Geçen Cuma günü Fatih Altaylı’nın “Boş Koltuk” misafiri olarak “Teke Tek Medya’nın” stüdyosundaydım.
Ofisin giriş kapısındaki Galatasaray aslanı dışında her şey çok hoşuma gitti.
Yine de “Fair play” bir Fenerbahçeli olarak önünde bir hatıra fotoğrafı çektirdim.
Bana bu dönemi en iyi anlatan karelerden biri bu
Bu kareyi, yaşadığımız dönemi anlatacak en çarpıcı fotoğraflardan biri olarak saklayacağım.
Klasik medyanın bir zamanlar hiç şüphesiz ve açık ara en büyüğü Hürriyet’i 20 yıl yönetmiş bir insan olarak bu “Yeni medya” mekanını santim santim inceledim.
Hürriyet’in 14 katlı devasa binası, sanayi devrimini hatırlatan devasa makinaları yanında ne kadar mütevazı bir medya merkezi.
Minimalist bir stüdyoda üç gizli kahraman
Her şey çok özenle seçilmiş. Araba ve saat meraklısı Fatih Altaylı’nın estetik anlayışı büroya tamamen hakim.
Minimalist bir tasarım.
Etrafta koşuşan insanlar yok.
Orada geçirdiğim iki saate yakın sürede sadece 3 kişi gördüm.
Biri Fatih’in artık efsane olan “Fatih Altaylı Yorumluyor” programının, yüzünü hiç görmediğimiz sunucusu..
Onu programlardan “Emre Bey” olarak tanıyoruz…
Öteki Altaylı’nın avukatı Rezzan Aydınoğlu.
Biri de Altaylı’nın asistanı Gülay Karabulut.
Altaylı’nın bir avukatı da Ömer Teker. Ancak o gün orada değildi.
Hepsi pırıl pırıl insanlar.
Toplantı salonundaki lambalı amfi ve pikap
Bir müzik tutkunu olarak toplantı odasında en ilgimi çeken obje, lambalı bir amplifikatör ve vinil plak çalan bir pikaptı.
Mekana çok modern bir hava veriyordu.
Onu estetik bir obje olarak mı orada tutuyorlardı, yoksa gerçekten vinil plak mı çalıyorlardı karar veremedim.
Çünkü görünürde vinil plak yoktu.
Ayrıca tam dikkat etmedim ama galiba hoparlör de yoktu.
Fatih’i ilk gördüğümde soracağım.
Estetik olarak harika bir büro objesiydi. Bir sanat eseri yani.
Mütevazı ama iddialı bir yeni medya mekanı
Burası “Yeni Medya’nın” örnek olabilecek bir Show Room’u olabilir diye düşündüm..
Yeni bir mekan anlayışı…
Yeni bir insan ilişkileri portresi…
Mütevazı bir portre bu.
Ama bu Yeni medyanın sayısal verilerine bakarsanız, bu mütevazı mekanla ölçülemeyecek kadar büyük bir realiteyi anlatıyor bize.
Kendimle ilgili sayısal bir veriyi vereyim, karşılaştırmayı siz yapın.
Katıldığım boş koltuk programını şu ana kadar 400 bin kişi izledi
Boş koltuk bu programı geçen Çarşamba günü yayınlandı.
Siz bu yazıyı okuduğunuz ana kadar programı izleyen insan sayısı 400 bini geçmişti.
Benimki boş koltuğun en çok izlenen programlarından değildi.
Mesela Defne Samyeli’nin çıktığı programı 1 milyon kişi izlemiş. Daha önce Özgür Özel ve Cem Yılmaz’la yapılan mülakatların yayınlandığı bölümleri izleyen insan sayısı 2 milyonu bulmuş.
Çok sayıda AKP’li aradı ve izlenim aktardı
Bunlar dünya çapında muazzam rakamlar.
Programın yayınlandığı gün arayan insanların bir bölümü beni şaşırttı.
Çünkü aralarında AKP’ye oy verdiğini bildiğim çok insan vardı.
Yani “Boş Koltuk” yayınlarının izleyici profili, iktidara muhalif insanlardan ibaret değil.
Salı günü yayınladığım Dan Brown mülakatını iki sitede kaç kişi okudu?
Boş Koltuk, siyasi ağırlıklı bir yayın.
Bugünlerde ülkenin siyasi tansiyonu yüksek ve diyebilirsiniz ki, bundan dolayı sayılar yüksek çıkabilir.
