CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Buca Ceza İnfaz Kurumu’nda partisinin İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve önceki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ziyaretinin ardından konuştu. “İzmir’de sanki birilerini dolandırmak için teşekkül oluşturulmuş gibi bir algı yaratıldı” diyen Özel, “Biz arkadaşlarımızın iyi niyeti ile ilgili bir şüphemiz yok” dedi. Yaşanan mağduriyetlere de sırtlarını dönmeyeceklerini söyleyen CHP lideri, “kooperatiflerin mutlaka ilerlemesi ve tamamlanması gerekiyor” dedi.
“Kimseyi üzmeden, kırmadan, kimsenin hakkını yemeden, arkadaşlarımızı da bu haksız suçlamalar karşısında yalnız bırakmadan topyekün ve doğru bir mücadele vereceklerini” söyleyen Özel, “cadı avı” yapıldığını söyledi. Özel, “Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partililer’den bu karşılıklı açıklamalar yerine ortaklaşmış bir tek ses ve ortak mücadele duyulacak. Bu konuda aksine davrananlar noktasında tavizsiziz” ifadelerini kullandı.
CHP lideri Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bundan sonra şu süreç başarılı olursa, kayyımların, tutuklamaların istisna olacağı” doğrultusundaki ifadesine de tepki gösterdi; “Kardeşim bu zaten istisna. Bunu kaide haline getiren sizsiniz. Gözü dönmüş siyasi mücadelenize alet ettiğiniz yargı aparatlarınız. O yüzden bu konuda genel sorunuza elbette size hak vererek, soruya hak vererek cevap veriyorum. İzmir’de de çok sayıda tutuklama yapılması yanlış” ifadelerini kullandı.
CHP liderinden cezaevine ziyaret
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, “Bugün, pazartesi günü için biliyorsunuz, İzmir’de tutuklu arkadaşlarımızı ziyaret etmeyi planlamıştık. Ancak önceki dönem Genel Başkanımız Sayın Altan Öymen’in vefatı ve bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi ve partimizde yapılacak törenlerden sonra uçuş saatimiz çok öne geldi. Onun için bu sabah 05.30 itibariyle İzmir’e geldik ve bakanlığın da oluruyla, savcımızın da oluruyla erken saatlerde ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. İzmir Büyükşehir Belediyesi Önceki Başkanımız Sayın Tunç Soyer’i ve İzmir İl Başkanımız Sayın Şenol Aslanoğlu’nu ve arkadaşlarımıza ziyaretlerde bulunduk” dedi. Özel, şunları söyledi:
“İzmir’de kentsel dönüşüme hükümet sırtını dönmüştü”
“Öncelikle şunu söyleyeyim. İzmir’in gösterdiği dayanışmadan, partinin kendilerine sahip çıkmasından ve ilk andan itibaren hepimizin tereddütsüz bu konuda kendilerine sahip çıkmamızdan duydukları memnuniyeti ifade ettiler. Hem tüm partimizin seçilmişlerine, üyelerine, seçmenlerine, bütün İzmirlilere saygılarını sunuyorlar. Biz İzmir’de özel bir görevlendirme yaptık. O görevlendirme hakkında kendilerine de bilgi verdim. Önceki dönem Genel Sekreterimiz Sayın Bihlun Tamaylıgil, İzmir’de bu süreçte Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak benim özel temsilcim ve tam yetkili olarak konunun tüm tarafları ile ilgileniyor. İki milletvekilimiz; Aydın Milletvekilimiz Evrim Karakoz ve Ankara milletvekilimiz Özgür Erdem İncesu kendisinin yardımcıları. Ayrıca Genel Sekreter Yardımcımız Tarık Balyalı da Bihlun Hanım’la birlikte İzmir’deki ekipte görev yapacak. Buradaki temel amacımız; hem yargı süreci ile ilgili örgütümüz, arkadaşlarımız, İzmir Büyükşehir Belediyesi arasındaki koordinasyonu, eşgüdümü, partinin birlik ve beraberliğini sağlamak elbette. Ama esas olarak burada yaratılan bir algı var. O algı da şu; İzmir’de sanki birileri, birilerini dolandırmak için bir teşekkül oluşturmuş gibi. Oysaki İzmir’de kentsel dönüşüme devlet, hükümet sırtını dönmüştü. Başka şehirlerde bu konuya önem verdiklerini söyleyenler, İzmir’de yurt dışından bulunan büyük kaynaklara dahi yıllarca imza atmayarak kentsel dönüşüme engel oluyorlardı. Ve sosyal demokrat bir partinin yapması gereken mesele… Bu konuda bir kooperatifçilik deneyimi var. Özellikle bu konudaki Ankara’daki başarılı örneklerin ilk başlatıcısı, sonlandırıcısı ve tüm Türkiye’ye yayılmasını sağlayan, bu örneklerin Sayın Murat Karayalçın döneminden başlayarak Türkiye, Cumhuriyet Halk Partisi ile biliyor. Bu yüzden bir kooperatif modeline geçildi.”
