Bir çoğumuzun gündelik yaşamımızın her alanında şahit olup da şimdiye kadar dillendiremediğimiz vahim bir gelişme var.
Türkiye’de yaşamın her alanında vasatlık hâkimiyet kazanıyor.
Bu sadece siyasette olan bir şey değil. Hayatın her alanında, her kurumda, her ilişkide aniden saldırıya geçti vasatlık.
Vasat, İngilizce “mediocre”dır; hayatın her alana yaygınlaşmasıyla bir iktidar türü de ortaya çıkar ki bu da “mediocracy”dir (vasatizm).
Türkiye’de bu yaşanan aslında sürpriz değil; çünkü vasatlığın tırmanışını inceleyen yazarlar, bunun eşitlikçi popülarizmin yoğunluk kazandığı toplumlarda kendisine çok uygun gelişme koşulları bulduğunu söylüyor. Bu toplumlarda her türlü yaratıcı, farklı düşünce de tehlikeli bulunur ve vasatlık en rağbet edilen insan özelliği olur. Vasatı tutturan korunup kollanır, ona fırsatlar açılır.eşit olmayanlar yok edilir.
***
Bu tür toplumlarda iktidarlar görünürde son derece eşitlikçi bir söylem kullanırlar, ama aslında o söylem, vasatı koruyup kollayan “paternalist elit”i kollamak için oluşturulmuştur. Çünkü aynı söylem, paternalist eliti eleştirebilecek olanları da dışlamak ve kontrol altında tutmak için kullanılır.
“Mediocracy: Inversions and Deceptions in an Egalitarian Culture” adlı kitabında Fabian Tassano, bu yönleriyle vasatizmin komünizmle paralellikleri olduğunu söylüyor.
Aleksandr Soljenitsin, Batı toplumlarında yaygın olan vasatlığı birçok yazısında eleştirmiştir.
Çağdaş Batı toplumlarında vasatlık, çoğunlukla siyaseten doğruculuk (political correctness) ideolojisiyle empoze edilir, hizadan çıkanlar o söylemle hizaya sokulur.bizde bu da yoğun kullanılıyor.
Vasatın tırmanışta olduğu Türkiye’de, siyaseten doğruculuğun da tırmanışta olduğunu görelim. Hâkim söylemin dışına çıkabilecek potansiyel düşünceler daha önceden karalanıp neredeyse suçlu duruma düşürüldüğünden, vasatın hâkim olduğu tek tip insandan oluşan Türkiye’ye hızla gidiliyor.
***
Hızla yaygınlaşan ve hegemonyasını sağlamlaştıran vasatlık, Türkiye için neden büyük bir tehlike biliyor musunuz?
Türkiye’nin aslında her alanda büyük gelişme potansiyeli var.
Bu çok güzel de acaba toplum olarak bu potansiyelin içini kaliteli doldurabilecek miyiz?
Bir gelişme hızı ve varılacak üst düzey nokta, toplumdan belirli bir kalite düzeyi de ister. Siz dünya gücü olma hayalinizi sadece ekonomik gücünüzle, dış politika manevralarınızla gerçekleştiremezsiniz. Eğer kaliteye de yatırım yapmazsanız bütün başarılarınızın içi boş kalır. Bu nedenle Türkiye’nin bu aşamada vasatlaşmak yerine hızla vasatlıktan çıkmaya, yaratıcı ve farklı düşünen insanlara ihtiyacı var.türkiye ise kalitesizleşmeye yatırım yapıyor nedense.
Vasatın hegemonyasının demokrasinin büyük başarısı olduğunu zannedenler, bunun aynı zamanda demokrasinin sonu olabileceğini görmeliler. Çünkü vasatın iktidar olduğu yerde otoriter ya da faşist yönetimlerin iktidara gelmesi çok daha kolaydır. Tarih bunun örnekleriyle doludur.