Eşim romantik modda ama ben Netflix açmaya bile üşeniyorum
16 Ağustos 2025

Sevgili İrem,
Eşimle evliliğimizin 7. yılındayız. Onun cinsel isteği hâlâ ilk günkü gibi ama benimki son yıllarda gitgide azaldı. O, sabah kahvesinden önce bile “romantik” modda olabilirken ben bazen Netflix menüsünü açmaya bile üşeniyorum. İsteklerimizi dengelemek için konuşuyoruz ama o yine de her fırsatta atakta. Benim düşük isteğim onun özgüvenini zedeliyor, onun yüksek isteği de bende “yeter artık” hissi yaratıyor. Aramızda sevgi var ama bu dengesizlik yüzünden gerginlik birikiyor. Ne yapacağız?

Değerli Okurum,
Öncelikle seni suçlamadan, partnerini de “fazla enerji tüketen elektrikli battaniye” gibi görmeden konuşalım.

Cinsel isteğin düşmesi bazen hormonlardan, bazen stres ve yorgunluktan kaynaklanır. Cinsel tıpta bu duruma libido uyumsuzluğu deriz; seninki düşük, onunki yüksek – yani biri klima, biri kalorifer gibi çalışıyor.

Burada yapılacak ilk şey, kendi termostatını tanımak: Uyku düzenin, beslenmen, stres seviyen, hormonların ne durumda? Özellikle kadınlarda tiroid, prolaktin, östrojen seviyeleri, erkeklerde testosteron dalgalanmaları istek üzerinde doğrudan etkili. Gerekirse bir cinsel tıp uzmanı veya endokrinoloji kontrolü şart.

İkinci adım, “her cinsel temas = tam sevişme” anlayışını bırakmak. Partnerinle düşük beklentili temaslar planlayın: sarılmak, dokunmak, öpüşmek… Vücudun bazen motoru ısındıktan sonra çalışır, öncesinde değil. Yani romantik bir dizideki gibi “bir anda ateşli olmak” şart değil, bazen ısınma turları gerekir.

Üçüncüsü, iletişim ama sadece “hayır” veya “evet” ekseninde değil. “Şu saatlerde, şu ortamda kendimi daha rahat hissediyorum” gibi net tarifler ver. İstek farkını suçlamadan, karşı tarafın özgüvenini kırmadan konuşmak çok önemli.

Ve son olarak, unutma: Seks, sadece bir performans testi değil. İki tarafın da keyif aldığı, bazen yüksek hız, bazen sakin tempo gerektiren bir yolculuk. İkinizin de vitesleri farklı olabilir ama aynı yolda ilerlemek mümkün. Tamam, sana “erken boşalma” konulu, hem eğlenceli hem de cinsel tıp bilgisi içeren bir soru–cevap kurgusu yazıyorum.

Benim “maraton” hayalim hep 100 metre koşuya dönüyor

Sevgili İrem,
Konuya direkt gireyim: Benim “maraton” hayalim hep 100 metre koşuya dönüyor. Sevgilimle aramız iyi, ön sevişme şahane, her şey gayet güzel başlıyor ama kritik noktada fazla hızlıyım. Yani, start düdüğü çalınca hemen finiş çizgisine varıyorum! O ise hâlâ koşu bandında ısınma turunda. Bu durum onu hayal kırıklığına uğratıyor, beni de özgüvensiz hissettiriyor. Ne yapmalıyım?

Değerli Okurum,
Öncelikle, yalnız değilsin. Erken boşalma, erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biridir. Cinsel tıpta prematüre ejakülasyon deriz, ama halk dilinde “hızlı tetik” de olur, “fazla heyecanlı” da…

Nedenlerine bakalım: Bazen gençlikten beri süren alışkanlıklar, bazen performans kaygısı, bazen de fizyolojik hassasiyet bu durumu tetikler.

