Kur korumalı mevduat adı verilen şeyin toplam maliyeti hakkında bir hesap yapılmış, deniyor ki bu hala tam sona ermeyen ama çok azalan garip uygulamanın ülkemize maliyeti 60 milyar dolarmış.
Nedir bu 60 milyar dolar? Her şeyden önce şunu bilelim: KKM uygulamasına parasını koyan (gerek dövizini bozdurarak, gerekse doğrudan TL olarak) yaklaşık 1 milyon mevduat sahibinin elde ettiği faiz kazancı.
Bu para, ki bir dönem toplam büyüklüğü 140 milyar dolara kadar ulaşmıştı, her şart altında bir faiz geliri elde edecekti. Burada önemli olan o faizin devlet kesesinden verilmiş olması.
İkisini birbirine karıştırmayın: Devletimiz zaten çok yüksek bir faiz yükü altında ama o faiz devletin yaptığı borçlanmaya karşı ödeniyor. O borçlanma ile devletin ne iş yaptığından bağımsız olarak söylüyorum, KKM’ye ödenen faiz ile devlet iç ve dış borçlanma senetlerine ödenen faiz arasında önemli bir fark var. KKM devlete verilmiş bir borç değildi, sadece bankaya yatırılmış bir paraydı.
Merkez Bankası’nın Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla faiz indirimlerine başladığı Eylül 2021’de ülkemizde enflasyon henüz yüzde 19,50 seviyesindeydi ama yükselme eğilimindeydi. O ay Merkez Bankası faizi indirmek yerine mesela yüzde 25’e çıkartsa, ne KKM icat etmeye gerek kalacaktı, ne bugünkü gibi zorlu bir enflasyonla mücadele programına. Bugün enflasyon yüzde 33,5; Merkez Bankası faizi ise yüzde 46.
Politika yanlışları, Tayyip Erdoğan’ın faiz takıntısı gibi şeyleri geçmiş yıllarda çok konuştuk, yeniden konuşmaya gerek yok. Burada önemli olan şey şu: KKM’de parası olan yaklaşık 1 milyon kişiye devlet üzerinden 60 milyar dolar servet transfer edildi.
Bu servetin bir bölümü doğrudan Hazine kesesinden verildi; yani vergilerimizle ve devletin yeni yapmak zorunda kaldığı borçlanmalarla ödendi. Daha büyük kısmı ise Merkez Bankası tarafından ödendi; Merkez Bankası bu ödemeler için karşılıksız para bastı, bugün yaşadığımız enflasyonun önemli bölümü böyle yaratıldı, o 1 milyon kişiye aktarılan servet de işte bu “enflasyon vergisi” yoluyla halktan toplanıyor, daha da toplanacak.
Bir temel politika hatasının, bir kişinin takıntısının sonuçları bunlar. Ve bizden hala devlete ve onu yönetenlere güvenmemiz bekleniyor.