Vergi şampiyonu olmak marifet midir?
21 Ağustos 2025

Gelir İdaresi Başkanlığı dün 2024 yılı için en yüksek gelir vergisi ödeyenler listesini açıkladı. Tabii “açıkladı” lafın gelişi, çünkü 100 kişilik listede 80 kişi adını gizlemişti.

Listenin birinci ve ikinci sırasında, Ukrayna savaşı sayesinde işleri çok açılan, Türkiye’nin gururu şirket Baykar’ın patronu iki kardeş var: Selçuk ve Haluk Bayraktar.

İkisinin geçen yıl için ödediği toplam gelir vergisi 5 milyar 296 milyon 207 bin 639 lira ve 44 kuruş.

Türkiye’de 2024 yılında gelir vergisinin en yüksek dilimi yüzde 35’ti. Yani iki kardeş yıl içinde edindikleri gelirin yüzde 35’ini ödediler, o rakam da az önce yazdığım rakam.

Buradan hareketle toplam gelirlerini hesapladığımda 15 milyar 132 milyon 21 bin 827 lira buluyorum. Yani vergiyi düşünce net gelirleri 10 milyar liraya yakın iki kardeşin.

Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış, iki kardeş geçen yıl 300 milyon doların üzerinde net gelir elde etmişler.

En çok vergi verenler listesinde Bayraktar kardeşlerden sonra adı açıklanan ilk isim Rahmi Koç. O listenin dördüncü sırasında ve 757 milyon 755 bin 302 lira12 kuruş vergi ödemiş. Demek onun yıllık geliri 2 milyar 165 milyon 15 bin 149 lira olmuş. Rahmi Koç’un net geliri bu durumda 1 milyar 407 milyon 259 bin 847 liraymış.

Dediğim gibi ilk 100 kişi arasında pek azının adı açıklanmış durumda, o yüzden ister istemez onları yazıyorum. 

Listede adı açıklananların neredeyse tamamı bu gelirlerini “menkul sermaye iradı” olarak; yani hissedarı oldukları şirketlerin elde ettiği kârlardan aldıkları kâr payı olarak elde etmişler. 

Listede ücret geliri elde edip adı açıklanan pek az kişi var. Bunlardan en üst sırada yer alanı Veli Ergin İmre, 23. sırada.

Veli Ergin İmre, Ahmet Veli Menger Holding’in yönetim kurulu başkanı olarak 178 milyon 895 bin 20 lira ve 76 kuruş gelir vergisi ödemiş. Demek yıllık geliri 511 milyon 128 bin 628 lira olmuş. Net geliri 332 milyon 233 bin 608 lira. Aylık net geliri 27 milyon 686 bin 134 lira.

Geçen yıl bu liste yayınlandığında benzer bir yazı yazmıştım, tekrar etmek istiyorum.

Ben bu gelir vergisi şampiyonu olmayı marifet kabul edenlerden değilim. Hatta tam tersini düşünüyorum: Özellikle şirket patronlarının, büyük sermayedarların bu denli yüksek gelir vergisi ödemesinin memlekete iyilik olmadığı kanısındayım.

Bizim bu her yıl açıklanan vergi rekortmenleri listelerinin ortaya koyduğu en temel gerçek, Türkiye’nin hala birinci nesil aile şirketlerine sahip olduğu gerçeği. Adı açıklananlara baktığınızda hepsi aile şirketlerinin hissedarları. Dolayısıyla gelir diye aldıkları paralar da aslında şirketlerinin kârı.

Burada hep akılda tutulması gereken olgu şu: Siz şirketin yüzde 100’ünün sahibi de olsanız, şirket sizden bağımsız bir tüzel kişilik. Şirketin kasası ile sizin cüzdanınız aynı şey demek değil.

Şirketin kâr etmesi, kasasının dolu olması elbette güzel ve önemli. Ama o para şirketin parası ve şirketin işlerini geliştirerek var olmaya devam etmesi, yeni yeni yatırımlar için yeni sermaye kullanması gerek. O yüzden ortakların şirketlerin içinden kendi ihtiyaçlarının ötesinde para alması şirkete iyilik değil.

Bu patronların tamamı, bu denli yüksek kâr payı almak yerine kendilerine yetecek kadar ücret niteliğinde bir parayı alsalar, kalan parayı da her yıl şirket içinde bıraksalar, şirketlerinin daha da gelişmesine yardımcı olsalar fena mı olur?

Ama bu söylediğim Türkiye’de uygulanmayan, uygulanması için de ciddi bir kültür değişimi gerektiren bir şey.

Kişisel servet, eğer aileden gelmiyorsa, zaman içinde biriken ve gelişen bir şey. Bu servetin en önemli unsuru ise hiç kuşkusuz hissedarı olunan şirket.

Ama bizim kültürümüzde (veya istikrarından hep şüphe duyulan iş hayatımızda) şirketin dışına servet çıkarmak, kendini bu yolla güvence altına almak da çok yaygın. Kişisel zenginlik, zengin şirkete sahip olmanın kendisi kadar önemseniyor ülkemizde.

Dahası şu: Eskiden vergi rekortmeni olmak, bu listede bulunmak başlı başına bir gurur kaynağıydı, şimdi o kadar gurur duyulmuyor olmalı ki, listeye girenlerin ezici çoğunluğu kendini gizleme ihtiyacı duyuyor.

Vergi ödememenin, gelir gizlemenin çok yaygın olduğu ülkemizde belki buna da şükür demek, “Hiç değilse gelirlerini gizlememişler, isimlerini bilmesek de olur” demek lazım.

ÇOK OKUNANLAR