Hindistan’ın Ahmedabad kentinde 12 Haziran günü Londra’ya gitmek üzere havalanan Air India havayollarının 171 numaralı uçuşunda bir şeylerin yolunda gitmediği, uçağın havalanmasından birkaç saniye sonra belliydi.
Boeing 787 Dreamliner tipi, içinde 242 yolcu taşıyan uçak bir türlü tırmanamıyor, civardaki evlerin çatılarının üzerinden anca geçebiliyordu.
Derken uçağın kokpitinden ‘mayday’ (imdat) çağrısı geldi. Hava trafik kontrol uçağa defalarca seslendi ama cevap alamadı. Dev uçak yerel saatle 13.40 civarında, kalkıştan hemen sonra yere çakıldı.
Uçaktaki bir kişi hariç herkes ölmüştü. Bir tek 11A’da oturan yolcu enkazdan yürüyerek çıkmıştı.
Şimdi aradan 35 gün geçti ve hem Hindistan’da hem de dünyanın dört bir yanında havacılık otoriteleri bu kazanın nedenini araştırıyor ve şu ana kadar bulunan şeyler de olan bitenin bir “kaza” olmayabileceğini ima ediyor.
Uçağın her iki “kara kutu”su da bulundu. Bu kutulardan biri kokpitte pilotların konuşmalarını ve bütün davranışlarını kaydeden kutu. Hindistan havacılık otoriteleri bu kutudan çıkan bilgileri paylaşma konusunda çok hassas davranıyorlar.
Ama kutudan çıkan ve kamuoyuna da yansıyan ilk bilgi, uçağın bir teknik arıza sebebiyle değil, motorlara yakıt gönderilmesini sağlayan ana anahtarın kapalı olması nedeniyle düştüğüydü. Motorlara yakıt gelmemiş, o yüzden de uçak yükselememiş ve düşmüştü.
Bu ana anahtar pilotların gaz kolundan farklı bir şey. Bu anahtar kapalı olunca siz istediğiniz kadar gaz kolundan motorlara gaz vermeye çalışın bir işe yaramıyor, çünkü yakıt depodan motorlara doğru akamıyor zaten.
Peki ama bu anahtar neden kapanmıştı? Acaba teknik bir hata mı vardı?
Düşen uçak Boeing olunca, bu şirketin son yıllardaki sabıkalarından ötürü herkes her şeye kuşkuyla bakıyordu. Bu anahtar kokpitte bulunuyordu ve onun devreye alınması veya devreden çıkarılması için bir dizi özel işlem gerekiyordu.
Ama dün Amerikan The Wall Street Journal gazetesine yansıyan yeni bir bilgi, bu anahtarın pilot kabininde, yani kokpitte kapatıldığını, kapatanın da uçağın kaptan pilotu olduğunu söylüyordu.
Kara kutudaki kayda göre ikinci kaptan, uçak havalandıktan hemen sonra kaptan pilota dönüyor ve bu ana anahtarı neden kapattığını soruyor, sonra da paniğe kapılıyor. O sırada kaptan ise gayet soğukkanlı duruyor.
Aslında bu kayıtla ilgili bilgiler geçen hafta medyaya aktarılmıştı ama hangi pilotun ne dediği bilinmiyordu. Şimdi, ikinci kaptanın birinci kaptana “Neden kapattın” diye sorduğu, birinci kaptanın ise “Kapatmadım” dediği anlaşılıyor.
Bu konuşmadan 10 saniye kadar sonra ana anahtarlar yeniden açılıyor ama uçağın artık durmuş olan motorları çalışmıyor, uçağa tırmandıracak gücü üretemiyor ve uçak düşüyor.
Bir Amerikalı uzmana göre uçak birkaç yüz metre daha yüksekte olsa veya 15-20 saniye daha vakti olsa düşmeyebilir, yakıt akışı sağlandıktan sonra kurtulabilirdi.
Uçağın kaptan pilotu Sumeet Sabharwal oldukça tecrübeli bir kaptandı. İkinci kaptan Clive Kunder ise 30’lu yaşlarında ve kariyerinde ilerlemek isteyen bir pilottu.