Hamileliğe özgü olduğu düşünülen çikolata, pizza ve hatta limon gibi yiyeceklere karşı duyulan garip aşermeler, bazı kanser türlerinin habercisi olabilir. Uzmanlar, kansere bağlı tat bozulmalarının da hamilelikteki gibi tedavi sonrası kaybolduğunu bildiriyor.
Birçok doktor bu konudan emin: Vücut, herhangi bir teşhisten çok önce sinyaller gönderiyor. En beklenmedik sinyallerden biri ise belirli bir yiyeceğe karşı duyulan ani ve neredeyse takıntılı bir aşermedir.
Bir kişiye kanser teşhisi konmadan iki ila üç ay önce, daha önce hiç umursamadığı bir ürüne ‘takıntılı’ hale gelebiliyorlar. Bu, sadece “kendime bir ziyafet çekmek istiyorum” demekten öte, vücudun “bunu bana hemen verin” diye bağırması gibi bir durum oluyor.
Gastrointestinal tümörü olan hastalarda, teşhisten birkaç ay önce, tatlılara karşı güçlü bir aşerme ortaya çıkıyor. İnsanlar daha önce tatlıları hiç umursamadıkları halde, kilolarca dondurma yiyor.
Bunun açıklaması ise basit: Tümör hücreleri, sağlıklı hücrelerden daha hızlı glikoz tüketiyor, bu yüzden beyin, hastalığa hizmet etmek için davranışı programlamaya başlıyor.
Bilimsel araştırmalar ne diyor?
Konuyla ilgili sınırlı araştırmalar, yiyecek davranışlarındaki değişikliklerin kanser teşhisinin bir öncüsü olabileceğini öne sürüyor. 2022’de bu konuyla ilgili yedi çalışmayı analiz eden İtalyan araştırmacılar, “yiyecek aşermelerinin meme kanseri, lenfoma, yumurtalık veya endometriyal kanserle ilişkili olduğunun bulunduğunu” belirtti.
International Journal of Environmental Research and Public Health dergisinde yazan araştırmacılar, hastaların genel olarak ve özellikle fast food, tatlılar, karbonhidratlar ve yağlara karşı daha fazla aşerme duyduğunu ifade etti.
Araştırmacılar, “Kanser hastaları için, yiyecek davranışlarındaki olası herhangi bir değişikliği hızlı bir şekilde tespit etmek amacıyla hem ilk ziyarette hem de takip döneminde yiyecek davranışı taraması yapılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz” dediler.
Araştırmanın yazarları, konuya ilişkin sınırlı araştırma nedeniyle “hala önemli bir bilgi boşluğu” olduğunu da eklediler ve şunları söylediler: “Kanser hastaları ve hayatta kalanlar arasındaki yiyecek davranışını daha iyi anlamak, uygun ve çok profesyonel sağlık desteği sağlamak için büyük önem taşımaktadır.”
40 yıldan uzun bir süre önce, Glasgow Onkoloji Enstitüsü’nden Dr. Thurstan Brewin, hastalarının dörtte birinin, teşhis konulmadan aylar önce, daha önce sevdikleri bir yiyecek veya içeceğe karşı açıklanamaz bir şekilde iştah kaybı yaşadıklarını bildirdi.
Bir hasta için çayın ‘çok tatsız’ hale geldiğini, bir diğerinin peynirin ‘sakız gibi’ geldiğini, üçüncüsünün ise sosislerin ‘deri gibi’ olduğunu söylediğini aktardı. Ancak bu tür değişimlerin kanser tedavisi gördükten sonra kaybolduğunu belirtti.
Boston’daki Dana-Farber Kanser Enstitüsü’nden kök hücre nakli doktoru Dr. Amar Kelkar, American Medical Association’a verdiği röportajda, buz, toprak veya diğer sıra dışı yenilebilir ya da yenilemez maddeleri yeme arzusunun, vücudun bir eksikliğe karşı acil bir tepkisi olabileceğini söyledi, “Temelde, bir demir aşermesini telafi etmek için aciliyet duyuyorsunuz. Ancak bunu ifade edecek başka bir yolumuz yok” dedi.
Kan testi, hastaların anemik olup olmadığını belirleyebilir ve bu da kolon veya kolorektal kanser gibi olası nedenlerin araştırılmasını tetikleyebilir.
Ancak diğer uzmanlar, bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ve örneğin, kanser büyümesini önlemek için şekerden kaçınılması gerektiği fikrinin temelsiz olduğunu belirtiyor.
Şeker aşermesinin kanser belirtisi olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmuyor. Kanser ve şeker arasındaki iddia edilen ilişki, uzun ve karmaşık bir konudur.