İlk önerim, vücudunun ritmini öğrenmek ve kontrolü artırmak için dur–başla ve sıkma tekniği gibi yöntemleri denemen. Yani, finiş çizgisine yaklaşınca frene bas, biraz geri dön, sonra tekrar hızlan. (Evet, bu biraz Formula 1 pit stop’u gibi görünebilir ama işe yarar.)

İkincisi, ön sevişmeyi sadece partnerine değil, sana da zaman kazandıracak şekilde planlamak. Yani, onun ısınma turu tamamlanana kadar sen tempoyu koru, gaza basma.

Üçüncüsü, geciktirici kremler, spreyler var. Ama bunları rastgele değil, bir cinsel tıp uzmanına danışarak kullan. Yan etkileri, doğru dozları ve etkili kullanım yöntemleri var. Ve şunu da ekleyeyim: Erken boşalma bazen çiftin iletişimiyle çözülür. Partnerinle bunu utanmadan konuşmak, “yarış” değil “ortak tempo” anlayışını benimsemek işin yarısıdır.

Seks bir 100 metre değil, keyifli bir dans… Bazen yavaş adımlar, bazen hızlı figürler gerekebilir.

Ön sevişme tamam, ama o “zirve” bir türlü gelmiyor

Sevgili İrem,
Bir yılı aşkın süredir sevgilimle beraberim. Her şey yolunda, onu seviyorum, aramızda tutku da var. Ama bir sorun var: Orgazm. Yani, ben hâlâ “gelecek” diye beklerken sahne bitiyor, alkışlar kopuyor ama başrol oyuncusu kulise bile çıkmamış! Ön sevişme tamam, yakınlık güzel, ama o “zirve” bir türlü gelmiyor. Kendimde mi problem var, yoksa filmlerde gördüğümüz “tek dokunuşta yıldırım çarpması” sahneleri tamamen kurgu mu? Artık beklentim öyle düştü ki “bir gün olur” deyip geçiyorum. Ama içten içe merak ediyorum: Ne zaman? Nasıl? Ve neden ben değilim?

Değerli okurum
Öncelikle, film ve dizilerde gördüğümüz o “tek saniyede yıldırım çarpması” orgazm sahnelerinin yüzde 90’ı Hollywood senaryosudur, yüzde 10’u da cinsel tıp uzmanlarını kıskandıracak kadar nadir biyolojik piyango.

Gerçek hayatta kadınların orgazm süreci, özellikle vajinal ilişki sırasında, erkeklere kıyasla daha karmaşık. Uzmanlara göre cinsel tıpta bu durum anorgazmi olarak geçer. Sebeplerine baktığımızda; performans kaygısı, yeterli uyarılma süresi olmaması, partnerin teknik “sabırsızlığı”, kişinin kendi bedenini tanımaması ya da geçmişten gelen olumsuz cinsel deneyimler başı çeker.

Kendi beden haritanı keşfet: Orgazm, çoğu kadın için klitoral uyarım olmadan gerçekleşmez. Kendini keşfetmek ayıp değil; aksine partnerine rehberlik etmenin ilk adımıdır.

Partnerine yön ver: Sessizlik orgazm dostu değildir. Ne hoşuna gidiyor, ne zaman hızlanmalı, ne zaman yavaşlamalı — söyle. Beklenti baskısını kaldır: “Orgazm olmalıyım” düşüncesi, beynin “hadi bakalım!” diye baskı yapması, tam tersi etki yaratır. Keyfe odaklan, sonuca değil.

Zaman faktörünü unutma: Kadınların cinsel uyarılma süresi ortalama 20 dakika civarındadır. Partnerin “hızlı tren” ise, önce onu bir “banliyö hattına” çekmek lazım.

Ve son olarak… Bazen orgazm bir hedef değil, yan ürün olur. İyi bir kahkaha, güzel bir dokunuş, sıcak bir bakış… Beyin keyif aldığını fark ettikçe vücut da onu takip eder.

ÇOK OKUNANLAR