Özel’den Erdoğan’a: Barışın yanındayım ama sen ümmetçilik yapıyorsun
13 Temmuz 2025

CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “tarihi konuşma” olarak sunduğu, “Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik” ifadelerini kullandığı konuşmasına tepki gösterdi. Özel, “Çıkmış Kürt-Türk-Arap. Hesap Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak. Çatıda vatandaşlık bilinci değil ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak aklı sıra bunun üzerinden yeni ittifakla yürüyecek. Biz şehit gelmemesi için her şeyi yaparız. CHP olarak durmamız gereken yerde dururuz ama Türkiye’ye ümmetçilik mezhepçilik üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız” dedi. 

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlatılan “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin dünkü durağı Malatya oldu. CHP lideri Özgür Özel mitingte konuştu. Binlerce vatandaş, 37 derecelik yüksek sıcaklara rağmen miting alanını doldurdu. Özel’in, Erdoğan’ın bugünkü konuşmasına cevap verdiği kısımda “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atıldı.

Özel’in konuşmalarından satır başları:

“Biz 47 yıl 2. parti olduk, baraj altı kaldık ama suçu millette bulmadık”

“Malatya’nın siyasi tarihimizde ve partimizin tarihinde çok önemli bir yeri var. Garp cephesi kumandanı, Lozan Fatihi, Cumhuriyetimizin 2. Cumhurbaşkanı İsmet Paşa’yı rahmetle minnetle anıyorum. İki Cumhurbaşkanı 4 genel başkan çıkarmış bir şehirden bahsediyoruz. Darbecilere direnmiş bir şehirden bahsediyoruz. İsmet Paşa’dan sonra 2. Cumhurbaşkanınız ve Kenan Evren’in başkasını seçeceğiz demesine rağmen seçilen rahmetli Özal’ı minnetle anıyoruz. Recai Kutan’ı rahmetli minnetle anıyorum. Burası Özgür Özel’in memleketidir. Malatya’nın çıkardığı 4. Genel Başkan Özgür Özel’dir!

15 Temmuz’da ‘ne istedilerse verdikleri’, parsel parsel Ankara’yı onlara verdin diye birbirlerini suçladıkları bir cemaat 15 Temmuz’da darbeye kalkıştı. Biz o gün darbenin muhattabı kimdir diye düşünmeden, AKP’nin bize yaptıklarını dediklerini kenara bıraktık Meclis’te hep birlikte direndik. Ama bu sene 19 Mart’ta yaşadığımız darbe, Türkiye’nin 1. partisine, o partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına ve milletimizin takdiriyle bir sonraki Cumhurbaşkanımıza, Ekrem İmamoğlu’na yapıldı. Biz 47 yıl 2. parti olduk, baraj altı kaldık ama suçu millette bulmadık.

Biz 47 yıl ikinci parti olduk ama kabahati millette bulmadık. 1977’den beri 5 belediyeye ulaşamadık. 2023′ yılında 6 parti yüzde 25 aldık ama Malatya’ya kızmadık çalıştık onun yanında olmalıyız günü gelince biz kazanırız dedik. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı 47 gün göstermeyenler. 31 Mart’ta ilk defa yenilenler ilk defa ikinci olanlar. Türkiye’deki nüfusun yüzde 65’ini CHP’nin kazanmasını hazmedemeyenler. Tek başına CHP Malatya’da yüzde 38 nasıl alır dediler.

O günden beri meydan meydan geziyoruz, sıcak, soğuk demiyoruz. Ama meydanlarda milletin iradesine sahip çıkmaya devam ediyoruz. Şimdi Malatya’da geçmişten bir hatırlatma yapalım. Polislerimiz var, Tayyip Bey onlara ek zam sözü verdi tutmadı. Emeklerini sömüyorlar sonra da milletle karşı karşıya getiriyorlar. Onlara bir alkış alalım. 

“10 depremzededen 6’sını konteynerda yaşatan bu Erdoğan iktidarına da yazıklar olsun”

Bugün şehidiniz, Malatyalı teğmenimizin evine gittim taziyeye. Çok üzüldük o yaşananlara. O konuyu da hızla Meclis’te araştırılmasını çalışıyoruz. Ama sınır boyunda bekleyen, terör deyince terörle mücadele eden, savaş deyince gözünü kırpmadan giden Mehmetçiğe de yürekten bir teşekkür alkışı.

