Neden Ezileni Savunuruz?
10 Eylül 2025

İnsanoğlu güçlüye yaslanmakla güven arar, ama kalbi çoğu kez zayıftan yanadır. Fakir ya da ezilmiş biri söz konusu olduğunda, hatta suçlu olsa bile, neden ona kol kanat gereriz?

Kırılgan Yanımızı Görmek

Belki de bu yalnızca merhamet değil; kendi içimizin sesi. Onun yoksunluğunda, kendi kırılgan yanımızı görürüz. İçimizden bir fısıltı yükselir:

“Bugün o, yarın ben olabilirim.”

Psikoloji buna yansıtma der. Başkasının çaresizliğinde kendimizi yakalarız. Sosyoloji ise underdog etkisi der: Güçlünün değil, güçsüzün tarafını tutma eğilimi. Çünkü vicdanımız, zaten hayata yenilmiş olanı bir kez daha yenmek istemez.

Filozofların Aynasında

Nietzsche bu eğilimi “köle ahlakı” diye adlandırır. Fromm, insanın kendi güçsüzlüğünü telafi etme çabası olarak görür. Ama bütün bu teorilerin ötesinde, gerçeği sokakta hissederiz: Dilenen çocuğa gözümüz kayar, haksızlığa uğrayan işçiye içimiz burkulur, en çok da sesi çıkmayanların yanında durmak isteriz.

Gerçek Nedir?

Ezileni savunurken aslında kendimize merhamet ederiz. Bizim de düşebileceğimiz çukurlara bakarız onda. Ve belki en çok, başkasını değil, kendi kırılganlığımızı koruruz.

“Kimi zaman başkasını savunuyor gibi görünürüz; aslında kendi içimizdeki yarayı savunuyoruz.”

ÇOK OKUNANLAR