Türkiye’de siyasetin ve muhalefetin kaderi bir Asliye Hukuk hakiminin iki dudağının arasında
15 Eylül 2025

Türkiye’de çok partili demokratik siyaset, Ankara’da bir Asliye Hukuk hakiminin bugün vereceği bir karara kilitlenmiş durumda.

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2023 Kasım ayında yaptığı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybedip Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultayının iptalini isteyen bir  dava var.

Bu dava bu yılın başından, 15 Şubattan beri buy mahkemenin önünde. Aynı kurultayla ilgili açılan bir de ceza davası var ama bu ceza davasının Asliye Ceza Mahkemesinde mi, yoksa Ağır Ceza Mahkemesinde mi görüleceğine ilişkin mahkemeler arasında bir uyuşmazlık var.

Asliye Hukuk mahkemesi daha önce verdiği bir ara kararda bu ceza davasının sonucunun beklenmesine hükmetmişti. Ama söz konusu uyuşmazlık nedeniyle o dava daha görülmeye bile başlanmadı.

Bugün Asliye Hukuk mahkemesinin ne karar vereceği ise bilinmiyor. Normalde hakimin bir önceki kararına sadık kalıp Asliye Ceza’da görüleceği artık kesinleşen ceza davasının sonucunu beklemesi en ağır basan ihtimal.

Ancak Ankara kulisleri aylardır davanın 15 Eylülde kritik bir aşamaya geleceği, CHP’nin 2023’teki kurultayı hakkında “mutlak butlan” yani hukuken yokluk kararı verileceği, bugünkü yönetimin hiç seçilmemiş kabul edilip yerine eski yönetimin, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun geri geleceği iddialarını konuşuyor.

Bu iddialar CHP yönetimi tarafından da ciddiye alındı ve Genel Başkan Özgür Özel’in kararıyla parti bu yılın Nisan ayında seçimli bir olağanüstü kurultay yaptı, Özgür Özel burada yeniden seçildi.

Ancak o kurultayın Asliye Hukuk’taki davayı durdurmaya yetmeyeceği görüşüyle CHP’de delegeler arasında imza toplandı ve 21 Eylül için, yani önümüzdeki hafta sonu için bir olağanüstü kurultay kararı daha alındı.

Hukukçu görüşü: Mahkeme görevsizlik kararı vermeli

Öte yandan CHP kongresi aleyhine Asliye Hukuk mahkemesinde devam eden yargı süreci aslında sadece CHP’yi değil, Türkiye’nin bütün siyasi partilerini, hatta Türkiye’de yapılan bütün seçimleri de yakından ilgilendiriyor.

Gerek CHP’nin bu dava için bilimsel görüş istediği hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer ve Dr. Volkan Arslan tarafından hazırlanan uzun görüş yazısında, gerekse Türkiye’nin önde gelen başka hukukçularının çeşitli vesilelerle kaleme alıp yayınladıkları makalelerde siyasi parti kongrelerinin aldığı kararlarla ilgili olarakl yegane yetkili yargı organının “seçim yargısı” yani Yüksek Seçim Kurulu olduğuna dikkat çekiliyor.

Partilerin Siyasi Partiler Kanunu’na tabi olduğu anlatılan hukuki görüş yazılarında, Asliye Hukuk mahkemesinin partilere sanki onlar birer dernekmiş gibi yargılama yapamayacağı, Asliye Hukuk’un verebileceği yegane kararın  “görevsizlik” olacağı söyleniyor.

Bilimsel mütalaa

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Dr. Volkan Aslan’ın kurultay dava dosyasına sunduğu bilimsel mütalaa şu şekilde:

“Siyasi partilerin kurultay, il ve ilçe kongrelerinde seçim yapılması durumunda, seçimle ilgili uyuşmazlıklar bakımından Siyasi Partiler Kanunu (SPK), m. 21’in uygulanması ve uyuşmazlık hakkında karar verme yetkisinin ilgili seçim kuruluna ait olduğu, YSK’nın 5 Eylül 2025’te İstanbul ilçe kongrelerinin durdurulmasını tam kanunsuzluk olarak nitelendirerek kaldırmasının da bu durumu teyit ettiği,

Kurultayda gerçekleşen, genel başkanın ve diğer organların seçimi le bu seçmlere yönelk SPK’da özel düzenleme bulunduğundan bu seçimlerin iptali ile ilgli olarak Dernekler Kanunu yahut Meden Kanun’dak genel düzenlemelern uygulanmasının mümkün olmadığı,