“Mağduriyet, sanki bir dolandırıcılığa teşebbüs gibi ifade ediliyor”
“Öyle talihsiz bir dönem yaşandı ki inşaat maliyetlerinin 10 kat arttığı bir dönemde. Bu kooperatifler başarılı olsalardı Türkiye’de çok iyi örnek olacaktı. Şimdi sonuçlandırılmaları ile birlikte bu iyi örnek devam edebilir. Ancak artan maliyetlerden dolayı kimi kooperatif istediği kadar ilerlemedi, kimisi henüz başlayamamıştı. Ve bu mesele iktidar tarafından ‘Cumhuriyet Halk Partili yöneticiler, vatandaşı dolandırmaya çalıştı’ gibi bir haksız, iğrenç iftiraya dönüşmüş durumda. Oysa İstanbul Esenyurt’a baktığınızda 30 bin konut mağduru var. Apartman var, olmayan katlardaki daireler satılmış. ‘Önce siz satın. Emsali artırırız, katı artırırız’ demişler. Sonra onu başaramayınca ya da bir gözü dönmüşlüğe dönünce bu iş, 30 bin konut mağduru var Esenyurt’ta. Her gün Meclis’teler ve onların yüzüne dönüp bakan bir AK Partili yok, bundan utanan bir AK Partili yok. ‘Deprem bölgesinde 650 bin konutu bir yılda yapacağız’ dediler, üç yılda verdikleri sözün yüzde 35’ini tutabildiler. Bu inşaat maliyetleri ile yapamayınca orada şimdi dönüp de vatandaşı siyaseten dolandırmadı mı AK Parti? ‘Bir yılda vereceğim bu konutları size’ dedi ve vatandaşa, ‘bir yılda vereceğim’ dediği konutu, 2,5 yıl geçmiş 10 vatandaştan altısı, yedisi hala konteynerde. Aynı şeyin İzmir’deki ölçeğinde vatandaşların mağduriyetini, sanki bir dolandırıcılığa teşebbüs gibi ifade ediliyor.”
“Özeleştiri yapmak durumundayız”
“Bu konuda biz arkadaşlarımızın iyi niyeti ile ilgili bir şüphemiz yok. Ama bu mağduriyete de AK Parti’nin Esenyurt’a sırtını dönmesi gibi sırt dönemeyiz. Ya da bir Murat Kurum pişkinliği ile ‘Bir yılda bütün konutları yapacağız’ deyip, 2,5 yılda yüzde 35’ini yapıp da ‘Çok başarılıyız’ diyemeyiz. Özeleştiri yapmak durumundayız. Bu kooperatiflerin mutlaka ilerlemesi ve tamamlanması gerekiyor. Bihlun Tamaylıgil, boşuna seçilmiş bir isim değildir. Hem bütün örgütümüzü çok iyi tanır, hem yıllarca finans piyasalarında çok önemli görevler yaptı ve bu tip bir projenin nasıl kaynak bulacağını, nasıl finanse edileceğini, haklının-haksızın veya verilen paranın ne kadarının karşılanacağını yapılan işleri, hesaplayacak en iyi en iyi ekipleri kurabilecek noktada. Burada temel, amaç kimseyi üzmeden, kırmadan, kimsenin hakkını yemeden arkadaşlarımızı da bu haksız suçlamalar karşısında yalnız bırakmadan topyekün ve doğru bir mücadele vermek için, bu çalışmayı koordine etmek için kendisi burada görev yapıyor. Bu hafta içinde cezaevindeki arkadaşlarımızı da ziyaret edecek. Bir yandan da Şakran Cezaevinde bürokratlarımız, suçsuz çalışanlarımız var. Hem onların milletvekillerimiz, hem de bu yapı tarafından ziyaret edilmesi, ailelerle iletişim kurulması da bir bütünleşik faaliyet olarak önümüzde duruyor.”
