Moda yıllardır hızla akan bir nehir gibiydi. Her sezon değişen koleksiyonlar, etiketleriyle yarışan markalar, bir dolap dolusu kıyafet… Ve sonunda hiçbirini giymediğimiz parçalar. 2025’in trendi ise tam tersine dönüyor: sadeleşmek.

“Capsule wardrobe” yani kapsül gardırop kavramı, artık sadece moda dergilerinde değil, hayatın içinde. 15–20 temel parçayla dolabını kuruyorsun. Klasik beyaz gömlek, iyi bir jean, siyah blazer, kaliteli bir çanta… Az ama öz parçalar, sınırsız kombin yaratıyor. Fazlalıklar çıkıyor, şıklık kalıyor.

Bir diğer yükselen akım da ikinci el lüks. Vintage çantalar, klasik saatler, hatta eski koleksiyonlardan ayakkabılar… Artık “yeni” olmak zorunluluk değil, hikâyesi olan bir parçaya sahip olmak değerli. Çünkü ikinci el demek, sürdürülebilirlik demek. Aynı zamanda eşsiz olmak. Çünkü senin elindeki vintage çantanın bir ikincisi yok.

Dünya hızlı tüketimi sorgularken, modanın kalbi artık yavaşlıkta atıyor. İyi seçilmiş bir parça, yıllarca kullanılıyor. Dolapta kalabalık yerine, insanda huzur yaratıyor.

Eskiden şıklık çok parçaya sahip olmaktı. Bugün şıklık, doğru parçayı seçebilmek. Moda artık vitrinlerde değil, insanların hikâyelerinde. Kapsül gardırobun arkasında bir felsefe var: Sadeleş, kendini anlat.

Ve belki de bu yeni moda bize şunu söylüyor: Tarz, satın aldıklarında değil, vazgeçtiklerinde gizli.