İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar kapsamında 15 Ağustosta gözaltına alınan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney tutuklandı. Savcılığın Güney dahil bazı şüpheliler için bire bir aynı metinlerle hakimlikten tutuklama istemesi dikkat çekti.
İnan Güney’in de aralarında bulunduğu 20 şüphelinin, savcılıkça tutuklanmaları talebiyle gönderildikleri sulh ceza hakimliğindeki sorguları bitti.
Hakimlik, Beyoğlu Belediye Başkanı Güney’in de aralarında bulunduğu 17 şüphelinin tutuklanmasına, 3 şüpheli hakkında ise “yurt dışına çıkış yasağı” ve “imza atmak” şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.
Bu arada, adli kontrol talebiyle hakimliğe sevk edilen 24 şüpheli de “yurt dışına çıkış yasağı” şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Buna göre, hakkında adli kontrol tedbiri uygulanan şüpheli sayısı 27’ye ulaştı.
Dosya kapsamında tutuklanan isimler şu şekilde:
“Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, Güney’in Özel Kalem Müdürü Seyhan Özcan, Güney’in eniştesi İsmail Akkaya, Güney’in şoförü Deniz Göleli, Mahir Gün, Mehmet Kaya, Esma Bayrak, Güngör Bozkurt, Güney’in koruması Veysel Eren Güven, İmamoğlu’nun şoförü Recep Cebeci, İBB Başkan Danışmanı ve MEDYA AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un akrabası İbrahim Can Yaman, Hasan Yalaz, Yunus Göçer, Alper Yıldırım, Duygu Fikirli, Zekai Kırat ve Yusuf Yüce”
Haklarında adli kontrol tedbiri uygulanan isimler ise şöyle:
“Güney’in ablası Sabriye Akkaya, İBB Başkan Danışmanı Yiğit Oğuz Duman, MEDYA AŞ Görsel Yayınlar Koordinatörü Nazlı Dalar, firari şüpheli Emrah Bağdatlı’nın kardeşi Özge Bağdatlı, Bora Aramacı, Aysun Vural, Hasan Erkan Kabakçı, Asraf Engin Güner, Ersan Şık, Nurul Taha Yüksel, Şükrü Fındık, Burak Karakuş, Alican Ayvataş, Mustafa Serez Yerli, Erdal Akbay, Mehmet Akif Bulut, Çiğdem Nasuhbeyoğlu, Ümit Karakaya, Ferda Yıldız Selbasan, Kazım Eren Sönmez, Ahmet Bozkurt, Mesut Taşkın, Tuğba Koçak, Utku Doğruyol, Hare Dinçer, Tarık Bora, Mehmet Türkoğlu.”
İnan Güney’in hakimlik ifadesi
İnan Güney’in tutuklanmak üzere gönderildiği hakimlikte verdiği ifade ortaya çıktı. Güney’in ifadesi şöyle:
“Ben, önceki vermiş olduğum ifadelerimi aynen tekrar ederim. Arka duvarda yazılı bulunan Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Adalet mülkün temelidir’ sözüyle şahsınızı ve heyetinizi selamlıyorum.
Suç örgütü üyeliğini kesin bir dille reddediyorum. İnan Güney, 16 yaşından beri yalnızca bir örgüte üyedir; o da onurla, gururla ve başı dik bir şekilde siyaset yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Kendisi toplumda, ilçesinde ve İstanbul siyasetinde tanınan bir kişidir. Dolayısıyla bize atfedilen suçlamaları kesin bir dille reddettiğimi belirtmek isterim.
Sevk yazısında yer aldığı iddia edilen HTS kayıtları ve mali raporlar, avukatlarımın da ifade ettiği üzere, ne emniyet ne de savcılık sorgusunda bizlere sorulmamıştır. İçeriğini bilmediğimiz bu konular hakkında savunma yapma imkânı tanınmadan verilecek bir kararın kamu vicdanını yaralayacağına inanıyorum.
Aziz İhsan Aktaş örgütüne yönelik bazı belediyelerde iş yapılmış olmasından dolayı mevkidaşlarımın tutuklu bulunduğunu görüyoruz. Bugün ben ise, Aziz İhsan Aktaş’a iş vermediğim için gözaltına alınıp karşınızda ifade vermekteyim.”
“Mustafa Mutlu’nun asıl amacının Aziz İhsan Aktaş’a iş aldırmak olduğunu ısrarlarından anladım”
“Kısaca özetlemek gerekirse, Beyoğlu Belediye Başkanı seçildiğimde, Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Ali Can Abacı tarafından bana hukuki danışmanlık yapmak üzere Mustafa Mutlu isimli bir kişi yönlendirilmiştir. Yaklaşık iki ay birlikte çalıştığım Mustafa Mutlu’nun asıl amacının hukuki danışmanlık değil, Aziz İhsan Aktaş’a iş aldırmak olduğunu ısrarlarından anladım. Araç ihalesi sırasında mevcut firmaya gidip ‘İnan Başkan sizin ihaleye girmenizi istemiyor’ şeklinde yalan söylediğini öğrendikten sonra, belediyedeki odasını çilingir marifetiyle açtırarak şahsi eşyalarını paketleyip kendisini belediyeden uzaklaştırdım.
Mustafa Mutlu’yu göndermem üzerine, Aziz İhsan Aktaş’ın Beyoğlu’ndan iş alamayacağını anlayan Ali Can Abacı tarafından bana husumet beslenmeye başlandı. Dolayısıyla hakkımızda iftira atan kişilerin Ali Can Abacı, Mustafa Mutlu ve Aziz İhsan Aktaş olduğunu görüyoruz.”