6 Şubat depremi, her eve ateş düşüren bir deprem. İlk gün Malatya’ya geldim. Veli Ağbaba’nın mücadelesini, CHP parti örgütünün mücadelesini gördüm. O günlerde tüm Türkiye’de 650 konut yapılacaktı. Malatya’daki konut ihtiyacı 120 bindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yıl içinde bütün konutların sözünü verdi. Murat Kurum’u tekrar bakan yaptı. Murat Kurum, 251. konutu teslim ettik, yapamazsın dediler yaptık diyerek utanmadan algı yaptı.

Ey Murat Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözü 1 yılda 650 bin konut. 2 buçuk yıl geçmiş konutların yüzde 38’i teslim edilmiş. Malatya’daki duruma bu sabah baktım. 101 bin konut sözü var, 35 bin konut vermişler. 1 yılda bitecek dediler, 2 buçuk yılda konutların yüzde 35’i vermiş. AFAD’a göre, 75 bin kişi Malatya’da konteynerda yaşıyor. Konteynerlar perişan durumda. Sağlık tehlikede. Malatya gibi şehirde, 75 bin kişi konteynerda kalıyor, bu Murat Kurum utanmadan teslim töreni yapıyor, milletten alkış istiyor. Buradan ifade ediyoruz; bir yıl içinde vereceğiz deyip, 2 buçuk yılda yüzde 40’ını bile vermeyen, 10 depremzededen 6’sını çadırda, konteynerda, gurbette yaşatan bu AK Parti iktidarına da Recep Tayyip Erdoğan iktidarına da yazıklar olsun.

“Mehmet Şimşek’e de yazıklar olsun, AK Parti‘ye de yazıklar olsun”

Derhal Malatyalı çiftçinin sesini duyun, ödemelerini yapın! Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonunda dünya birincisiyiz. Sadece bu ikisindeki rakamların en önemli sebebi, adalete güvende 117. sıradayız. 19 Mart’ta yaptıkları darbe ile 150 milyar dolar hasar yarattılar. Ve bu para 6 trilyon lira. ‘Asgari ücreti 30 bin lira yapın, işverenin yükünü destekleme ile kaldırın’ diyoruz. Buna lazım paranın 120 katı. Emeklilere verdikleri zammın tam 150 katı. 6 Şubat depremindeki hasarın 1,5 katı. Asrın felaketinin 1,5 katı kadar parayı 19 Mart darbesinde harcadılar, bitirdiler. Ve maalesef Mehmet Şimşek diyor ki ‘Biz o rezervleri bugünler için biriktirdik.’

Rezervi kayısıcı için biriktirmiyor, rezervi asgari ücretli için biriktirmiyor. Rezervi emekli için biriktirmiyor ama Ekrem Başkan’a darbe yapmak için biriktiriyor. Mehmet Şimşek’e de yazıklar olsun, AK Parti‘ye de yazıklar olsun. Dün Antalya’da bir önceki gün Adana’da, ondan önceki gün Amasya’da ama Türkiye’nin dört bir yanında aynı nida, aynı haykırış: Hükümet istifa, Erdoğan istifa. Çünkü artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Ne emeklinin, ne çiftçinin, ne asgari ücretlinin, ne de esnafın dayanacak gücü kalmamıştır. Artık bu iktidar milletin yakasından düşmeli, sandığı getirmeli, erken seçimde millet kendini bu dertlerden kurtaracak olanları seçmelidir.

“Erdoğan geldiği sene sadece 7 şehidimiz vardı”

Erdoğan bugün tarihi açıklama yapacağını söyledi. Günlerdir salondan paylaşım yaptılar 3 gün 2 gün kaldı. Millet kulağını açıp dinledi. Asgariye emekliye zam açıklamadı. Atanmayan öğretmene müjde vermedi. Don gören çiftçilere ödemeden bahsetmedi. Demokrasiye döneceğim erken seçim müjdesini vermedi. Döndü dolaştı kendi partisinin propagandasını yaptı. PKK silahları yaktı bundan sonra AKP-MHP-DEM birlikteyiz başkasını istemeyiz bundan sonrasını Türkiye Yüzyılı dedi.

