Özgür Özel’den Erdoğan’a: Bu ülkede tartışılmayacak çatı Cumhuriyet’tir, Türk-Kürt-Arap üzerinden ayrı ayrı yapı hayali kuramazsınız
26 Ağustos 2025

Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel dün önce İzmir Buca’da cezaevinde yatmakta olan Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan’ı ziyaret etti, ardından da Afyon’dan başlatılan Büyük Taarruz Yürüyüşü’ne katıldı. Her iki durağında da açıklamalar tapan Özel’in gündeminde PKK ile yürütülen barış süreci ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahlat’ta yaptığı konuşmada bir kez daha “Türk-Kürt-Arap ittifakı”ndan söz etmesi vardı. Özel, “Bir tane çatı var, Cumhuriyet çatısı. Onun taşıyıcı kolonu da Türk’ün de Kürt’ün de Arap’ın da herkesin bu Cumhuriyet’e sadakatle ve eşit vatandaşlık bağıyla bağlı olmasıdır” dedi.

Özgür Özel İzmir Buca Cezaevinde, partisiyle ilgili İstanbul’daki soruşturmalarda tutuklanan isimlerden Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan’ı ziyaret etti. Ziyaret sonrası Özel cezaevi önünde açıklama yaptı.

Özel’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“Tunç Soyer ve arkadaşlarının yargılandığı davaya ilişkin şu memnuniyetimizi dile getirelim: Ben İzmir İl Başkanlığı’nın önünde iki vurgu yapmıştım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma yürütülürse, onu düşman hukuku görüyoruz, onun gibi mukamele ederiz. Ancak tutuksuz yargılamanın yapıldığı, iddianamenin hızla yazıldığı bir süreç olursa ona göre davranırız dedik. İzmir’de kasım ayına kalan iki dava var. Bu davalarda hiç tutuklu yok. Ben buna ne diyeceğim, bizi niye yargılayacaksınız diyecek halimiz yok. Ama kasım ayına kadar tutukluluk olsa isyan ederdik.

Eylül ayında görülecek dosyada tutuklularımız var ama o dosyanın 19 Eylül’de görülecek olması memnuniyet verici. O dosya üzerinde ilk günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi kooperatifler üzerinde tepniyordu, şimdi ses yok. Kooperatifçilik bir suç değil. 1000 yıl çalışsa ev sahibi olamayacakların ev sahibi olma umudu kooperatifler. Artan maliyetler sonucunda İzmir’deki kooperatiflerin ilerlemesini yavaşlatmıştır. Denizcilikte de bu işlerde de temel kural şudur, gemiyi panik batırır. CHP’nin genel bakışı, İzmir’deki kooperatif işini hata olarak görmüyoruz. Yaşanan süreci talihsizlik olarak görüyoruz. Kooperatiflerle görüşüyoruz, çözüm üretiyoruz. Bu mahkeme sosyasına da girecek. Bizim her daim sahip çıktığımız, bize her daim sahip çıkmış bu kentte böyle bir mağduriyet yaratacağımız yok.

“DEM Parti’ye elini uzatmasıyla, CHP’nin yaptığının suç olmadığını göreceksiniz”

Kimse dolandırılmadı. Şunu herkes bilsin ki, bu konuda da bu bir başarısızlık değil, buradan önce bir başarı sonra da doğru bir model çıkaracağımızı herkes görecek. Çünkü bu şartlar altında, bu inşaat maliyetleriyle bu kadar vahşi kent rantlarının birileri tarafında yenildiği bir sürece kentin vatandaşla paylaşılması gerekiyor. Bu konuda örnek bir modeli geliştireceğimizi de herkes görecek.

Ben 19’unda arkadaşlarımızın davalarını da takip edeceğim. İnsan dolandırıcılık yapsa kooperatif yapmaz. Sevgili Mehmet Ali Çalışkan, bir gün burada olmamması gerekiyor. Kent Uzlaşısı meselesi üzerinden üretilen bir şaibe. ‘Siz DEM’lilerden oy alsın diye Kürtleri koydunuz, onları yönetime dahil ettiniz, seçim sonucuna etki ettiniz’, yaptığımız tam da bu da bu suç değil, bu siyaset ve doğru bir şey. Biz Kürtlerin oyu varsa temsilinin de olması gerektiğini düşündük. Şimdi Türkiye’nin geldiği noktada, Sayın Bahçeli’nin 1 Ekim günü DEM Parti’ye elini uzatmasıyla, ‘İmralı Uzlaşısı’ ile bundan sonra yürüyen süreçle birlikte CHP’nin yaptığının suç olmadığını göreceksiniz.

“Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz”

Siyasi hayatımın hiçbir gününde bir siyasi partiyi şeytanlaştırmadım. DEM Parti kent uzlaşısı dediği mesele, kente karşı suç işlememişlere oy verme meselesiydi. Türkiye İttifakı eyleminin fikir sahibiyim ben. Bu sadece Kürtlerle yapılırsa kent uzlaşısı olur ama muhafazkarlarla, ülkücülerle, milliyetçilerle bir arada olduk. Onun adı da kent uzlaşısı değil, İzmir ittifakı, Şişli ittifakı, Türkiye ittifakı oldu. Bu ittifakı da riskli ve hatalı görmedim. 

Mehmet Murat Çalık’ın anasına acırım, dedesine acırım. Yoksa bu sürecin AK Parti’yi nasıl zayıflattığını hep birlikte gördük.

Bizim oradaki bütün iyi niyetimize rağmen, yapılması taahhüt edilen işlemlerin sadece belli değerlerle alınıp yollanması ve Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz.

Suçu ispata muhtaç, iddianame çıktığında herkesin göreceği işlerden, İmamoğlu’nun en yakını budur deyip, onun üzerinden bir algı yürütmek için algı yürütmek için yapılan işlerden biri. Beraat edeceği kesin. Bu sırada hastalığı nüksederse ne olacağının cevabını kim verebilir? Ne diyeceğiz ailesine?

Bir sürü başka tedbir de varken, böyle riskli birinin cezaevinde tutulmasını asla kabul etmiyoruz. birinci hastane raporu netken, ikincisinde şehir hastanesine götürülüp başımıza bunların getirilmesini kabul etmiyoruz.”

Afyon’da da konuştu

İzmir’in ardından Afyon’a geçen Özel, Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümü kapsamında Afyonkarahisar’da düzenlenen Zafer Yürüyüşü’ne katıldı. Yürüyüş öncesi konuşan Özel, Büyük Taarruz’un planlandığı ve karara bağlandığı gecenin tarihi önemine vurgu yaptı.

Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap ittifakı” vurgusuna ilişkin olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:

“Son günlerde ağzına geldiği gibi konuşulan birçok konu var. Ülkedeki Amerika Büyükelçisinden tutun da ülkeyi yöneten kişinin ‘Cumartesi günü kampımızda çok büyük bir açıklama yapacağız’ deyip 11 kez üst üste ‘Türk, Kürt, Arap’ demesinden, bugün de aynısını tekrar etmesinden kaynaklı bir ‘çatı’ tartışması var. Bu ülkede tartışılmayacak çatı, Cumhuriyet çatısıdır. Bu ülke Cumhuriyeti, tam bağımsızlık şiarıyla kazanmıştır. Bu ülke Cumhuriyeti kazanırken ilk başta Amerikan mandasını, İngiliz himayesini reddetmiştir. İngiltere’nin Amerika’yla birlikte vardığı uzlaşıyla, İsrail’le birlikte yaptıkları bir planlamada Türkiye kendisine biçilecek bir role razı gelemez.

Vaktiyle ‘Büyük Ortadoğu Projesi’sinin eşbaşkanıyım’ diye övünenlerin, daha sonra Türkiye’yi ve kendilerini ne hale getirdiklerini gördük. Şimdi benzer bir şekilde motive edilmeye çalışılıyor. Türkiye’nin Osmanlı’da da daha sonra başarısız olmuş, mezhebe dayalı, inanç gruplarının ayrı ayrı yapılarına dayalı, çok hukukluluğa dayalı, herkesin başka hukuka tabi olduğu bir sürece özenme ve öykünmeyi bu millet topyekun reddediyor. Zaten vatanını, milletini, bayrağını, Atatürk’ü seven ve bu gece yapacağımız yürüyüşten heyecan duyan, 103 yıl önceki bu yürüyüşten gurur duyan, onur duyan kimsenin dönüp de bugünlerde Amerikan Öüyükelçisinin söylediklerine, Tayyip Erdoğan’ın da peşinden takıldığı bu söylemlere prim vermesi mümkün değildir.

Bir tane çatı var, Cumhuriyet çatısıdır. Onun taşıyıcı kolonu da Türkiye’de Türk’ün de,Kürt’ün de Arap’ın da, Laz’ın da, Çerkes’in de, Pomak’ın da, göçmenlerin de herkesin ama herkesin bu Cumhuriyete sadakatle ve eşit vatandaşlık bağıyla bağlı olmasıdır. Bu ülkede Cumhuriyet, kimseyi geride bırakmamak, ayrımcılığı reddetmek ve ayrıcalıklı zümreleri reddetmek üzerine kurulmuş bir yönetim biçimidir. Ne sadece Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı sayarak diğerlerini yok sayabilirsiniz ne de bunun üzerinden ayrı ayrı yapılar üzerinden hayaller kurabilirsiniz.”

ÇOK OKUNANLAR