Bir gülümsemenin ardında ne kadar büyük bir sağlık gerçeği gizli olduğunu hiç düşündünüz mü?
Ağız, yalnızca konuşmanın, yemenin ve estetik ifadenin merkezi değil; aynı zamanda tüm vücudun giriş kapısıdır. Kalbe, akciğerlere, beyne ve hatta bağırsaklara giden yol buradan geçer. Dolayısıyla medeniyetin ilk adımı da, çürük kokularla değil sağlıklı gülüşlerle atılır.
Buna rağmen Türkiye’de ağız sağlığı, hâlâ ikincil bir konu olarak algılanıyor. “Dişçiye gitmek” bir mecburiyet, “diş sağlığını korumak” ise çoğunlukla ihmal edilen bir sorumluluk.
Oysa bu konuyu yalnızca diş çürüğü ve dişeti hastalığı bağlamında değil, daha geniş bir halk sağlığı meselesi olarak ele almak gerekiyor.
Hasan Işık: Diş Sağlığı Sadece Dişle Sınırlı Değildir
Ağız ve diş sağlığı alanında 40 yılı aşkın tecrübesiyle tanınan duayen diş hekimi Hasan Işık, bu meselenin sadece medikal değil, kültürel bir mesele olduğuna dikkat çekiyor:
“Ağız sağlığı, beden sağlığının sessiz göstergesidir. Dişeti hastalığı olan birinin kalp krizi riski artar, ağız kokusu olan bir öğrenci okulda özgüvenini kaybeder. Dişsiz bir yaşlı, yalnızca yemek yiyemez değil, toplumdan da çekilir. Ağız sağlığı; fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlığın birleşim noktasıdır.”
Hasan Işık, toplumun bu alandaki alışkanlıklarını şu cümleyle özetliyor:
“Hâlâ dişi ağrımadan diş hekimine gitmeyen milyonlarca insan var. Oysa biz hastalığı değil, sağlığı korumalıyız.”
Çocukluktan Başlamayan Eğitim, Ömür Boyu Eksik Kalır
İlk diş fırçasının çocuğun eline verildiği yaş, gelecekteki sağlık giderlerini ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Hasan Işık’a göre, ağız sağlığı eğitimi kreş düzeyinden itibaren milli eğitim politikası hâline gelmelidir:
“Okullarda beslenme çantası kontrol ediliyor ama fırçalama alışkanlığı izlenmiyor. Aileler bilinçli değilse çocuklara ulaşamıyoruz. Bir çocuğun sabah süt içmesi kadar, o sütü içtikten sonra dişini fırçalaması da sağlıklı yaşamın parçası olmalı.”
Işık, aynı zamanda kırsalda yaşayanların, göçmenlerin ve düşük gelir gruplarının bu konuda ciddi bir hizmet açığı yaşadığını, mobil klinik ve dijital sağlık eğitimi gibi yenilikçi çözümlerle bu açığın kapanabileceğini savunuyor.
Dr. Arda Kabakoğlu: Türkiye Uygulamada İleri, Bilinçte Geride
Diş hekimi Dr. Arda Kabakoğlu da benzer uyarılarda bulunuyor. Ona göre Türkiye, teknoloji ve uygulama bakımından dünyanın önünde; ancak bu gelişme halkın farkındalığıyla desteklenmediği sürece sınırlı kalıyor:
“Türkiye diş hekimliğinde teknik olarak Almanya veya İngiltere’den geri değil. Ama insanlar hâlâ ‘ağrı varsa git’ zihniyetinde. Oysa düzenli kontrolle yalnızca dişi değil, hayatı kurtarabiliriz.”
“Ağız sağlığına iyi bakan bireylerin ortalama yaşam süresinin 5 ila 7 yıl uzadığı bilimsel olarak kanıtlandı. Diş eti iltihabı tedavi edilmediğinde kalp-damar, diyabet ve demans risklerini artırıyor. Bu halk sağlığı politikasıdır, sadece kişisel temizlik değil.”
Toplumsal Maliyet: Sessiz Salgın ve Ekonomik Yük
TÜİK ve OECD verilerine göre Türkiye’de bireylerin yılda ortalama diş hekimine başvuru oranı sadece %21. Oysa Almanya’da bu oran %63, Japonya’da %72 seviyelerinde.
Her yıl devlet bütçesinden 5 milyar TL’nin üzerinde kaynak, gecikmiş diş hastalıklarının tedavisine harcanıyor. Oysa koruyucu sağlık önlemleriyle bu maliyetin yarıdan fazlası önlenebilir.
Hasan Işık bu konuda şunu hatırlatıyor:
“Bir kanal tedavisi, 10 dakikalık bir fırçalamamanın faturasıdır.”
Peki Ne Yapmalı?
1.Milli Eğitim Müfredatına Ağız Sağlığı Dersi entegre edilmeli. 5 yaşından itibaren diş fırçalama eğitimi sistematik olarak verilmeli.
2.Mobil Ağız Sağlığı Klinikleri, kırsalda ve dezavantajlı bölgelerde düzenli tarama yapmalı.
3.TV ve dijital medyada kamu spotları, diş sağlığına özel kampanyalar yürütülmeli.
4.SGK’nın yılda bir kez ücretsiz diş kontrolü teşviki, yılda ikiye çıkarılmalı.
5.Ağız sağlığına yatırım yapan firmalar, vergi avantajlarıyla desteklenmeli.
6.Diş hekimliği öğrencilerine toplumsal hizmet şartı, kamu bilincini artırmalı.
Gülüşe Değer Bir Gelecek İçin
Ağız sağlığı, sadece dişin değil; bir toplumun geleceğe gülümseyebilme kapasitesinin de aynasıdır.
Hasan Işık’ın dediği gibi:
“Medeniyet ağızdan başlar. Eğer çocuklarımıza temiz bir ağızla konuşmayı, gülümsemeyi ve beslenmeyi öğretemiyorsak; geriye kalan hiçbir gelişmenin ruhu olmayacaktır.”
Bir ülkenin modernliği, diş fırçalama oranından da okunur. Gelin, bu oranı birlikte yükseltelim.