Biri Türk Hava Yolları’nın bazı reklam filmlerinde de yüzü gözükmüş olan evli bir pilot, diğeri ise kocası pilot olan bir kabin görevlisi hostes.
Şimdi anlaşılıyor ki, son üç yıldır bir yasak aşk ilişkisini sürdürüyorlar.
Ama bir noktada evli pilotun eşi durumdan şüpheleniyor ve bir dedektif gibi çalışarak kocasının kendisini aldattığını belgeliyor. Tabii pilotun sevgilisi evli hostesin eşi de aynı şeyi yapıyor.
Bugün İstanbul’da iki ayrı Aile Mahkemesi’nde iki ayrı “çekişmeli boşanma davası” devam ediyor ve bu mahkemelere sunulan belgeler, meseleyi sadece bir yasak aşk boşanması davası olmaktan çıkartacak nitelikte.
Korkunç yazışmalar
Çünkü mahkemeye sunulan belgelere göre bir grup pilot kendi aralarında bir WhatsApp grubu kurmuşlar. Grubun adı çok aşağılayıcı: “Meziyetli hostesler.”
Mahkemeye bu grupta yapılan bazı yazışmaların ekran görüntüleri sunuldu. Bunlar kadın hostesler hakkında son derece aşağılayıcı ifadelerin, bu habere yazılamayacak denli belden aşağı konuşmaların yapıldığını ortaya koyuyor.
Daha çarpıcısı, üç yıldır evli bir hostesle gönül ilişkisi yürüten pilotun grupta başka kadın hostesler hakkında yazdıkları.
Pilotun eşi, dedektif gibi çalışarak gerek İstanbul Havaalanı otoparkında gerekse yurt dışında kocası ile hostes kadının buluşmalarını, öpüşmelerini saptamış.
Pilot ile hostesin İstanbul’da bir başka pilot arkadaşlarına ait Göktürk’teki bir evde bir araya gelmelerini de belgelemiş.
Hostes ve pilotlardan sert tepki
Bu iki boşanma davası ve o davalarda ortalığa saçılan belgeler son günlerde medyada yer alınca bir yandan kabin görevlilerinin derneği olan TSSA, bir yandan da pilotların derneği olan TALPA’dan oldukça sert tepki geldi. Çünkü medya bu haberleri sanki bütün hostesler ve bütün pilotlar söz konusu WhatsApp yazışmalarındaki gibi yansıtmıştı.
Havayolları Kabin Memurları Derneği (TASSA), Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) ve Hava-İş Sendikası yaptıkları açıklamada yapılan tartışmaların meslek onurunu kırdığı, genellemeler yapılıp tüm meslek çalışanlarına mal edilmesinin kamuoyunda havacılığa duyduğu güvene zarar verdiği ifade edildi.
Açıklamalar şu şekilde:
Türkiye Kabin Memurları Derneği (TASSA): “Son günlerde basında yer alan bazı haberlerde, uçucu ekiplerimizle ilgili asılsız genellemeler yapılmakta ve meslek onurumuz hedef alınmaktadır. Bu yaklaşımı üzüntüyle karşılıyoruz. Bizler, her gün binlerce yolcunun güvenliğini ve konforunu emanet aldığı; uçuş güvenliğini, disiplinini ve hizmet kalitesini en yüksek standartlarda yerine getiren profesyonel kabin ve kokpit ekipleriyiz. Kişisel olaylar veya bireysel davalar, tüm ekip arkadaşlarımızı zan altında bırakacak şekilde manşetlere taşınmamalıdır.
TASSA olarak;
Meslek onurumuzu ve saygınlığımızı korumak için kamuoyunu bilinçlendirmeye devam edeceğiz.
Medyada çıkan, kabin ve kokpit ekiplerinin itibarını zedeleyici nitelikteki her türlü yayın ve paylaşım hukuk birimimiz tarafından yakından takip edilmekte ve gerekli tüm yasal süreçler kararlılıkla işletilmektedir.
Tüm meslektaşlarımızı bu süreçte birlik olmaya, dayanışma içinde birbirimize destek vermeye davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki bizler, ülkemizi göklerde temsil eden birer elçiyiz. Yıllardır fedakârca yerine getirdiğimiz görevimizi karalamaya yönelik her türlü çabayı reddediyor, mesleğimizin itibarını ve onurunu korumak için kararlılıkla mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.
Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA)’da tepki gösterdi. TALPA’nın açıklaması da şöyle:
“Son günlerde bazı basın organlarında çıkan haberlerde, havacılık çalışanlarımızın mesleki onurunu zedeleyen ve etik ilkelerle bağdaşmayan genellemelere yer verildiği görülmektedir. Bireysel bir davaya konu olduğu anlaşılan iddiaların, tüm kokpit ve kabin ekiplerine mal edilerek kamuoyuna sunulması; çalışanlarımızı haksız ithamların hedefi haline getirmiştir.
Oysa ki kokpit ve kabin ekiplerinin en temel görevi, her uçuşu en yüksek emniyet standartları içerisinde tamamlamak, yolcularımızı güvenle sevdiklerine ulaştırmaktır. Yüksek disiplin, ağır sorumluluk ve özveri gerektiren bu meslek gruplarını, kişisel hayatlara ilişkin magazinsel içeriklerle gölgelemek; yalnızca çalışanlarımızın itibarına değil, kamuoyunun havacılığa duyduğu güvene de zarar vermektedir.
Gerçeklerin yargı yoluyla ortaya çıkması beklenmeden, tüm bir meslek grubunu zan altında bırakacak yayınlar yapılması; sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gereken basın organları açısından da kaygı vericidir.
Mesleğimizin itibarını hedef alan, etik dışı ve sorumsuzca yapılan bu tür yayınları en güçlü şekilde kınıyoruz.”
Hava-İş sendikası da bir açıklama yaptı:
“Son günlerde bazı basın organlarında yer alan haberlerde, hava yolu çalışanlarımızın meslek onurunu zedeleyici, etik dışı “genellemelere” varan ifadeler kullanıldığı görülmüştür. Söz konusu haberlerde, bireysel mahiyette olduğu anlaşılan bir dava dosyasındaki iddialar, tüm kokpit ve kabin ekiplerine mal edilerek, çalışanlarımızın toplum nezdinde itibarını sarsıcı bir şekilde sunulmuştur.
Magazinsel değerinden öteye hiçbir anlam ifade etmeyen ve kişilerin boşanma konusu üzerinden köpürtülen bu meslek gruplarında çalışan insanları kamuoyu nezdinde hedef haline getirmekte, itibar suikastlerine sebebiyet vermektedir.
Daha önceleri de bu meslekleri icra eden üyelerimizin maaş, çalışma şartları gibi konularında onlarca asılsız haber yapılmıştır. Çalışma koşullarındaki zorluklarımız ve mesleki problemlerimiz konusunda haber yapmaktan imtina eden basın yayın organlarının böyle bir konuda binlerce paylaşım yapması itibar suikastinin en büyük delilidir. Bu tür haberlerin, “gerçeklerin yargı yoluyla ortaya çıkmasını beklemeden”, tüm çalışanlarımızı zan altında bırakacak şekilde yayınlanmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
En temel basın ve etik ilkelerden uzak yapılan bu ve paylaşımları en şiddetli şekilde kınıyor, konunun hukuki olarak da takipçisi olacağımızı siz değerli üyelerimize bildiriyoruz.”