Uğur Dündar’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na dediklerinin ne kadar da doğru olduğunu ve hatta az bile söylediğinin delili Kılıçdaroğlu’nun savunmasına varlığı ile yandaşlık kavramına yeni tanımlar getirmekte olan CNN Türk’ün cansiperane girmesiyle zaten belliydi. Yani Uğur abinin zaten böyle bir destek yazısına ihtiyacı hiç olmadı ve olmayacak da. Ama ben yine de içimdeki duyguları bir defa daha dışarıya atmak için eski bi yazımı burada tekrardan veriyorum.
Psikiyatristin divanındaki Ben’liğinin analisti olarak vardığım sonuç
Son aylarda diğer takıntılarımın yanında beni hayli rahatsız eden bir yeni takıntım daha oluştu.
takmış olduğum gösterge halbuki ilk bakışta hayli masum zararsız gibi algılanacak bir işaretti.
Ama bunu nerede görürsem göreyim büyük bir öfkeyle dolup, ruhumu karanlıklar basıyordu.
işareti o anda yapmakta olan insana karşı içimde inanılmaz tepki oluşuyor ve içimde biriktirmiş olduğum anlaşılan bastırılmış öfkemi dışarıya vurmak için hayli söylenmem, küfür filan etmem bile gerekebiliyordu.
***
hangi işarete böylesine tepkim oluştuğunu size söylediğimde eminim ilk önce siz de şaşıracaksınız .
insanlar iki elinin baş ve işaret parmaklarını bir araya getirip kalp işareti yapıyorlar ya, işe o işareti görür görmez içimde sanki fırtınalar kopuyor. işareti yapandan nefretin sınırında dolaşan öfke duyuyorum.
***
bu tuhaf bir durumdu.
nedenini çözmek için kendimi hem hasta hem de analist yerine koyup kendi kendime psikiyatrik seans uyguladım
problemin bilinç dışımdaki kökenine gidersem, sebebi ortaya çıkarırsam Freud’un dediği gibi takıntımdan kurtulacaktım güya.
***
sonunda bu işarete duyduğum tepki ve ona duyduğum tiksinti ve öfke, işareti onunla özdeşleştirdiğim Kemal Kılıçdaroğlu figüründen kaynaklanıyormuş.
***
Nedeni çözdüğüme göre takıntımın da ortadan kalkması gerekiyor teoriye göre değil mi? ama ne gezer o işarete duyguyum tepki bu keşfimden sonra daha da arttı. şimdi işareti her gördüğüm de sadece bilinç dışımda değil bilincim de de Kemal Kılıçdaroğlu’nu düşünüyorum maalesef.