İtraz şekl SPK’da düzenlenmeyen kurultay kararları ile ilgli olarak Dernekler kanunu yahut Meden Kanun’dak genel kurul kararlarının itapline düzenlemelern uygulama alanı bulabileceği,

SPK, m. 21’n uygulama alanı bulmadığı, merkez organları seçmler dışındaki uyuşmazlık konusu kurultay kararları bakımından ortada mutlak butlan veya yokluk sebebi bulunmadığından Meden Kanun, m. 83/3’ün mütalaa konusu uyuşmazlık bakımından uygulanma kabiliyet bulunmadığı,

SPK, m. 21’de belirtilen süre geçse dahi Yüksek Seçm Kurulunun tam kanunsuzluk içthadı ile seçimleri ptal edebildiği ancak mütalaa konusu uyuşmazlık bakımından seçilme yeterliliğine ilişkin yahut tam kanunsuzluk içtihadının uygulanmasını gerektirecek bir itiraz yahut bulgunun söz konusu olmadığı, zira olağanüstü kurultayın iptal talebiyle yapılan başvurunun Yüksek

Seçim Kurulu tarafından ilçe seçm kurulu kararının kesin olması ve ortada “tam kanunsuzluk halinin” de bulunmamasına dayanılarak reddedildiği, Kasım 2023’te gerçekleştirilen kurultay bakımından ise Yüksek Seçim Kuruluna bu yönde bir başvuru da yapılmadığı,

Ceza mahkemesnde görülen davada da delegelere menfaat sağlamak yönündeki iddiaların doğru olması durumunda dahi delegelerin kamu görevlisi olmaması nedeniyle menfaat temininin rüşvet suçu olarak ntelendirilemeyeceği,

Birkaç delegeye yönelik örneğin tehdit veya hürriyetten yoksun bırakma gibi suçlar işlenmiş olsa dahi seçm sonucunu değiştirmeyecek bu tür fiiller nedeniyle sadece suç işleyen kişilerin ceza sorumluluğunun gündeme geleceği, böyle münferit hallerin kurultay seçimlerini etkileyecek bir sonuç doğuramayacağı,

Yine bir varsayım olarak örneğin görev sürelerinin dolması dışında gelinen aşama itibarıyla merkez organlarına seçilmiş olan kişilerin kazandıkları sıfatları kaybetmelerinin ancak merkez organlarında yer alma yeterliliklerini kaybetmeleri halinde söz konusu olableceği; bu bakımdan söz konusu yeterliliklerin kaybının kısıtlanma, ceza mahkumiyet alma gibi durumlarda gündeme gelebileceği, bu durumun dahi kurultayda kesinleşmiş seçimlerin geçmişe yönelik olarak iptal sonucuna yol açmayacağı,

Tüm bu değerlendirmeler ışığında, mütalaa konusu merkez organlarının seçimleri bakımından hukuk mahkemeleri görevsiz olduğu gibi kurultay iptalinin gerekçeler olarak sunulan iddialarla ilgili ceza soruşturması ve kovuşturması sürecinin de merkez organlarının seçimler üzernde herhangi bir etkiye yol açmayacağı, kurultayda seçilmiş bir kişiyle ilgili kesinleşmiş bir yargı kararı ile

bir hak yoksunluğu hükmü söz konusu olması varsayımında ise bu kesinleşmiş hükmün sadece ilgili kişiler için sonuç doğuracağı ve bu gibi hallerin de kurultayda yapılan seçimlerin geçersizliğine yol açmasının hukuken mümkün olmadığı,

Asliye Hukuk Mahkemelerinin Siyasi Partiler Kanunu’ndaki açık hükümlere rağmen kendilerini, görevli sayıp siyasi partilerin kurultaylardaki seçmlerle ilgili kendilerini görevli sayıp davalara bakmalarının Anayasa ve siyas partiler mevzuatında öngörülen seçim yargısını ortadan kaldıracak nitelikte bir sonuç doğuracağı, bu nedenle görevsizlik kararının verilmesi gerektiği, buna rağmen somut uyuşmazlıkta hukuk mahkemesi kendini görevli saysa dahi mutlak butlan veya yokluk kararının verilmesinin hiçbir dayanağının söz konusu olmadığı, mevcut dava veya ilgili kovuşturmalarda verilecek kayyım, tedbr v.b kararların hukuka aykırı olacağı, bunların başlayan olağan ve olağanüstü kurultay süreçlerin engellemeyeceği sonuçlarına varmış bulunmaktayız.”

ÇOK OKUNANLAR