Biz önce şunu söyleyeyim. 41 yıldır PKK terör örgütü var. Bunun 23 yılı AKP iktidarında ya Erdoğan başbakan ya Cumhurbaşkanı. Geldiği sene 2002’de sadece 7 şehidimiz var. Oradan aldı yalan yanlış işler yaptı. 2015 2016’da 530 şehidimiz var. Geçmişte çözüm süreci dediğinde CHP’yi istemem MHP o zaman buna Apo ile anlaştın ihanet süreci diyor. Bu Bahçeli’ye kan emici vampir diyor. Arkasında 530 şehit veriyoruz. Sanki buralarda hiç suçu yokmuş gibi bugün çıkmış biz anlaştık yapacağız fayda göreceğiz diyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yıllardır teröre karşıyız hem terörsüz hem demokratik Türkiye’nin arkasındayız.

“Yeni bir korku siyaseti yeni bir düşman o da CHP”

Biz barışın da demokrasinin de teminatıyız. Karşımızda demokrasiye savaş açan, rakiplerini hapse atan, belediyelere kayyum atayan seçilmiş siyasetçileri zindanda çürüten otokrat iktidar var. Bu anlayışla demokrasi gelmez. Buradan iç cephemiz güçlü olsun diyenlere sesleniyorum. Zindanları siyasi tutsaklarla doldurarak yapamazsınız. Biz Saraçhane’de yedi gün yedi gece beraber direndik. Özdağ’a da İmamoğlu’na da Demirtaş’a da özgürlük dedik. Seçilmişlerin yanında durduk. Bugün dün DEM Parti ile görüştük diye bize terörist diyenler, belediye meclislerinde eski DEM’den bir meclis üyesi var Kent İttifakı var diye başkanlarımızı hapse atanlar şimdi terör örgütünün başı ile oturdular anlaştılar ama halen daha belediye başkanlarımızı içeride tutuyorlar.

Şunu açıkça gördük. Erdoğan umut siyaseti yapamadığı için perişan olduğu için seçim kazanma ihtimali olmadığı için düşman arıyor. Yeni düşman siyaseti yapmak istiyor. Erdoğan’a sesleniyorum: Aç olanın karnını doyurmadan, derdi olanın derdini çözmeden korku siyasetine geçit yok. Yıllardır açsın, yoksulsun biliyorum ama oyu bana vermen lazım yoksa ezanı dindirecekler bayrağı indirecekler diye milleti korku siyaseti ile kendisine oy verdirdi. Şimdi orada yaptığı suçlamaların hepsini unuttu. Yeni bir korku siyaseti yeni bir düşman o da CHP. Durduğum yerden geri gitmem teröre de karşıyım barışın da arkasındayım. Siyaseti sana göre yapmam. Gazi’nin partisini Türkiye’nin birinci partisini kimseye aşağılatmam. Alnını karışlarım senin.

“CHP’lilere sesleniyorum, yeni bir ittifak kurulur orada hiçbir partiyi hor göremeyin”

Çıkmış Kürt-Türk-Arap. Hesap Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak. Çatıda vatandaşlık bilinci değil ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak aklı sıra bunun üzerinden yeni ittifakla yürüyecek. Biz şehit gelmemesi için her şeyi yaparız. CHP olarak durmamız gereken yerde dururuz ama Türkiye’ye ümmetçilik mezhepçilik üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız. Biz bu işi Türkiye ittifakı ile nasıl Malatya’da tüm Türkiye’de 31 Martta, Sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, liberal demokratlar, Kürt demokratlar el ele omuz omuza gönül gönüle seni yendiysek yine yeneceğiz.

Kürtleri ilkesiz insanlar olarak düşünmeyin. Bu memleketin vatandaşı misakı milli sınırında ya hepsi baş üstünde. Ne Kürt sana kendini kullandırtır ne da başkası. Buradan bütün CHP’lilere sesleniyorum, asla ve asla korkmayın. Yeni bir ittifak kurulur orada hiçbir partiyi hor göremeyin. Hiçbir seçmeni hele hele Kürtleri Tayyip Erdoğan’ın düşündüğü gibi ilkesiz görmeyin. Kürt kardeşlerimizin de biz Türklerin de Lazı da Çerkes’i de Roman’ı da bu milletin vatandaşı ya Misak-ı Milli sınırı içinde ya baş üstünde.

