Herhalde iki ay kadar önceydi, İstanbul Boğazında Arnavutköy’de deniz tarafındaki otobüs durağına geldim, otobüs bekleyeceğim.
Yolun karşısında bir kalabalık, zabıtalar, polisler… “Ne oluyor” diye sormama gerek kalmadı, tam karşıda Arnavutköy’ün gözde balık lokantalarından Sur Balıkçısı’nın terasları ve başka bazı eklentileri kaldırılıyordu.
Akşamında mahallede dedikoduları dinledim. Kültür Bakanlığı denetim yapmıştı ve tarihi eserlere yapılan yasadışı eklentileri vs yıkım kararı almıştı.
“Sadece Sur Balık mı” diye sordum safça.
Aynı sırada, eskiden yalı olan, sonra kazıklı yol gelince “yol yalısı”na dönüşen binaların bazıları böyle lokanta-meyhane, hatta artık ocakbaşı bile var. Bu tür binaların tamamında daha fazla masa koyabilmek için, sigara yasağını delebilmek için dış mekanlara çıkıntılar yapıldı. Yapılmayanı yok. Ama Sur Balık’ınkiler yıkıldı.
Örneğin Sur Balık’ın Kuruçeşme’ye doğru öteki tarafında, eskiden Eftalya adıyla çalışan, sonra bir et lokantasına dönüşen, bugünlerde ise yeniden isim değiştirmeye hazırlanan bir tarihi eser onarımı ahşap yalı var. Bu yalının caddeye bakan cephesi son “dekorasyon” çalışmasında tamamen değiştirildi. Oysa ikinci derece tarihi eserin dış görünüşüyle oynanamaması gerekirdi. Burası herkesin gözünün önünde ve hepimizin gözünün içine baka baka yapıldı. Ne Boğaziçi İmar geldi, ne Anıtlar Kurulu. Bir anıt eser gözümüzün önünde yok edildi.
Bakın dün de Bebek’teki Baylan Pastanesinin çatısına açılan teras ve o terasın üzerine yapılan kapatma çatı yıkıldı yine Kültür Bakanlığı emriyle. Haksız bir yıkım değil. Ama bir sandala binip denizden bakın, Baylan’ın binasında yapılan masum bile. Hemen bitişikte benim çocukluğumun Yeni Güneş’i var. Kocaman bir açık hava rıhtımı vardı buranın o zamanlar. Sonra burası Poseidon adlı sosyetik bir meyhane oldu ve o teras-rıhtımın yarıdan fazlası kapalı alan haline geldi. Burası uzun süre boş durdu, şimdi yeniden sosyetik bir meyhane olarak açıldı ve aynı kaçak yapı duruyor yerinde.
Yıllar önce Yeniköy’de Sait Halim Paşa Yalısı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir etkinliğine özellikle gittim, çünkü rahmetli Kadir Topbaş’la görüşmem gerekiyordu.
Etkinlik yalının bahçesinde, düğün dernek organizasyonları için inşa edilen bir yapıdaydı. Gazeteci damarımı susturamadım, Kadir Topbaş’a “Bu yapı kaçak değil mi?” diye sordum. Topbaş gülümsedi, “Ne yapsınlar” dedi. Yalının iç mekanları otel olmaya uygun değildi, otel para kazanmak için bahçesini yok etmiş ve o tuhaf yapıyı inşa etmişti. Belediye kayıtlarında “çadır” gözüküyordu ama çadır falan değildi.
Emirgan’da bir yol yalısı var, kocaman bahçe içindeki haliyle çok beğendiğim bir binaydı. Bugün bahçesinin tamamı kapalı mekan, üstü camekanla kapalı. Bina ise görünmüyor bile.
Adalet herkese lazım, kurallar da her yerde aynı uygulanmalı.