Marmara’da oksijen tükeniyor, köpek balıkları kıyıya yöneliyor
14 Temmuz 2025

WWF-Türkiye Danışmanı Dr. Hakan Kabasakal, Marmara Denizi’nde derin sulardaki oksijen eksikliği nedeniyle yüksek oksijen ihtiyacı olan köpek balıkları ve diğer kıkırdaklı türlerin kıyılara göç ettiğini söyledi. Bu türlerin insanlara tehdit oluşturmadığını belirten Kabasakal, oksijensizlik ve aşırı avcılığın türleri yok oluşa sürüklediğini vurguladı.

İskeletleri tamamen kıkırdaktan oluşmuş köpek balıklarını, kemane ve çarpan balıklarını, vatozları, irinaları, folya balıklarını, deniz kartallarını ve sıçan balıklarını kapsayan ve 1282 türün dahil olduğu kıkırdaklı balıkların, 536’sını köpek balığı türleri oluşturuyor.

14 Temmuz Dünya Köpek Balığı Farkındalık Günü dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan WWF-Türkiye Kıkırdaklı Balıklar Danışmanı Dr. Hakan Kabasakal, Türkiye denizlerindeki kıkırdaklı türlerin yüzde 90’ının Akdeniz’de, yüzde 50’den fazlasının Ege Denizi’nde görüldüğünü, Marmara’da 25, Karadeniz’de ise 11 kıkırdaklı balık türü bulunduğunu kaydetti.

Kabasakal, Türkiye sularındaki kıkırdaklı balık türlerinin büyük çoğunluğunun Atlas Okyanusu’nun kuzeyinden geldiğini, sadece Akdeniz’e özgü endemik birkaç tür olduğunu ve Süveyş Kanalı aracılığıyla da Türkiye sularına giren birkaç tropikal tür bulunduğunu belirtti.

Geçmişte Akdeniz, Ege ya da Marmara’da bulunan ancak bu bölgelerin koşullarındaki değişikliklere uyum sağlayamayan türlerin uzaklaştığını ya da yok olduğunu anlatan Kabasakal, 1950’li yıllarda ‘nin kıkırdaklı balıklar açısından çok zengin bir deniz olduğunu, bugün ise küresel ısınma, yoğun şehirleşme, sanayileşme ve kirlilik nedeniyle sayılarının azaldığını vurguladı.

Kıkırdaklı balıkların metabolizmalarının çok hızlı çalıştığı ve bu nedenle oksijen ihtiyaçlarının yüksek olduğu bilgisini paylaşan Kabasakal, şöyle devam etti:

“1 litre deniz suyunda en az 4,5 miligram oksijen olacak ki normal koşullarda yaşamlarına devam edebilsinler. Bugün derin Marmara’da çözünmüş oksijen miktarı birçok bölgede 2 miligramın altına düşmüş durumda. Hatta 100 metre derinlikten itibaren 1 miligramın altına düşmüş yerler var. Doğu Marmara’da kıta sahanlığını aştığınızda yani 200 metreden daha derin noktalarda oksijenin sıfır olduğu bölgeler var. Hem kirliliğin hem de iklim değişikliğinin tümleşik etkisi Marmara Denizi’nde özellikle derin dip sularında oksijenin azalmasına ve kendilerine uygun yaşam alanı arayan kıkırdaklı balıkların kitleler halinde kıyısal sulara göç etmelerine neden oldu.”

“Saldırgan olanlar 40 yıl önce Marmara’ya terk etti”

Marmara Denizi’ndeki kıkırdaklı balık türlerinin yaşamlarını sürdürmek için kıyılara yaklaşmasının insanlar açısından bir tehdit oluşturmadığını ifade eden Kabasakal, büyük beyaz köpek balıkları gibi saldırgan sayılabilecek köpek balığı türlerinin 40 yıl önce Marmara’yı terk ettiğini, Marmara kıyılarına yaklaşan köpek balıklarının genelde camgözler olarak adlandırılan, boyları 2 metreyi geçmeyen ve insandan ürken türler olduğunu aktardı.

Bu türlerin yaşayabilecek bir yer arama telaşıyla geldikleri kıyılarda özellikle kıyı balıkçılarının hedefi olduklarını hatırlatan Kabasakal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz bu son 3 yılda yürüttüğümüz araştırma sırasında bunların nüfuslarının kıyıda zirve yaptığı dönemlere denk geldik ve araştırmamızın son yılında, 2024’te, bu nüfusun kıyıda dibe vuruşunu izledik. Yani kıyıda artık o kadar çok köpek balığı yok, o kadar çok kıkırdaklı balık yok. Kıyıda gördüğünüz kıkırdaklı balıklar dip suyundaki oksijensizlik devam ettiği için ne geriye dönebiliyorlar ne de göç ettikleri yeni bölgelerde huzur bulabiliyorlar. Çünkü bu bölgelerde de yoğun bir balıkçılık baskısı var.”

Okyanuslarda yaşayan 1266 türün 3’te 1’inin, koşulların değişmemesi halinde bu yüzyılın sonuna gelinmeden tükeneceğini ve bu tehlikenin en büyük nedeninin aşırı avcılık olduğunu bildiren Kabasakal, diğer nedenleri ise yaşam alanı tahribatı, iklim değişikliği ve deniz kirliliği şeklinde sıraladı.

Besin piramidindeki işleyişin sağlıklı olarak sürdürülebilmesinde kıkırdaklı balık türlerinin önemli bir rolü olduğunu işaret eden Kabasakal, deniz ekosistemindeki yırtıcı baskısıyla oluşmuş tüm ekolojik geçişler arasındaki dengenin bozulması durumunda okyanustaki tüm besin alanının çökebileceği uyarısında bulundu.

WWF-Türkiye tarafından geliştirilen “Gözüm Doğada” isimli tür izleme uygulamasından da bahseden Kabasakal, yaban hayatının vatandaş bilimi katkısı ve teknoloji kullanımıyla daha etkin izlenebildiğini belirtti.

Kabasakal, “Türkiye’nin 9 bin kilometreye yakın kıyı şeridi var. Kıyı şeridine, dar aralıklarla profesyonel araştırmacılar yerleştirmek mümkün değil ama bu kıyıların herhangi bir yerinde, her an birden fazla insan bulunabiliyor ve bu insanların, şahit olabilecekleri kıyıya vurmuş bir köpek balığı görüntüsü gibi temel bilgileri uygulamada paylaşmaları halinde erişilebilir bilgi artıyor. Ne kadar çok bilgi olursa, koruma çalışmaları için gereken temel bilgi düzeyi de o kadar güçleniyor.” diye konuştu.

Geçmişten bugüne kadar Akdeniz’de gerçekleşen köpek balığı saldırılarıyla ilgili yeni bir çalışma yürüttüğüne değinen Kabasakal, bu çalışmayla Türkiye’deki köpek balığı saldırılarının sanıldığı kadar çok olmadığını anlatmayı ve köpek balıklarına karşı filmlerin veya medya içeriklerinin neden olduğu endişeyi kırmayı amaçladığını dile getirdi.

ÇOK OKUNANLAR