Bu hafta biraz magazin yapalım diyorum. İçinde yaşadığımız ağır gerilim ortamında, ruhsal yükümüz belki biraz hafifler.
Geçen hafta Donald Trump, eşi Melania Trump ile, İngiltere’ye ikinci döneminin ilk resmi ziyaretini yaptı. Davet Kral Charles’dan gelmiş ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’in ABD’ye yaptığı ilk ziyarette mektupla iletilmişti. Trump’ların iki günlük İngiltere ziyareti tam anlamıyla bir protokol gezisiydi. Başka zaman da imzalanabilecek bir anlaşma dışında, kayda değer bir şey olmadı desek yeridir. Ziyareti en iyi özetleyen New York Times oldu: “Kral III. Charles, Başkanı, arzuladığı türden bir ihtişamla karşıladı. (Trump) bir teknoloji anlaşması imzaladı ve Başbakan Keir Starmer ile büyük anlaşmazlıklardan uzak durdu.” Herhalde ABD’de henüz tamamen felç olmamış “devlet aklı” bu ziyaret için devredeydi. Prens William ile kendisini karşılamaya gelen Prenses Kate’e (Bazı İngilizlerin kanını donduracak şekilde) “güzelsiniz, çok güzelsiniz” demesini saymazsak, Trump pek yaramazlık etmedi bu ziyaretinde. Basın da yazacak fazla şey bulamadı. Sadece Trump’ın, Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan’ı davette istemediğini “karşıya” ilettiğini ABD’li gazetecilere söylemesi bir hareket yarattı.
Khan’la atışmaları, Trump’ın birinci dönemine kadar uzanıyordu. Khan, “Trump’ın İngiltere’nin değer verdiği her şeye karşı olduğunu ve (o dönemdeki) resmi ziyaretinin iptal edilmesi gerektiğini” söylemişti. Khan özellikle Trump’ın Müslümanlara karşı tavrına, bazı müslüman ülkelere seyahat yasağı koymasına tepki göstermişti. Trump ise Khan’ı, zeka testinden geçmesi gereken “dünyanın en kötü belediye başkanı” olarak nitelemişti. Trump, bu gelişinde, Khan’ın davete gelmesini engellediğini söyleyince, Khan da boş durmadı ve “o iktidar olduktan sonra rekor sayıda ABD’linin ülkeyi terk ederek gelip Londra’ya yerleştiğini” hatırlattı. Bu bilinen çekişme çok da ilgi odağı olmadı. Asıl ilgi odağı Melania Trump’dı.
“First Lady” nin şapkası, kıyafetleri
Melania Trump daha “Air Force One”ın kapısında görünür görünmez dikkatleri üzerine çekmişti. Üzerinde “kraliyet moru” bir döpiyes ve aynı renkte, omuzlarına kadar genişleyen bir “Audrey Hepburn” şapkası vardı. Trump da aynı renk kravat takmıştı. Melania’nın şapkası için sosyal medyada “benden uzak durun şapkası” tanımı kullanılmıştı. (Malum, pek çok kişi, Melania’nın başkan eşi rolünü isteksizce kabul ettiğini düşünüyor. Oysa aşağıda göreceğiz ki bir başka açıdan durum pek de öyle değil.) Tartışmaya katılan Amerikalılar Melania’nın yüzünü yarı yarıya örten şapkanın büyüklüğüne takılırken, İngilizler “Kraliyet rengi” meselesinin etrafında geziniyordu. Acaba mor giymek kraliyet protokolüne aykırı mıydı?
Zaten iki günlük kısa gezi boyunca, Trump’ların her davranışının kraliyet protokolü açısından izlenmesi söz konusuydu. Mesela Kraliyet ailesi mensuplarının elini sıkıyordu Trump çifti. Oysa erkeğin boyun kırıp selam vermesi, kadının reverans yapması gerekliydi. “Kraliyet Uzmanları”na soruldu. Neyse ki protokole aykırı bir durum yoktu. Boyun kırma ve reverans “teba” için geçerliydi. Bu vıdı-vıdı süredursun, asıl “sansasyon” Kraliyet banketinde ortaya çıktı.
Windsor Şatosu’nda Trump’lar onuruna verilen, ihtişamlı akşam yemeğinde, adeta dünyanın “görünen” zirvesi bir araya gelmişti. 42 metreyi aşkın banket masası, teknoloji, iş ve medya dünyasının en güçlü isimlerinden, Beyaz Saray, Buckingham Sarayı ve “Downing Street 10 Numara”nın ileri gelenlerinden ve İngiliz aristokrasisinin bazı mensuplarından oluşan 160 kişiyi ağırlamak üzere hazırlanmıştı.
