Popüler kültürün oluşma ve dağılma araçları olan filmlerde, romanlarda bazen en önemli meşhur analistlerin devreye girmesinden önce bile bazı siyasi ve sosyal gelecek tahminlerini bulabilmek mümkün oluyor.
önemli istihbarat örgütleri bu gerçeği bildiklerinden popüler kültür aygıtlarını takip için özel birimler oluşturmuştur.
örneğin CIA’nin kitapların etkisinin ve öneminin zirvede olduğu 1960’lar ve 70’lerde kitap içeriklerini istihbarat içn düzenli inceleyen birimleri vardı.
yine CIA bünyesinde şimdi piyasaya çıkacak yeni filmleri yeni istihbaratları bulmak ve ayrıca bilgi sızmalarını önlemek için inceleyen bir Holywood Liason Office’i bulunuyor.
***
yani anlayacağınız popüler kültür araçlarının bazen geleceğe yönelik tahminleri ulusal güvenlik uzmanları açısından gerçek istihbarat değeri kazanabiliyor.
mesele böyle olduğundan ikisi de Netflix platformunda izlenebilecek ‘Zero Day’ ve yeni gösterime konulan ‘Hostage’ adlı filmler konuları itibariyle bana çok ilginç geliyorlar.
***
Zero Day dizisinde ABD’de başlatılan bir sivil darbe sürecini durdurması için göreve çağrılan eski bir başkanın (Robert de Niro) mücadelesi anlatılıyor.
Hostage dizinde ise İngiltere’nin kadın başkanının eşinin kaçırılması ile başlayan bir askeri/sivil darbe ile ingiliz başbakanı ve yine kadın olan Fransız başbakanının birlikte verdikleri mücadele izlenebilir.
***
bunlar tabii ki bugüne kadar olacağı hiç tahmin edilmeyen bir şeyi, ileri gelişmiş kapitalist ülkelerde askeri darbenin olasılığını gümdeme getirdiklerinden ilginçler.
Acaba bu ingiltere, fransa ve ABD’de popülist otoriter siyasi oluşumların yükselmesinden dolayı duyulan bir endişenin mi ürünü yoksa yazarlar ve yapımcılar acaba ülkelerinin derin devletlerinde darbeler yönünde bir olasılık mı gürdüler. bunu bilemiyorum ama özellikle bugünlerde Washington’dan ulsal muhafız askerlerinin silahlı tanklı sokak devriyelerinden gelen görüntüleri nedeniyle olsa gerek bu filmlerde anlatılan darbe olasılıkları insanın gözünde daha bir gerçeklik kazanıyor.