Ne Kürt sana kendini kullandırtır, ne de bambaşka kimlik çatışmaları. Ben Türk milliyetçilerine kurban olayım ülkücülere de kurban olayım muhafazakarlara da kurban olayım Kürtlere de kurban olayım. Erdoğan düş yakamızdan!

“Suça bulaşan kim varsa yakasına yapışacağız”

‘560 milyar liralık yolsuzluk var’ dediler, bir delikli kuruş çıkmadı. ‘Bavullarda para var’ dediler, AK Parti’den kalma jammerler çıktı. ‘İmamoğlu’nun lüks araçları’ dediler, MHP’li milletvekilinin çıktı. Gaziosmanpaşa Belediyesi’nden dolar çıktı diye görüntü verdiler, mühür çıktı. Ekrem İmamoğlu’nun koruma müdürünün kasasından ‘Euro bulduk’ dediler, mermi çıktı. Ama Euro görüntülerini, dolar görüntülerini eski video kayıtlardan gösterdiler. En sonunda geçtiğimiz günlerde Manavgat’ta… Arkadaş söylüyordu, ‘Manavgat’ı anlat’ diye.

Manavgat’ta bir baklava kutusunun içinde paralar çıktı. Partinin Genel Başkanı olarak gördüm, başımdan kaynar sular döküldü. İki müfettiş, iki muhakkik görevlendirdim, yolladım. Sonunda iş ortaya çıktı. Önümüzdeki hafta partinin ne yaptığını da göreceksiniz ama buradan ifade edeyim. Bizim kusurumuz yok mu? Var. O baklava kutusunu alan adamı vaktiyle belediye meclis üyesi yapmışız. Özeleştirimizi yapacağız, o namussuzu partiden atacağız. Suça bulaşan kim varsa yakasına yapışacağız. Ama işin devamını bir dinle. O namussuz bundan bir ay önce, dün bunu iddia ettim, bugün Manavgat Savcılığı bunu kabul etmiş. Dün iddia ediyordum, bugün gerçek anlatıyorum.

Haziranın 3’ünde bu namussuzu yakalamışlar, bolca kaçak içki ve ne olduğu belli olmayan bir tozla. Çıkacak onun ne olduğu. Yüzde 99 uyuşturucu. Almışlar bunu, bir gün tutmuşlar, salmışlar. Almışlar kaçak içkiden, şüpheli paketten hiçbir şey yapmadan salmışlar. Sonra bir ay bu namussuzla birlikte çalışmışlar. Bir ay sonra odaya birini yolluyorlar, ‘Polisle işbirliği yapabilir, rüşvet yakalansın.’ Oraya koyuyorlar. Eliyle koymuş gibi buluyorlar. Kendine söylüyorlar. Rahat, güneş gözlüğünü saçına takıyor. ‘Aç’ diyorlar, eli titremeden açıyor. ‘Göster’ diyorlar, gösteriyor. Sonra biz 36 saatlik görüntülerden görüyoruz ki bu adam polisler odasına girmeden, odadan çıkıyor, koridorda polisle karşılaşıyor. Polis alıp, geri getiriyor. Odaya sokuyor, ‘Kapatın kapıyı’ diyor, mevzu o dakika başlıyor.

“Baklava kutusuna altı ok olmazmış, çünkü üstünde ampul varmış”

Başka işten yakalanıp kuyruğu kaptırınca şimdi bu güya itirafçı, iftiracı olmuş. Söylediklerinden doğru çıkan olursa hırsızlığa karışan kim varsa bizden çekeceği var, partiden çekeceği var. Ama işi şuraya getirmişler. Üç belediye meclis üyesi ismi veriyorlar, AK Parti Manavgat’ı alsın diye. Hepsi istifa etti. Bu sefer çağırdılar tekrar, dört belediye meclis üyesi ismi daha verdi. Onları aldılar. Onlar da gözaltına giderken istifa etti. Bu sefer başvurdular, ‘Bu istifalar sayılmasın.

