Aslında bu yazının başlığını şöyle düşünmüştüm:
“Dindar nesil kadar nafile bir ümmet rüyası…”
Ancak bir gece önce Suriye’de yaşanan olayları öğrendikten sonra adını değiştirdim ve şöyle yaptım:
“Dün sabah itibariyle Ümmet’in son durumu…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ömer Çelik’in “demode marketing” ifadesi ile tarihi “Söylevinden” bize kalan tek cümle “Türk-Kürt-Arap”elbirliği ile ümmetin birliğini sağlamak.
Yani bir tür “İslam enternasyonali” düşüncesi.
Bir tür “Müslüman Kardeşliğini” sağlamak.
‘Ayaklar altındaki’ milliyetçilikten ‘Kızıl Elma’ya, oradan ‘Ümmetçiliğe’ mi?
Cumhurbaşkanı “Ümmet” kavramını çok seviyor.
Geçmişte sık sık “Biz milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir partiyiz” diyordu.
Köprülerin altından nehirler ters akınca bu defa İletişim Başkanlığının, Türk milliyetçiliğinin ebedi rüyası olan “Kızılelma” fikrine dönülmüştü.
İyi de, TRT ekranlarındaki dizilerinizde ve İletişim Başkanlığının arşivindeki “Fetih ordularınız” Kızılelmaya doğru yürürken, Kürt ve Araplarla bir ümmette nasıl kolkola yürüyeceksiniz?
Araplar ve Kürtler de Mehteran mı olacak?
Türk milliyetçileri ile Kürt ve Arap milliyetçileri ümmet için kol kola mı?
Şimdi tuhaf bir durumla karşı karşıyayız.
Türk milliyetçiliğini temsil eden MHP ve temelinde Kürt milliyetçiliği olan PKK ile birlikte, milliyetçilikler üstü bir “Ümmet” inşa etmek.
Bence oksimoron ama siyaset lügatında oksimoron olmadığı için başka bir kelime bulmalıyım.
Dindar nesil kadar nafile bir ümmet rüyası
Cumhurbaşkanının konuşmasındaki bu cümle Türkiye’de bir çok insanı ayağa kaldırdı ama bende hiç bir duygu uyandırmadı.
Çünkü çok iyi biliyorum ki, dindar nesil rüyası ne kadar başarılı olduysa, ümmet rüyası da o kadar başarılı olabilecek bir rüyadır.
Yani başarısız olmaya mahkumdur.
Neden mi?
Sadece Suriye’de önceki gece yaşanan olaya bakmanız yeter.
Biz ümmeti konuşurken Suriye’de 58 kişi öldü
Suriye’nin Alevileri ile Sünnileri arasında çıkan çatışmalarda bir gecede 58 kişi öldü.
İsrail’in Gazze’de katlettiği insan sayısının 70 bine yaklaştığını söylüyoruz ve bunu bir soykırım olarak niteliyoruz.
Peki “Müslümanın Müslümana soykırım” yaptığı savaşlarda kaç kişi öldü?
Mesela Suriye iç savaşında Müslümanlar kaç müslümanı katletti.
Kimine göre 600 bin kimine göre 1 milyon.
Hamas bir gecede 38 Filistinliyi öldürdü
İŞİD’in bugüne kadar öldürdüğü Müslüman sayısı hakkında fikriniz var mı?
Yüzbinler…
Buna El Kaide’yi ekleyin.
Hamas artık bir avuç toprağa sığınmak zorunda kalmış mazlum Gazzeliler üzerindeki kontrolunu sürdürebilmek iki ay önce 38 Filistinliyi öldürmüştü.
İslam aleminde İbrahim Anlaşmaları akımı
Arap ülkelerinin önde gelenlerinin bir çoğu İsrail’le “İbrahim Anlaşmaları” yaptılar ve Gazze katliamında bile bunu bozmadılar.
Yani bir tür saldırmazlık anlaşması.
Suriye İbrahim anlaşmalarına girmek için, Golan tepelerini bile vermeye hazırlanıyor.
İhvan’ın efsane ismi Gannuşi 14 yıl hapse mahkum oldu
İslam aleminin en ümmetçi siyasi hareketi “İhvan” yani Müslüman Kardeşler neredeyse siyaset sahnesinden tamamen silinmek üzere.
Arap Baharının ilk başkaldıranı ve İhvancı hareketin en güçlü kalesi Tunus’tu.
İki hafta önce bu hareketin kurucu babası ve Ennahda partisinin en efsane ismi Gannuşi 14 yıl hapise mahkum oldu.
İhvan Mısır’da ve Körfez ülkelerinde silindi.
Şu an Orta Doğu’da kaldığı tek hareket Hamas.
Bence onun da durumu parlak değil.
Bölgemizde bir İsrail çemberi oluşuyor
Suriye İsrail’le İbrahim Anlaşması imzalarsa, bölgemizde durum köklü biçimde değişecek.
Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkileri çok iyi.
Suriye ve Irak Kürtlerinin İsrail’le ilişkileri çok iyi.
