ülkeye olan sevgim ayaklar altına alındı. Buna isyan ediyorum.

* Enver Aysever gibi tanıklar , ben tutuklandıktan sonra mesaj paylaşmış. Geziden bağımsız bir şeyler yazmışlar. Benimle ilgili tanık ve olmuşlar. Onlar da bir bilgisi olmadığını söylemiş. Bunlar da yer almıyor iddianamede..

* Alabora’yla konuşmuşum bildiri hazırlamış ve demişim ki lütfen bu bildiriyi yayınlama. Ben çok temkinli biriyim. Kimse toplu olarak verilen bir bildiriden sorumlu olmasın diye yayınlamayın dedim. Ne var bunda..

* 161 gündür tutuklu yargılanıyorum. Buraya gitmeden tespit edilmiş çok ağır bir kalp rahatsızlığım ve beyin anevrizmam var. Kalbimde altı ayrı rahatsızlık tespit edildi. Bütün bunlar olurken ben çok kötü koşullarda cezaevinde kalıyorum.

* Asliye ceza hakimi beni itiraz üzerine tahliye etmişken yeniden tutuklandım. Bu ceza haksız ve orantısızdır. Benim yaşam hakkım elimden alınmak isteniyor.  Onurum, itibarım, yaşam hakkımı geri istiyorum.

*Benim yaşam hakkım onurum, (ağlayarak) sizin vicdanınıza güveniyorum.

Savunmasını bitiren ve kolundaki morlukları gösteren Barım, “Her tarafım mosmor, ameliyat öncesi işlemin orada yapılmasını istemedim. İzin verin ben sağlıklı yaşamak istiyorum” dedi.

Tanık olarak oyuncular Metin Yıldız ve Şebnem Sönmez dinlendi.

Ne olmuştu?

TV100 yazarı Fuat Uğur, 27 Eylül 2024’te bazı yapım şirketleri ve ajanslara ‘kartelleşme ve piyasadaki hakimiyetlerini kötüye kullanma’ gerekçesiyle baskın yapıldığını .

Aylar sonra birçok ünlü oyuncunun menajerliği yapan ID İletişim’in kurucu ortağı Ayşe Barım ilk olarak sektörde tekelleşmeye neden olduğu ve kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığı iddialarıyla gündeme geldi.

8 Ocak’ta Rekabet Kurulu, kast ajanslarının ‘Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u ihlal edip etmediğine dair araştırması neticesinde elde edilen bilgi ve belgeleri yeterli bulup 21 şirkete soruşturma . Bu şirketler arasında ID İletişim de vardı.

10 Ocak’ta İstanbul başsavcılığı re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatarak Barım’ın yurt dışına çıkmasını yasakladı. Üç gün sonra Barım’ın yurt dışına çıkması yasaklandı.

Başsavcılık, 26 Ocak’ta Barım hakkında yazılı ve görsel basındaki iddiaları esas alarak bu sefer ‘Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından olduğu’ gerekçesiyle re’sen soruşturma başlattı.

Barım 27 Ocak’ta gözaltına alındı. Aynı gün, ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım’ suçlamasıyla tutuklanması istendi. Başsavcılığın sevk yazısında, Gezi eylemleri için, ‘dönemin meşru hükümetini ortadan kaldırma amacına yönelik ve amaca matuf elverişli eylemleri barındıran kalkışma hareketi’ dendi.

Barım 27 Ocak gecesi 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı.

Süreçte menajerliğini ID İletişim’in yaptığı birçok oyuncunun ifadesi alındı.

Barım’ın avukatı sulh ceza hakimliğine başvurarak tutukluluğa itiraz etti. Hakimlik itirazı reddederek Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verdi.

Barım’ın avukatı bunun üzerine müvekkilinin tutukluluğuna yeniden itiraz ederek bu sefer Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.

17 Şubat’ta asliye ceza mahkemesi, Barım hakkında tahliye kararı verdi. Ancak İstanbul başsavcılığı, Barım tahliye edilmeden karara itiraz etti. Başsavcılığın talebini yerinde bulan ağır ceza mahkemesi, Barım’ı yeniden tutuklama kararı aldı.

29 Nisan’da İstanbul başsavcılığı Barım’ın ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım’ suçundan 30 yıla kadar hapsi istenen iddianameyi tamamlayıp İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

 

ÇOK OKUNANLAR