Önce belediye başkanını seçelim, Manavgat AK Parti’ye geçsin. Sonra öbürleri gelsin’ diye. Gece-gündüz çalıştık, dün gece YSK’ya başvurduk, yazıları aldık. Manavgat’taki çoğunluğu koruduk. Ama baklava kutusunun üstüne hatırlıyor musunuz? İlk gece bütün AK Partili milletvekilleri, bakanlar, hepsi birden baklava kutusu üstüne partimizin şanlı, şerefli, atamızdan emanet altı okunu yapıştırıp paylaştılar. Neymiş baklava kutusu? Baklava kutusuna altı ok olmazmış. Çünkü üstünde ampul varmış.

“Biz ‘3T’ diyoruz; terörsüz Türkiye, tutuksuz yargılama, TRT’den canlı yayın”

Buradan şu kadarını söylüyorum. Dünya kadar yalan attılar, dört kişiden biri inanıyor. İki AK Partiliden biri Tayyip Bey’e inanıyor, biri Ekrem Bey’in masumiyetine inanıyor. Türkiye’de yüzde 75 bu yalanlara inanmıyor. Arpaya katsan at yemez, yala katsan it yemez. Bu yalanlarınızı bu millet yemez. Asla da yemeyecek. Diyorlar ki ‘Erdoğan, istifa.’ Erdoğan, bundan 115 gün önce dedi ki ‘Bir ay içinde bunlar insan içine çıkamayacaklar. Bunlar birbirinin gözünün içine bakamayacaklar, birbirinin yüzüne bakamayacaklar.’ Malatya’dayım; İsmet Paşa’nın, Turgut Özal’ın memleketindeyim. Veli Ağbaba’nın memleketindeyim. Buradan bütün Malatyalıların gözünün içine baka baka, televizyondan bütün Türkiye’nin gözünün içine baka baka söylüyorum.

Ekrem Başkan masumdur. Atılanlar yalandır, hepsi iftiradır. Ekrem Başkan adayımızdır, namusumuzdur. Şu kadarını söylüyorum. Bizim kendimize güvenimiz tam. Biz ‘3T’ diyoruz; terörsüz Türkiye, tutuksuz yargılama, TRT’den canlı yayın. Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Siz de o savcılarınıza güveniyorsanız, çıkın karşımıza.

TRT’de canlı yayında hesaplaşalım. Mahkemeyi TRT yayınlasın. Ancak şöyle bir uyanıklık görüyorum AK Parti medyasında. ‘Efendim TRT iddianameyi verir. Savunmalarda reklam verir.’ Öyle bir şey yok. Bir kanal tahsis edecek. İddianame de cevapları da savcı da savunma avukatları da herkes ne konuşuyorsa millet dinleyecek. Özel kanallar için, yayınlamak isteyenler için frekans verilecek. Millet iftirayı da görecek, namuslu Cumhurbaşkanı adayımızı da dinleyecek.

“Bu binada bir AK Partili oturuyor, aslında bir CHP’li oturacaktı da başka seçime kaldı”

Şimdi Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin hemen arkasında 10 binler ‘Hak, hukuk adalet’ diye bağırırken Malatya’dan bir hatırlatma… Bu binada bir AK Partili oturuyor. Aslında bir CHP’li oturacaktı da başka seçime kaldı. Yüzde 20’lik oyu ankette herhangi bir adayla yüzde 20 alacakken, Veli Ağbaba ile seçim kazanılabilir göründü.

Geldi ve bütün Malatya’yı ayağa kaldırdı. Bütün Türkiye’nin dikkatini çekti. Hatta birilerini de birazcık korkuttu. Yüzde 38 ile efsane oldu. İnşallah oturacak oraya bir gün. Gerçi genel seçimler olur da erken seçim olur da parti iktidar olunca Veli Ağbaba ne olur? Bakan olur. Malatya’nın bakanı olur. Bu binada bir AK Partili oturuyor ve diyor ki ‘Benden önceki belediye başkanı bana, 3,5 milyar borç devrettim, dedi. 17,5 milyar borç çıktı.’ Diyor ki ‘Mıcırın tonu 70 lirayken, 265 liraya almış.’ ‘Dört kat pahalıya almış’ diyor. Diyor ki ‘Belediyemizin iştiraki Esenlik’in 100 milyon lira değerinde altı gayrimenkulünü 23 milyon liraya satmış.’ ‘77 milyon bu belediyeyi zarara uğratmış’ diyor. Bunu söyleyen AK Partili, söylediği AK Partili. Şimdi buradan sesleniyorum. Abdurrahman Tutdere’ye, depremzedelere yedirilen yemeğin, 24 bin liralık yemeğin bir iş adamı tarafından ödenmesinin hesabını sorup, tutuklama isteyip ev hapsinde tutacaksın…