Böylece sınırınızda üç ayrı İsrail dostu bölge oluşmuştu.
Arap ülkelerinin beşi israil ile İbrahim anlaşmalarını imzalayalı 3 yıl olmuştu ve hiç biri Gazze katliamına rağmen bu anlaşmayı bozmamıştı
Eğer Suriye de bu anlaşmalara katılırsa, Türkiye’nin hala yürütmeye çalıştığı bu ümmet siyaseti, bizi tam bir yalnızlığa itebilir.
Böyle bir konjonktürde PKK’nın silah bırakmasını ümmete bağlamak doğru mu?
Ben Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Orta Doğu’daki bu durumun çok farkında olduğundan eminim.
Keza MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da…
Böyle bir konjonktürde PKK’nın silah bırakma kararını bir “Ümmet” politikası içine sokmanın pek olumlu bir etki yaracağına hiç ihtimal vermiyorum.
Şam Meydanında Cemal Paşa’nın idam ettirdiği Arap aydınları için dikilmiş heykel hala Suriye’nin milli günlerini kutladığı milli meydan.
ABD Büyükelçisine uyup, buralara “Osmanlı rüzgarı” estirmeye kalkmak, sonunda Suriyeyi bile kaybetmemize yol açabilir.
Ahmet Davutoğlu’nun o şahane Stratejik Derenliğinin ne kadar sığ olduğunu acı bir tecrübeyle öğrenmiş olmalıyız.
Gerçekçi olalım, ümmet, İhvan, müslüman kardeşliği artık bir hayal bile değil
Gerçekçi olalım.
“İhvan” hareketi ve “Ümmet rüyası” artık nostaljiden başka bir şey ifade etmiyor.
Türk kamuoyunda da öyle heyecan yarattığını falan sanmıyorum.
Ben o konuşmada asıl “Türk-Kürt-Arap” ele yürüyerek “Büyük devlet” olacağımız sözüne takıldım.
Nüfusun yüzde 60’ına yakının yaşadığı illerde, halkın 31 Mart seçiminde verdiği oyları yok sayıp, seçilmiş insanlarının kaderini savcı ve hakimlerin iki dudağına bırakmış bir ülke büyük devlet olabilir mi?
Siyasi partisini sıradan bir mahkemenin kararı ile kapatmaya götüren bir ülke, İnsan Haklarını ve özgürlüklerini askıya almış bir rejim, ülkesini büyütebilir mi…
Keşke asıl bunları konuşabilsek.
Sevgili kardeşim, laiklerin hassasiyeti ‘Ayının armut rüyası’ değil
Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur geçen Pazartesi günkü yazısında CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve “Laiklerin” bu ümmet kavramına itirazlarıyla hafiften dalga geçerek, şöyle kötü bir benzetme yapıyor:
“Ayının 40 türküsü var kırkı da armut üzerine…”
Sevgili Oğur, işte asıl mesele burada başlıyor.
“Laiklik” kavramını küçümsemekle.
Onu eski “Beyaz Türk” kavramının yerine ikame ederek küçümsemeye çalışıyorsunuz ama şunu unutmayın.
Bu ülkede yaşayan insanların yüzde 80’inin laiklik ile bir sorunu yok.
Ayrıca Laiklik hassasiyetini bu alaycı benzetme ile küçümsediğiniz CHP’nin 31 Mart seçiminde yüzde 37 oy alarak birinci parti olduğunu da unutmayın.
Bu ayı-armut benzetmesini ümmetçilikle ilgili yapabilir misin?
Bir düşünün…
Bu kötü ve tatsız “Ayı-Armut” benzetmesini, iktidarın önemli bir şahsiyeti ve partisinin mensupları ile ilgili yapabiliyor musunuz?
Mesela yatıp kalkıp “Ümmet” diyenlerle…
Hiç tavsiye etmem.
Sakın sözlerimden provoke olup bu benzetmeyi yapmaya kalkmayın.
Sonununuz Silivri olabilir.
İşte şu an asıl meselemiz bu…
Özgürlüğümüzü sadece muhalefete karşı kullanabiliyoruz.
Diyeceğim “Laiklikle” “Laikçiliği karıştırmayın.
Muhalif kesim de “Ümmet”le” “Ümmetçiliği karıştırmasın.
Otobüs duraklarındaki ‘Millet’in Adı Türkiye’ afişi
Ümmetle millet kavramlarını karşı karşıya getirmek çok yanlıştır.
Siz asıl daha ilk günden büyük şehirlerin otobüs duraklarına “Milletin adı Türkiye’dir” diyen afişleri asanlara, astıranlara bakın.
Çünkü bu kavramları daha bu kadar sıcağı sıcağına, izah etmeden anlamlarını insanlara anlatmadan üzerine atlarsanız, korkarım bu güzelim barış sürecini de Dolmabahçe hüsranına çevirirsiniz.
Ve emin olun ki, AKP işlerin ters gittiğini görürse o masayı bir günde devirmekte hiç tereddüt etmez.