Ağaçlara bakıp ormanı görmemek: Hani bunun ilk sahibi?
15 Eylül 2025

Henüz alınmamış bir mahkeme kararını önceden tahmin etme, sonra da bu tahmine bakıp bütün zihin enerjisini o mahkeme kararına odaklama konusunda üstümüze yok.

Bugün Ankara’da bir Asliye Hukuk mahkemesinde Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili bir dava görülecek. Bir kez daha.

Aynı davanın Nisan ayında bir duruşması daha olmuştu. O duruşma öncesinde de Türkiye’nin aklı başında sanılan bütün insanları, o gün mahkemeden çıkacak karar konusunda kendilerinden emin konuşuyorlardı.

Mahkemeden CHP’nin 2023’teki kongresi için “mutlak butlan” yani “hukuken yok” kararı çıkacaktı. Bu öyle yaygın bir inançtı ki, CHP’nin genel başkanı o mahkemeden önce partisini olağanüstü kurultaya götürdü.

Amaç, mahkemenin olası bir “mutlak butlan” kararına karşı önlem almaktı: Mahkemeye dönecek, “Sen bir önceki kurultayı iptal ettin ama bak biz yenisini yaptık” denecekti.

Ama mahkeme bütün bu kesin kanıları ve ‘Ankara kulisi’ne dayalı tahminleri boşa çıkardı, herhangi bir karar vermek yerine duruşmayı erteledi. Aynı konuda açılan ceza davasını bekleyecekti.

Şimdi bugün o Nisan ayında ertelenen duruşma yapılacak. Ama Asliye Hukuk hakiminin “Bekleyelim” dediği ceza davası bırakın karar vermeyi başlamadı bile. Çünkü aylar süren bir uyuşmazlık oldu, dava dosyası Asliye Ceza ile Ağır Ceza arasında gitti geldi, Asliye Ceza davaya bakmak istemedi, konu Anayasa Mahkemesine kadar gitti. Ama sanırım son karar davanın Asliye Ceza’da görüleceği. (‘Sanırım’ diyorum, çünkü ortaya çıkan hukuk çorbasının ucunu ben de kaçırdım, son karar ne emin değilim.)

Aynen nisan ayında olduğu gibi bugün için de beklenti yüksek. Asliye Hukuk hakiminin CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybedip Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultayı için “mutlak butlan” kararı vereceğine veya son haftalarda İstanbul’da bir Asliye Hukuk mahkemesi hakiminin bulduğu ara formülle CHP’ye kayyum atanacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Baksanıza, bu hayatta tanıdığım en serin kanlı insanlardan biri olan Hikmet Çetin bile mahkemeden böyle bir karar çıkacağından emin olduğunu söylemiş T24’te Cansu Çamlıbel’e.

Oysa bu konudaki yazılı hukuk kuralları neredeyse bir ilkokul öğrencisinin bile okuyup anlayacağı kadar basit ve net: Herhangi bir Asliye Hukuk mahkemesinin bir siyasi partinin iki yıl önce yapılmış herhangi bir kongresi için önüne bir dava geldiğinde verebileceği tek bir tane karar var: Görevsizlik.

Çünkü bu konu Asliye Hukuk’un konusu değil. Ama Ankara’daki Asliye Hukuk hakimi bu kararı vermedi, davayı görmeye devam ediyor.

Bizim bu davayı konuşuyor, bu konuya kafa yoruyor olmamız başlı başına bir büyük israf aslında. Çünkü bu konuya odaklanarak bize karşı kurulan esas tuzağın içine düşmüş oluyoruz.

Koca bir Türkiye ve siyaset ormanı içinde CHP ile ilgili olarak görülen bu hukuksuz ve yetkisiz dava aslında bir tane ağaç. Biz o ağaca bakıyoruz ve koca ormanı görmez hale geliyoruz.

Birinci konu şu: O yargılanan CHP’nin bir sahibi var. O sahip, şu an partinin kurultay delegeleri.

O delegeler bir araya geldiler ve önümüzdeki hafta sonu için olağanüstü kurultay talep ettiler. Bu talep kabul edildi, şu anda Ankara’da Çankaya İlçe Seçim Kurulu delege seçim listelerini hazırlamak ve askıya çıkartmakla meşgul. Bu süreç durdurulabilir bir süreç değil, çünkü dediğim gibi partinin sahiplerinin ortak iradesine hiçbir mahkeme karşı çıkamaz.