‘Mıcır dört kat pahalı alındı’ diyor. Bas bas bağırıyor. Diyor ki ‘77 milyon Malatya zarara uğradı.’ Çağırıp da bir kelime sormayacaksın. Ey Tayyip Erdoğan, ey sarayın savcıları, ey majestelerinin savcıları bu hukuk bir tek bize mi var? Günahsız arkadaşımıza iftira atıyorsun. Kendi belediye başkanın ihbarda bulunuyor, duymuyorsun. Yazıklar olsun böyle düzene.Bir kez daha buradan söylemek isterim ki Cumhuriyet Halk Partisi baklaa kutularına da karşıdır, ayakkabı kutularına da karşıdır. 17-25 aralıkta deliller, dinlemeler usulsüz.

“Erdoğan’a sesleniyorum; artık yaşlandın, bu işi partinde genç bir arkadaşa devret”

Delliller kanuna aykırı toplandı diye bütün hepsini yok sayanlar, baba oğul telefonda sıfırladın mı oğlum, babacığım, az kaldı babacığımları bu millete unutturamazlar. Bizim o gün kutu kutu çıkan paraları önce FETÖ koydu deyip, FETÖ defolup gidince faizi ile geri isteyenler, evlerniden para sayma makinaları çıkanlar, baba oğul sıfırlama konuşanlar bugün tek bi delil olmadan, bir iftira düzeni üzerinden partimizi iktidardan uzaklaştırmak için mileti kandırmak için kumpas kuruyorlar. Bu kumpası da yırtıp atacağız, o yapılanların da hesabını teker teker soracağız.

‘Buradan güya ‘Tarihi açıklama yapacağız’ diye tarihi bir safsatayı konuşma diye prompter’dan okuyan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen bu ülkeyi yıllarca yönettin. Artık yaşlandın. Artık yoruldun. Kendi gündemine sıkıştın. Bu ülkenin derdini duymuyorsun, sorununu çözmüyorsun. AK Partili de olsa karnını doyuramıyorsun, gencine iş bulamıyorsun, bu ülkeye umut olamıyorsun. Eğer inat edersen bir yıl, iki yıl daha zulmedersin ama perişan olur gidersin. Ama bu ülkenin dayanacak gücü yok. Bence bu yaşlılığa, bu yorgunluğa, bu gerginliğe, bu işi partinde genç bir arkadaşa devrederek, onu aday göstererek karşımıza çıkar, millet karar versin.

“Bütün saldırılara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bütün anketlerde en önde çıkıyor”

‘Yok bırakmam, oturduğum koltuğa çakıldım, ayrılmam. Bu koltuktan kalkmam’ diyorsan görev sürenin yarısındasın. 2,5 senden 2,5 benden. Gel 2 Kasım’da aday ol. Seçilirsen beş yıl daha senin. Seçilmezsen ki seçilemeyeceksin. Bu milletin artık yüzünü güldürelim, yüzünü güldürelim. Bu ülkeyi son yerel seçimleri kaybeden bir iktidar partisi yönetiyor. Bu ülkeyi son anketlerde yüzde 29’a düşen bir parti yönetiyor. Bütün saldırılara rağmen, bütün saldırılara, haksızlıklara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bütün anketlerde en önde çıkıyor. Tayyip Erdoğan’a buradan bir kez daha sesleniyorum: Yüzde 29’la seni orada oturtmam, seni orada oturtmam. Bak Malatya Meydanı ne diyor? Ey Erdoğan. Duymaz, biraz ağır işitiyor artık. Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.