O zaman siyasi olmayan bir yayına da bakalım.
9 Eylül günü ünlü yazar Dan Brown’ın yeni romanı “Sırların Sırrı” yayınlandı.
Ben de o gün Dan Brown’la yaptığım bir özel mülakatı yayınladım.
Bu mülakat Türkiye’nin önde gelen iki internet sitesinde aynı gün yayınlandı.
Biri T24 öteki 10Haber’di.
İki sitede bu mülakatı okuyan insan sayısı 590 bini buldu
Dün her ikisinin de yöneticilerini arayıp, yeni bir kitapla ilgili bu mülakatı kaç kişinin okuduğunu sordum.
T24’de 370 bin kişi okumuş.
10 Haber’de okuyan insan sayısı ise 220 bindi.
Ama her iki yönetici de mülakatın hala okunmaya devam ettiğini söylediler.
Toplarsak Dan Brown’la yapılan bu mülakatı iki haber sitesinde okuyan insan sayısı 590 bin kişiyi bulmuştu.
Dediğim gibi siyasi bir konu değildi.
Bu tek kişilik kareyi A330 uçağındaki medya fotoğrafı ile yan yana koyun
Sadece bu hafta için, sadece kendimle ilgili verdiğim bu rakamlar bize “Türkiye’nin yeni medya profilini” açıkça gösteriyor.
Gelin şimdi ülkenin eski ve geleneksel medyası ile bir karşılaştırma yapalım.
Beni “Teke Tek Medya’nın” kapısında gösteren kare “Yeni Medyanın sembolik” bir fotoğrafı…
Eski ve geleneksel medyanın en sembolik fotoğrafı ise Cumhurbaşkanının A 330 uçağında çekilen kareler.
Her birinin reytinglerini yönettikleri veya yazdıkları gazetelerin okunma sayılarını koyun…
O uçak geleneksel ve eski medyanın yüzde 80’i
O uçak, geleneksel ve eski medyasının neredeyse yüzde 80’inden fazlasını temsil ediyor.
Hepsi ellerindeki bütün imkanları ile iktidar propagandası yapıyor, muhalefete yükleniyor.
Peki ne kadar izleniyorlar?
Reytingleri her gün çok yakından izleyen sektörden iki arkadaşıma sordum.
Bir CNN Türk programını kaç kişi seyrediyor?
İktidar yanlısı haber kanallarından en çok izleneni olan CNNTürk’ten bir örnek vereyim.
CNN Türk’ün reyting ve “share”lerine bakarsanız, bir programını izleyen insan sayısı 150 binle 320 bin arası…İzlenmenin en yüksek olduğu özel bir gecede, mesela CHP İstanbul örgütüne kayyım atanması gibi siyasi ilginin en yüksek olduğu anda gördüğü ender yüksek rakam ise 500-600 bin.
AHaber’de bir programı ise en yüksek anında en fazla 200 bin kişi seyrediyor.
Koskoca CNN markası, televizyon kanal sıralamasında ön sıralarda.
Bütün dijital platformlarda, kablolu, kablosuz yayınlarda var ve sonuç bu.
İktidarın kağıt gazetelerini kaç kişi alıyor ve kaçı okuyor?
İktidar yanlısı gazetelerin ve yazarlarının satış ve okunma rakamlarını vermek dahi istemiyorum.
İçinden geldiğim sektör ve çoğu arkadaşım.
Ama şunu söyleyeyim.
Artık birer “Kafka romanı” kahramanına dönmüş durumdalar.
Arkası boş Hollywood Western film dekorları gibiler.
Bir uçak dolusu iktidar medyası karşısında tek kişilik medyalar
Bu tarafta bir uçak dolusu medya, karşı tarafta “One woman/Man medyaları…”
Tek kişilik medyalar.
Evet Türkiye’nin “Yeni medya gerçeği” bu.
Umarım İletişim Başkanlığının Yeni Başkanı Burhanettin Duran da bu yeni realiteyi görür.
Zaten bütün bu veriler elinde mevcut.
Umarım kamu kuruluşlarının reklamlarını dağıtan kişiler de bu yeni realiteye daha yakından bakar.
Çünkü bir Fatih Altaylı programını 1 milyon kişinin seyrettiği,
Bir Dan Brown mülakatını 600 bin kişinin okuduğu bir yeni medya ve Yeni Türkiye gerçeğini anlatıyor bunlar bize.