“Mustafa Mutlu, Aziz İhsan Aktaş, Murat Kapki ve Durmuş Yıldırım üzerinden bana iftiralar yöneltilmiştir”
“Yine tarafıma iftiralarda bulunan Murat Kapki, BELTAŞ Yönetim Kurulu Başkanlığım döneminde Ali Can Abacı ile birlikte makamıma gelmiş, kendisine iş verilmesini talep etmiştir. Ancak görev sürem boyunca Murat Kapki BELTAŞ’tan hiçbir iş alamamıştır.
Bir diğer iftiracı Durmuş Yıldırım, Belediye Başkanı olduktan sonra seyahatlerde bilet ayarlaması için Ali Can Abacı tarafından yönlendirilmiştir. Daha sonra bu kişinin, şizofren davranışları sebebiyle THY’den atıldığını ve aslında acente sahibi değil çalışanı olduğunu öğrendik.
Tüm bu ilişkiler incelendiğinde görülmektedir ki; Ali Can Abacı, BELTAŞ’tan ve Beyoğlu Belediyesi’nden iş alamamış olmasının husumetiyle Mustafa Mutlu, Aziz İhsan Aktaş, Murat Kapki ve Durmuş Yıldırım üzerinden bana iftiralar yöneltmiştir. Bahsi geçen iftiracıların tutuklu oldukları göz önünde bulundurulduğunda, tutukluluklarını sona erdirebilmek amacıyla bana iftira atarak lehlerine sonuç almaya çalıştıkları anlaşılmaktadır.”
“Bir diğer iddia, yakınlarım adına şirket kurdurduğum yönündedir. Ancak abimle birlikte ortağı olduğum, 25 yıllık geçmişe sahip yalnızca iki şirketim vardır. Bunun dışında ne yakınlarım adına şirket kurdurdum ne de resmi/gayri resmi bir ortaklık yaptım.
İsmail Akkaya’ya iş verdirdiğim iddiası da doğru değildir. Pandemi koşullarında yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle belediyelerden mal almak istemeyen esnaf çoğunluktaydı. Bu nedenle alınan tekliflerden en uygununu verdiği için kendisine sınırlı sayıda iş verilmiştir. Ancak bu alımlar ilk 1-1,5 yıl içerisinde 5-6 seferle sınırlı kalmış, son 3 yılda hiç alım yapılmamıştır.
Kaan Sürmegöz ile tanışıklığım ise tutuklama nedenlerinden biri olarak gösterilmiştir. 2019-2024 yılları arasında İBB Meclis Üyesi olarak vatandaşlardan gelen ecrimisil taleplerini çözmek üzere kendisiyle bir defa görüşmem olmuştur. Açık hava reklam yerleriyle ilgili herhangi bir görüşmem veya menfaatim olmamıştır.
Görev sürem boyunca Beyoğlu Belediyesi’nde hiçbir pano kiraya verilmemiş, panolar kamusal amaçlı kullanılmıştır. Serkan Öztürk’e veya herhangi bir kişiye iş yönlendirmedim, aracılık yapmadım. BELTAŞ’ta her zaman yasal şartları taşıyan ve en uygun fiyatı veren firmalarla çalıştım.
Ayrıca dönemimde yaptığım pano kiralamalarında mülkiyet hakkı maddesini sözleşmeye koyarak BELTAŞ’ın panoların sahibi olmasını sağladım. Böylece kurum ciddi bir kâr elde etmiş ve sonraki dönem için güçlü bir altyapı bırakılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle pandemi döneminde kira alınmaması mümkünken, biz 8-9 ay boyunca kiraları eksiksiz tahsil ettik. Eğer sektörden çıkar beklentim olsaydı, kararnameyi dayanak gösterip kiraları almamayı tercih ederdim.”
“47 yıldır aynı sokaklarda yaşayan, Beyoğlu’nun her sokağında tanınan biri olarak kaçma şüphem olmadığı açıktır”
“Görev sürem sonunda BELTAŞ’ı vergi ve SGK borcu olmayan, kurumlar vergisi ödeyen, kâr eden ve yeni sosyal tesisler kazandırmış bir kurum olarak gururla devrettim.
Beyoğlu Belediye Başkanı olduktan sonra makam aracı olarak kendi şahsi aracımı kullandım, yakıt ve bakım masraflarını da kendim karşıladım. Ayrıca belediyenin lehine yapılan tasarruflarla, önceki yönetimin yüksek maliyetle yaptırdığı işler çok daha düşük bedellere gerçekleştirilmiştir.
Ben Beyoğlu’nun seçilmiş belediye başkanıyım. Burada verilecek olası bir tutuklama kararı, yalnızca beni değil, bana oy versin veya vermesin tüm Beyoğlu halkını cezalandırmak olacaktır. Bu nedenle toplumsal görevimin aksamaması için serbest bırakılmamı talep ediyorum. Hayatım boyunca ticaret yaptım, vergimi bir gün dahi geç ödememiş biriyim. Üç kız babası, ailesini seven, partisine ve yol arkadaşlarına sadık bir kişiyim. 47 yıldır aynı sokaklarda yaşayan, aynı berberde tıraş olan, Beyoğlu’nun her sokağında tanınan biri olarak kaçma şüphem olmadığı açıktır. Dolayısıyla, en kötümser ihtimalde adli kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle tahliyemi talep ediyorum.”