İkinci konu biraz bir komplo terisiyle ilgili: Deniyor ki, “Yetkisiz ve hukuksuz da olsa o mahkemeye CHP ile ilgili alacağı kararı önceden bildiren ve aldırtan bir irade var, o irade Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iradesi. Bu konuda hukuk dinlemeyen o irade, döner o kurultayı da yaptırmaz.”

Diyelim ki bu komplo teorisi gerçeği ifade etmektedir, Tayyip Erdoğan ne yapar yapar kurultayı da yaptırmaz, CHP’deki Özgür Özel yönetimini sona erdirdir ve CHP’yi bir kaosun içine atar.

Diyelim ki böyledir, peki ama bu duruma Tayyip Erdoğan’ı o kendisine atfedilen güçle oturduğu makama oturtan irade, yani memleketin gerçek sahipleri ne düşünür? “İyi etti Reis” diye mi düşünür, gerçekten böyle mi olur?

İkincisi, CHP’nin bir de olağan parti kurultayı süreci devam ediyor. Yani CHP’nin sahipleri olan üyeleri mahallelerde oy kullanıyor, ilçe kongreleri yapılıyor, yakında ilk kongreleri yapılacak. Koskoca CHP’nin sahipleri, Tayyip Erdoğan’ın iradesine teslim mi olur? 

Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olsun diye verilen 15,5 milyon oyu; ülkede erken genel seçim yapılsın diye atılan (şimdilik) 23 milyon imzayı ne yapacağız?

Bugün neredeyse herkesin ortak görüşü haline gelen CHP yönetimini ne pahasına olursa olsun değiştirip partinin başına kayyum atama girişimi, Tayyip Erdoğan için kaçınılmaz gibi gözüken sonu ne kadar erteleyebilir?

Oradan üçüncü konuya geliyoruz: Deniyor ki “Erdoğan kaybedeceği seçimi yaptırmaz.”

Hayır, kesinlikle söyleyebilirim ki öyle bir şey olmaz. Türkiye’de seçimsiz, düpedüz diktatörlük olan bir rejime geçilmez, geçilemez. Diktatörlükler bile bir çeşit rızaya dayalı rejimlerdir. O rızayı ya halk doğrudan verir ya da o halk öyle bir korkutulur ki, razıymış gibi davranır. Bu rızayı Türkiye’de bir diktatörün alması hiç kolay değil.

O zaman hemen komplo teorisi içinden başka bir teori doğuruyor, bu kez “Sahte, sarı bir muhalefetle, seçimde yaygın hileyle Tayyip Erdoğan iktidarının devamı sağlanır.”

Sahte, sarı bir muhalefet öyle kolay iş değil. Bunu 12 Eylül tek tek her adayı elekten geçirdiği halde beceremedi, arkasında yüzde 90 destek olduğunu düşünen Kenan Evren bir siyasi partiyi işaret etti ama millet onu dinlemedi, onun yerine kasıtlı olarak zayıf bırakılmış Turgut Özal’ın ANAP’ı seçimi kazandı, bir gün öncesine kadar kimsenin adını bilmediği Necdet Calp’in Halkçı Partisi de ana muhalefet oldu. Yarın yapılacak seçimde de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘sarı’ CHP’si Turgut Sunalp’in MDP’si gibi olur. Türk milletinin geçmiş feraseti geleceği bize gösterir.

“Sarı muhalefet çıkmaz yolsa, o zaman seçimde yaygın hile olur” görüşü de var. Mevcut seçim sistemiyle bu hileyi yapmak mümkün değil; ama kötümser komplo kafasının aklına hemen “Elektronik oylamaya geçerler, makineleri hileli yaparlar” demek geliyor.

Türk milleti, Sırbistan, Gürcistan veya Ukrayna halklarından çok daha eski sandık ve demokrasi tecrübesine sahip bir millet. Sanıyor musunuz ki hileli seçimin sonucunu kabul eder, sessizce evine kapanır?

İşte tam da bu akıl yürütmeyi yaparak diyorum ki, ağaçlara bakmayın, ormanı gözden kaçırmayın.

Sonunda belirleyici olan orman olacak, tek bir ağaç değil.

ÇOK OKUNANLAR