İrem Hanım merhaba,
Ben 34 yaşında bir kadınım. 3 yıldır ilişkim var, evli değiliz ama birlikte yaşıyoruz. Benim cinsel isteğim oldukça yüksek. Sabah ‘günaydın öpücüğü’ ile başlamak istiyorum, akşam film izlerken de yan yana otururken aklıma başka şeyler geliyor. Ama partnerim tam tersi… O sürekli ya yorgun, ya stresli, ya da ‘yarın erken kalkacağım’ modunda. Üstüne üstlük ben yaklaşınca sanki saklambaç oynuyormuşuz gibi odadan kaçıyor. Açıkçası kendimi reddedilmiş hissediyorum. Genelde istemeyen taraf kadın olmaz mı? Bu durum ilişkimizi nereye götürür?
Değerli okurum,
Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu tablo bana bir çizgi film sahnesi hatırlattı. Sen Tom gibi sürekli peşindesin, partnerin ise Jerry gibi bir köşeden diğerine kaçıyor. Ama unutma, cinsel istek farkı dünyanın en yaygın çift sorunlarından biri.
Burada sorun ritim farkında. Nedenleri? Partnerinin stresi, anksiyetesi, uyku düzensizliği, hormon seviyeleri, hatta geçmiş cinsel deneyimlerinden taşıdığı duygular… Senin ise daha çok enerjiye, daha yüksek östrojen dengesine sahip olman. Cinsellik üzerine açık açık konuşmayı dene. Ama suçlayıcı değil, “Ben böyle hissediyorum” diye. Bir orta yolu bul. Belki her filmin sonu tam performanslı seks olmayabilir; bazen dokunma, sarılma, erotik oyunlar da tatmin yaratır.
Partnerin için basit hormon testleri veya bir cinsel terapist ile görüşme işe yarayabilir. Uzmanlara göre erkeklerde hormonal denge be testosteron ilk bakılması gereken şey. Bir de biraz da adamcağıza yüklenmek yerine kendi enerjini yönetmeyi dene. Yüksek isteğini yönlendirecek başka çıkış yolları da olabilir (spor, meditasyon gibi) Unutma, “kaçan kovalanır” oyunu bir süre eğlenceli olabilir ama uzun vadede yıpratıcıdır. İdeal olan, senin Ferrari’nin hızını biraz düşürmesi, onun Lada’sının da gaza biraz daha basması. O zaman aynı yolda, aynı hızda, keyifle gidersiniz.
Nişanlım sürekli Play-Station oynuyor, sevişmeye vakit kalmıyor
İrem Hanım merhaba,
Ben 26 yaşında, nişanlıyım. Nişanlımı çok seviyorum, ama bir rakibim var: PlayStation! Eve gidiyoruz, romantik akşam yemeği yiyoruz, ben ‘gece nasıl devam etse güzel olur’ diye düşünürken, o hemen konsolun başına geçiyor. Sonra saatlerce oyun, ben yatakta tek başıma. Artık kıskanıyorum!Cinsel hayatımız iyice azaldı. Acaba ben fazla mı alınganım, yoksa gerçekten joystick benden daha mı çekici geliyor?
Değerli okurum,
Korkma, PlayStation’ın senden daha seksi olmadığını garanti ediyorum. Ama doğruya doğru, erkek beyninde oyunların işgal ettiği alan küçümsenecek gibi değil. Konsol oyunları dopamin patlaması yaratıyor; yani ödül merkezini tıpkı seks gibi çalıştırıyor. Aradaki fark şu: Oyun kaybettirmezse saatlerce sürebiliyor, ama seksin doğal bir sınırı var.
Burada mesele senin çekiciliğin değil; mesele onun “ödül mekanizması”nın ekrana bağlanması. Bir nevi “dikkat ve arzu rekabeti”: Beyin aynı anda bir ödüle yoğunlaşabilir; ya sen, ya joystick.
Peki çözüm? Oyun saatine sınır koy: Tıpkı çocuklara ekran süresi ayarlamak gibi, birlikte bir “konsol kotası” belirleyin. Kendi isteğini bastırma: Onun oyun aşkına kızıp kendi cinsel enerjini görmezden gelme. Sen de kendi arzularını dile getir. O zaman oyunu erotikleştirmeye ne dersin? Şaşırma, ama konsolu tamamen düşman değil, müttefik yapabilirsin. Kaybeden masaj yapsın, kazanan istediğini seçsin gibi oyun-içi anlaşmalar libidoyu besler.
Eşimin sertleşme problemleri var
İrem Hanım merhaba,
Ben 35 yaşında, 7 yıllık evliyim. Son bir yıldır eşimle cinsel hayatımız neredeyse yok denecek kadar azaldı. Asıl sorun, onun sertleşme problemi yaşaması. Önce ‘yorgunum, stresliyim’ dedi ama sonra fark ettim ki gizli gizli sürekli porno izliyor. Telefonunda, bilgisayarında hep aynı siteler… Onunla birlikte olamıyoruz ama tek başına bu kadar vakit geçiriyor. Ben de düşünmeden edemiyorum: Acaba ereksiyon sorunları bu bağımlılık yüzünden mi? Yoksa bu sadece benim bahanem mi? Çok üzülüyorum, kendimi de yetersiz hissetmeye başladım. Ne yapacağımı bilemiyorum.
Değerli okurum
Öncelikle şunu bil: Bu yalnızca senin yaşadığın bir durum değil. Ereksiyon sorunlarının ardında birçok neden olabilir: kalp-damar sağlığı, hormon dengesizlikleri, stres, kaygı, hatta yaşam tarzı. Ama son yıllarda tıp literatüründe sıkça konuşulan bir şey daha var: pornografiyle ilişkili sertleşme sorunu.
Neden mi? Çünkü beynin ödül sistemi hassastır. Sürekli porno izleyen bir kişi, yüksek uyarıcı görsellere alışır. Beyin dopamin bombardımanına koşullandığı için gerçek hayattaki normal uyaranlar yetersiz kalır. Kısacası ekranın sunduğu “hiper-gerçeklik”, gerçek ilişkideki sıcaklığı gölgeler. Bu, uzun vadede ereksiyon sorunlarına yol açabilir.
Ama dikkat: Bu her erkekte olmaz. Bazılarında porno sadece fantezi desteği olurken, bazılarında bağımlılık düzeyine çıkar. Eşininki bağımlılığa dönmüş gibi görünüyor.
Konuyu suçlayıcı değil, kaygılı bir tonda aç. “Seninle yakın olmak istiyorum ama kendimi geri planda hissediyorum” de. Eşin mutlaka bir üroloji uzmanına gidip hormon ve damar sağlığı testleri yaptırmalı. Çünkü bazen sorun tamamen biyolojik olabilir.
Pornoyu sınırlamak tek başına çok zor. Profesyonel destek gerekebilir. Ama senin desteğin de çok önemli.Ereksiyon sorunu sadece fizyolojik değil, ilişkiyi de etkiler. Çift olarak bir terapistle konuşmanız, hem bağımlılığı hem de iletişimi çözebilir.
Unutma: Sorun sende değil. Bu, eşinin beyninin ve bedeninin uyaranlara verdiği cevaptan kaynaklanıyor. Senin görevin onun yerine savaşmak değil, yanında durup profesyonel destek almasını teşvik etmek.