Son seçimlerde ben 2009 yılında ilk belediye başkanı adayı olduğumda rahmetli Baykal, adayımız rahatsızlanmıştı, dedi ki ‘Manisa’ya aday ol.’ Dedim ki ‘Seçim kayıp’, dedi ki ‘Manisa’yı alacaksın.’ Dedim ki ‘Bir önceki seçim 2004’te. Oyumuz yüzde 6.’ Dedi ki ‘Bu seçimde değil ama bir seçimde sen Manisa’yı alacaksın.’ Gittik 6’ydı 13 aldık, 20 aldık, 24 aldık, 30 aldık ve son yerel seçimlere kadar geldik. Vaktiyle 6 aldığımız Manisa’da yüzde 60 aldık. Rahmetli Baykal ‘Bu seçim değil ama bir seçim alacaksın’ demişti. Parti aldı ama o seçimi ben almadım. Oraya resmini asmışsınız, canım kardeşim Ferdi Zeyrek aldı. Allah gani gani rahmet eylesin. Ferdi Başkan’ın ölümünde başta Veli Ağbaba, Malatya’dan çok sayıda siyaset arkadaşımız, il başkanımız, siyasetçiler, dostlarımız hastanede yanımızdaydılar, cenazede yanımızdaydılar.

“Vizesiz bir Avrupa, Avrupa Birliği’ne tam üye bir Türkiye yapacağız”

Yasımızda, taziyemizde yanımızdaydılar. Bugün de kardeşimi, oTürkiye siyasi tarihinin belki en kalabalık cenazesinde 100 binlerin kıldığı cenaze namazındaki o fotoğrafla beni karşıladınız. Siz Malatyalılar gerçekten dünyanın en iyi insanlarısınız. Hepinizi çok seviyorum. Ve Ferdi’nin bıraktığı yerden, iktidar yürüyüşümüze hep birlikte devam edeceğiz. Ve eninde sonunda, isteriz ki erken seçimde 2 Kasım’da, ama ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar eninde sonunda o sandığı getirerek bir şekilde bu seçimi kazanacağız. Ve bu ülkede mağdurların, yoksulların, köylülerin, emekçilerin, emeklilerin; yani halkın iktidarını kuracağız.

Dünyanın üzerinde plan kurduğu, hesap yaptığı ülke diye korkmayıp, kendi gençlerimize dünyanın öbür ucunda hayal kurdurtmayacağız. Ve seçimden sonra gençlerimiz için yasaksız bir Türkiye, yasakların yasak olduğu bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa, Avrupa Birliği’ne tam üye bir Türkiye yapacağız.

“İşçinin ve emeklinin hakkını vermeyen bir iktidar yönetemez”

Gençlerimiz Avrupa Birliği pasaportuyla bütün dünyada özgürce gezecek. Malatya’dan İstanbul’a gider gibi Avrupa’nın bütün ülkelerine gidecek. Ve biz bunu iktidarımızın ilk birkaç yılında, şimdiden desteğini aldığımız kardeş partilerimizle seçim yaklaştıkça Türkiye’nin önüne koyarak, seçimleri kazanarak hep birlikte başaracağız. Artık kimsenin boynu bükük, hiçbir babanın yüzü önde, hiçbir memurun esnaftan utanacağı, hiçbir esnafın siftahsız kalmayacağı bir Türkiye’yi, herkesin mutlu olduğu bir Türkiye yapacağız. Bunu yapmak için partimize güveniyor musunuz? Adayımıza güveniyor musunuz?

Adayımızın Türkiye’nin dört bir yanında gece mitinglerinde, gençlerin yaktığı gibi bu ışıklarla karanlık hücresi aydınlanıyor. Ekrem Başkan’a ve cezaevlerinde suçsuz yatan bütün başkanlara Malatya’dan muhteşem bir koroyla yiğidim aslanım demeye hazır mısınız? Yakalım ışıkları. Helal olsun. Bu eli Ağababa’nın görkemli hatıralardaki performansına millet şaşırıyordu, memleketin suyundanmış havasındanmış. Muhteşem kuruyor teşekkür ediyoruz. Artık bu devlete gayrimeşru bir iktidar, halkın yüzde 70’in inanmadığı bir iktidar, rakiplerine darbe yapan, sokağa çıkamayan, pazara gidemeyen bir iktidar yönetemez. İşçinin ve emeklinin hakkını vermeyen bir iktidar yönetemez.”

ÇOK OKUNANLAR