Fatih Altaylı haklı çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ak Parti’nin Kızılcahamam kampında yapacağı konuşma gölgelenmesin diye bir hafta ara verilen CHP ve İmamoğlu operasyonları bu cuma günü kaldığı yerden devam etti. Dün sabah 19 kişi daha gözaltına alındı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesi, bu yıl 415 milyar TL, yani bugünkü kurla 10 milyar dolardan büyük.
Bu paranın kabaca dörtte biri (105 milyar lirası) personel gideri. Geri kalan para belediyenin hizmetlerini sunmak için yaptığı harcamalar.
Bu harcamaların önemli bölümünün yeni yatırımlar ve hizmet satın almadan oluştuğunu söylemek yanlış olmaz. Yani, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve onun ekibi her yıl 7,5 milyar dolara yakın bir harcama bütçesini kullanıyor demek çok yanlış olmaz.
Böylesi büyük paraların harcandığı bir yerde yolsuzluk, usulsüzlük olmaz mı? Elbette olur. Bunun için hem belediyenin kendi iç denetim organları var, hem Sayıştay var hem de savcılıklar var.
Peki acaba 19 Marttan beri Türkiye’yi hop oturtup hop kaldıran, ülkenin toplamına inanılmaz bir ekonomik zarar veren, siyasi gerginliği doruk noktalara taşıyan savcılık soruşturmasında yolsuzluk diye öne sürülen toplam rakam ne?
Ortada henüz bir iddianame olmadığı için bu toplamayı yapamıyoruz ama birkaç hesap uzmanının çıkan gazete haberlerinden derlediği rakam birkaç yüz milyon Türk lirası, 100 milyon dolardan az.
Bu rakamın İmamoğlu’nun 6 yıldır devam eden Büyükşehir Belediye Başkanlığının tamamını kapsadığına dikkatinizi çekerim. Bir yılda İmamoğlu’nun harcadığı para olan 7,5 milyar dolarla kıyaslayınca iddia edilen rakamlar armudun sapı üzümün çöpü seviyesinde.
Zaten böyle olduğu için kamuoyu bu soruşturmayı o kadar ciddiye almıyor, konuya yolsuzluk soruşturmasından çok siyasi bir soruşturma olarak bakıyor.
Bir kıyaslama için söyleyeyim, vakti zamanında İstanbul Havaalanını yapan müteahhitlere tek bir kalem darbesinde, havaalanının yüksekliğini düşürerek sağlanan ekonomik çıkar 2 milyar Euro’ya yakındı.
İstanbul Belediyesinin bu altı yılda birkaç milyar dolarlık metro ihalesi, kollektör ihalesi, biyolojik arıtma ihalesi, yol ve bina yapım ihaleleri gibi dev işler yaptığını, onlarca yeni sanat mekanı ve restorasyon gerçekleştirdiğini hatırlayacak olursak, soruşturmanın temelini oluşturan reklam tabelaları ve billboardların fındık fıstık kabilinden işler olduğu daha iyi anlaşılır.
Savcılık dün en son ressam ve heykeltraş Ahmet Güneştekin’i “şüpheli” olarak sorguladı, neyse ki gözaltı kararı verilmedi bu ülkemizin medarı iftiharı sanatçı için. Suçlamalar sürrealizm akımının konusu olacak türden şeyler.
Eminim Güneştekin yeni yeni eserler için ilham alarak çıktı savcılıktan!