Frengi ve yaratıcı düşünce
26 Temmuz 2025

Beethoven’in sağırlığını incelerken, bir yandan yine düşünce sistemleri tarihinde dolaşırken keşke bugünkü tıbbi bilgiler o dönemde de olsaydı diye yeniden düşündüm. Bugünkü tıp bilgisi o zamanlarda da olabilseydi Beethoven büyük ihtimalle tamamen sağır kalmayacaktı.

Bach ve Handel’ı Londra’da aynı doktor gözlerinden ameliyat etti. İkisi de kör kaldı ve sonra komplikasyonlar nedeniyle öldüler. Belki bugünkü bilgi ve beceri olsaydı iki yaratıcı insan hem görecekler hem de daha uzun yaşayacaklardı. Bugünkü ilaçlar olsaydı, Nietzsche de büyük ihtimalle tamamen delirmeyecekti.

Tabii hastalıklar bu şekilde tarihi boyutuyla ve yaratıcı beyinler ile ilişkisi kapsamında düşünülünce, bu tarihte özel yer edinmiş olan frengi hastalığına da vurgu yapılmalı. Çünkü, düşünce sistemleri tarihinde frenginin de önemli bir yeri var.

Erkeklerin seks için her tehlikeyi göze almalarının bir sembolü gibi olan frengi hastalığı antibiyotiklerin bulunuşuna kadar dünyada neredeyse veba gibi tehlikeliydi.

İnsan frengi olan meşhurların adına bakınca şaşırıyor. Heine, Nietzsche, Schubert, Schumann bu tedavisi çok güç ve ölümcül olan hastalığın elinde acılar çektiler. Listeye Lenin, Delius, Karen Blixen, Guy de Maupassant, Cesare Borgia, Henri de Toulouse Lautrec’i de ekleyebilirsiniz.

Şiddetli baş ağrıları yapan bu hastalık, insanın beynini de tuhaf biçimlerde etkileyebiliyordu. Frengi olanların sıkça hayal gördükleri ve tuhaf şeyler gördüklerine inandıkları da saptanmıştır. Bu yüzden bazıları, frenginin insan beyninin yaratıcı bölümünü uyardığı görüşündedirler. Thomas Mann’in romanı Doktor Faustus’ta yarattığı ve aslında Schoenberg olduğu varsayılan karakter besteci Adrian Leverkühn’ün yaratıcılığını arttırsın diye Avusturya’da frengi olduğu görünümünden bile belli olan bir hayat kadını ile yatarak hastalığı isteyerek kaptığını  biliniyor

Yaratıcı düşünen nüfusu pek fazla olan Viyana’da, herhalde fazla talepten olsa gerek 1820’lerde 10 bin adet hayat kadını olduğu biliniyor. Tabii ki çoğunluğunun tıbbi kontrolden geçtikleri de yoktu.

Yarın da bu bağlamda Thomas Mann’ı yazacağım.

ÇOK OKUNANLAR