“Kurumsal kimliğe zarar verebilecek çabalara karşı tavizsiz olacağız”
“Biz İzmir’i seviyoruz, İzmir bizi seviyor. İzmir fırsatçıları, riyakârları biliyor. Ama biz de İzmir’in bizden ne beklediğini biliyoruz. O beklentiye en iyi şekilde cevap vermek boynumuzun borcudur. Zaman zaman basın üzerinden çeşitli yazışmalar, atışmalar, konuşmalar… İzmir yerel basının da böyle bir geleneği var, karşılıklı açıklamaları heyecanla takip ediyor. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partililer’den bu karşılıklı açıklamalar yerine ortaklaşmış bir tek ses ve ortak mücadele duyulacak. Bu konuda aksine davrananlar noktasında tavizsiziz. Sayın basın mensuplarından da bu konuda eski alışkanlıkların terk edilmesi sürecine olumlu katkı vermelerini bekliyoruz. Ayrıca bunun dışında her türlü manipülasyona, her türlü Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal kimliğine zarar verebilecek çabaya karşı da tavizsiz olacağımızı ve her türlü kanuni haklarımızı da arayacağımızı, bu konuda net olacağımızı da herkesin bilmesini isterim. İzmir’e İzmir’i duymayan değil, geçtiğimiz dönemde İzmir bizden ne talep ettiyse biz onu yaptık. İzmir’in istediği gibi İzmir’i dinleyen, İzmir’i duyan, ona cevap veren çizgimizi bundan sonra da sürdüreceğiz. En büyük hedefimiz; ortaya çıkan ya da çıkması olası mağduriyetlerin, daha günü gelmemiş ve teslim edilmemiş evler de var, bir miktar beklenenin gerisinde seyreden yerler de var. Olası mağduriyetlerin de, ortaya çıkan mağduriyetlerin de giderileceği, ama arkadaşlarımızın da bir cadı avıyla hak etmedikleri suçlamalarla karşılaşmayacakları bir süreci hep beraber tamamlamayı umuyoruz.”
“Tutuklamaları kaide haline getiren sizsiziniz”
‘CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarda tutuklamaların sıradan hale gelmesi’ hakkındaki soruyu yanıtlayan Özel, şu değerlendirmede bulundu:
“Yanımda çok değerli hukukçu arkadaşlarım da var, tutuklama istisnadır ve son çaredir. Burada ilk başvuru, ilk iş olarak yapılıyor. Şöyle şeyler anlatılıyor, çok değerli hocalar diyorlar ki, ‘Biz bu öğrencilerimize, kürsüde bu tutuklamaları yapan arkadaşlara şunu anlattık: Bir masum boşu boşuna içeride tutuklu olacağına bırak, 99 suçlu dışarıda gezsin.’ Duyunca insan inanamıyor buna. Diyorsun ki ‘Ya hu olur mu?’ Diyor ki işte ‘Bir masumu boşu boşuna içeride tutmak bu kadar büyük vebaldir. O yüzden kılı 40 yararak düşünmek lazım’ diye. Ama maalesef şunu da görüyorsunuz. Geçen gün Sayın Erdoğan bir değerlendirme yapıyor, ‘Bundan sonra şu süreç başarılı olursa, kayyımlar istisna olacak, tutuklamalar istisna olacak’ diyor. Kardeşim bu zaten istisna. Bunu kaide haline getiren sizsiniz. Gözü dönmüş siyasi mücadelenize alet ettiğiniz yargı aparatlarınız. O yüzden bu konuda genel sorunuza elbette size hak vererek, soruya hak vererek cevap veriyorum. İzmir’de de çok sayıda tutuklama yapılması yanlış. Ama bir doğruya da doğru demek lazım. Türkiye’de çeşitli şehirlerde insanlar 7-8 ay iddianame beklerken İzmir’de birkaç hafta içinde iddianamenin yazılmış olması çok kıymetlidir. Hızla tensip tutanağının düzenlenip duruşma gününün verilmesini, arkadaşlarımızın da iddianamenin kabulü ile birlikte tutuksuz yargılanmaya başlayacakları bir süreci umut ediyoruz. Bu yönüyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianameyi bu kadar hızlı yazılması noktasında gösterdiği yaklaşımı da birçok noktada nasıl eleştiri hakkımızı kullanıyorsak, takdir ettiğimizi, bundan memnuniyet duyduğumuzda ifade etmem lazım.”