Bu yazın en popüler konularından bir tanesi Özel Tüketim Vergisi (ÖTV). Araçlara ilişkin bir düzenleme yapıldığı için odak noktası da araçlardan alınan ÖTV oldu, fakat ÖTV sistemimiz başlı başına ilgi odağı olmayı hak ediyor.
“Özel tüketim” vergisi
Tüketim vergilerini genel tüketim vergileri ve özel tüketim vergileri olmak üzere iki genel başlık altında toplamak mümkün. Genel tüketim vergileri piyasada satılan ürün ve hizmetlerin büyük çoğunluğundan alınan vergiler. Ülkemizde ve pek çok ülkede katma değer vergisi bu işlevi görüyor.
Özel tüketim vergileri ise sadece belirli mallardan ya da hizmetlerden alınan vergiler. Özel tüketim vergilerinin tek amacı vergi geliri elde etmek değil. Lüks tüketimi vergilendirerek, lüks ürün veya hizmet tüketebilenlerin daha fazla tüketim vergisine katlanmalarını sağlamak ve bazı ürünlerin veya hizmetlerin tüketimini azaltmak, bu tür vergilerin temel amaçları arasında yer alıyor.
Bu amaçlar doğrultusunda, ÖTV’ye tâbi ürün veya hizmetlerinin listesinin kısıtlı olması, ilgili verginin sadece sigara, alkol, fosil yakıt ile çalışan araçlar vb. ürünlerden alınması beklenir. Ülkemizde ise, ÖTV adeta bir genel tüketim vergisi işlevi görüyor. Saç spreyinden sofra ve mutfak eşyasına, gazeteler ve periyodik yayınlardan evde kullanılan bulaşık makinalarına pek çok ürün üzerinden ÖTV ödüyoruz. Yani, ÖTV’miz adeta bir ikinci KDV…
ÖTV oranlarına ilişkin belirsizlik…
Bugün bir ürün üzerinden ne kadar ÖTV ödenileceğini saptayabilmek için ya vergi uzmanı olmak ya da bir vergi uzmanından görüş almak gerekiyor. Hatta, bir uzmana danışmak bile yeterli olmayabilir, zira uzmanın doğru cevap verip veremeyeceği belirsiz. Durumun vahametini görmek isteyenler Vergi Algı’da yayınlanmış “Ödüllü ÖTV bulmacası” başlıklı yazıya bir göz atabilirler. Bir ürün veya hizmet üzerinden ne kadar tüketim vergisi ödememiz gerektiğini bilmemiz en doğal hakkımız. Mevzuat basitleştirilmese de en azından vatandaşların rahat anlayabilmeleri için bilgilendirici kaynaklar hazırlanması gerekiyor.
Yaz aylarında şahit olduğumuz başka bir sorun daha var. ÖTV oranlarının ne zaman ve ne kadar artacağını önceden tam olarak bilemeyebiliyoruz. Haziran ayından itibaren motorlu taşıtlarda ÖTV’nin artacağı konuşuluyor ama ne zaman ve ne kadar artacağı tam bir netlik kazanamıyordu. Derken, ilgili kanun 24 Temmuz’da Resmî Gazete’de yayımlandı ve yayımlandığı gün yürürlüğe girdi. Dahası, ÖTV oranlarını belirlemek üzere Cumhurbaşkanına verilen yetki de 23 Temmuz’da imzalanan Cumhurbaşkanı Kararının 24 Temmuz’da Resmî Gazete’de yayımlanması ile kullanıldı.
Buna göre, motorlu bir taşıt almaya karar veren bir kişi, özellikle de taşıt için 1-2 hafta beklemesi gerekmekteyse, 24 Temmuz günü kendini birden hiç beklemediği bir vergi yükü ile baş başa buldu. ÖTV’nin ne kadar hatırı sayılır bir yük oluşturduğu düşünüldüğünde, böylesi bir belirsizlik oluşmamasına özen gösterilmesi gerekiyor. Yeni düzenlemelerin yürürlüğe girmesi için en azından bir aylık bir süre verilmesi çok daha makul olurdu.
ÖTV yükünün ölçüsüz ağırlığı
Mevcut durumda ödememiz gereken ÖTV yükü satın alacağımız malın bedelinin üzerinde kalabiliyor. Bunda aynı ürün üzerinden alınan vergilerin, diğer vergilerin hesaplanmasında ürün fiyatına dahil edilmesi de önem taşıyor. “Verginin vergisini ödüyoruz” olarak adlandırılan mesele…
Ozan Bingöl’ün örneklerinden bir tanesi ile detaylandıracak olursak, değeri 700.000 TL olan ve %80 ÖTV’ye tâbi bir otomobil için vergiler dahil ödememiz gereken miktar toplam 1.524.096 TL. Önce, 700.000 TL’ye TRT Bandrol Ücreti ekliyoruz (örneğimizde 5.600 TL), sonra 705.600 TL üzerinden %80 ÖTV hesaplıyoruz (564.480 TL). Daha sonra, hem TRT Bandrolünü hem de ÖTV’yi otomobilin fiyatına ekliyoruz (1.270.080 TL) ve bu tutar üzerinden %20 KDV hesaplıyoruz (254.016 TL). Böylece 700.000 TL değerindeki bir otomobili almak için 1.524.060 TL ödüyoruz. Toplam vergi yükü 824.096 TL. Otomobilin değerinden fazla.
Durum sadece motorlu taşıtlara özgü değil. Yine Ozan Bingöl’den bir örnek alacak olursak, bir paket sigaradaki 20 dalın 16-17 dalı vergiden oluşuyor.
ÖTV reformu şart
ÖTV alınmasın mı? Tabii ki alınsın. Fakat, ÖTV’ye tâbi ürünlerin listesinin verginin amaçları doğrultusunda gözden geçirilmesi, ÖTV oranlarının azaltılması, KDV hesaplanırken ÖTV tutarının malın bedeline eklenmemesi ve ÖTV düzenlemelerinin vatandaşlar için anlaşılabilir ve öngörülebilir hale getirilmesi son derece önemli. ÖTV bir imtihan olmaktan çıkıp, normal bir “özel tüketim vergisi” haline gelmeli.