Diğer misafirlerin önceden yerini aldığı yemek salonuna, Trump’lar, Kraliyet Ailesi ve birkaç aristokrat ağır adımlarla ilerleyen bir kortejle girdiler. Melania Trump kapıda belirdiğinde, salondaki bazı davetliler (tabii en çok İngiliz aristokratları) gözlerini faltaşı gibi açtılar. ABD’nin “First Lady”si büstünü ve omuzlarını göğüs hizasına kadar açık bırakan limon sarısı bir tuvalet giymişti. Aman Allahım, yoksa kraliyet protokolü yine mi çiğnenmişti?
Anlaşıldığı kadarıyla bu sadece bazı İngilizler’in uygunsuz bulduğu bir kıyafet değildi. ABD “First Lady”sinin, bu resmi ziyarette giydiği kıyafetleri New York Times’da değerlendiren ABD’nin ünlü moda eleştirmeni (Zelensky dahil birçok politikacının imajını/kıyafetini tasarlayan) Vanessa Friedman resmi yemek davetinde giyilen tuvalete taş atmadan duramamıştı. Friedman, Bayan Trump’ın devlet yemeği için giydiği, omuzlarını (“köprücük kemiklerini”) açıkta bırakan elbiseyi, “açıkça yasaklanmamış olsa da, köklü gelenekleri ve kuralları sarsan, alışılmadık bir kıyafet” olarak niteliyordu.
Buna karşılık Bayan Trump’ın, ikinci gün Kraliçe Camilla ile Windsor Şatosu’ndaki kraliyet kütüphanesini gezerken giydiği boynuna kadar düğmeli deri takımı ve Prenses Kate ile Frogmore Bahçeleri’nde küçük izcilerle zaman geçirirken giydiği süet safari ceketi, son derece resmi ve ortama uygun buluyordu. First Lady’nin kıyafetinin şifrelerini merak edenler için Friedman bu son iki kıyafetin (Camilla ve Kate’in kıyafetlerine kıyasla) “dominant” olduğunu belirtiyordu
Melania ile ilgili kıyafetlerden daha önemli şeyler var
Bu detaylar, eğlendirici olarak başlıyor ama bir noktadan sonra insanı sıkabiliyor. Oysa merkeze Bayan Trump’u oturtunca, konuşulacak çok daha başka şeyler var ve şanslıyız ki, hâlâ bunları yazabilecek gazeteciler mevcut. The Observer mesela Melanie Trump’ın “First Lady”liği nasıl paraya tahvil ettiğiyle ilgilenmiş.
Bayan Trump, eşi ikinci kez başkan seçilmek üzereyken, anılarını yayınlamıştı. (ABD’de Başkanlar ve eşleri, anılarını görev süreleri doldurduktan sonra yayınlıyorlar.) Zamanlama o kadar iyiydi ki, “Melania” adlı kitap ön siparişlerle bir anda New Times’ın “çok satanlar” listesinde ve Amazon’da birinci sıraya oturmuştu.
Melania Trump’ın kendine ait bir web sitesi var. (https://www.melaniatrump.com/) Site açılır açılmaz karşınıza anılar kitabının sesli versiyonu çıkıyor. Fiyatı 25 dolar. Eğer koleksiyonerler için üretilen, ilave fotoğraf albümlü, imzalı özel kopyayı almak isterseniz 250 dolar, sadece imzalı bir kopya isterseniz 150 dolar ödemeniz gerekiyor. Bu arada kitabın şu anki satış fiyatı kitapçılarda14 dolar. Buraya kadar fazla bir terslik yok diyelim. Ama aynı sitede başka şeyler de satılıyor. Birkaç kolye, sınırlı sayıda üretilmiş dijital hatıralıklar (tamamı tükenmiş) ve Noel süsleri… Sitenin herhangi bir yerinde, satışlardan elde edilecek gelirlerin falanca, filanca yerlere bağışlanacağına dair bir bilgi yok. Aksine, bu satış sitesinin içinde Melanie Trump’ın çocuklarla ilgili sosyal sorumluluk projesine ait sayfa da var ve bu sayfa aracılığıyla sponsorluk ve bağış toplanıyor.
Bunlar çok önemli bir gelir gibi durmayabilir. Ancak Trump’ın MAGA hareketinin milyonlarca fanatik taraftarının ne kadar alım yaptığını kestirebilen yok.
Daha büyük rakamlara gelecek olursak, burada ilk sözünü etmemiz gereken, Bayan Trump’ın, Hollywood ünlüleri gibi, özel etkinliklere katılmak için ücret talep etmesi. Observer’a göre, Melanie Trump, şimdiye kadar başkan adayı eşlerinin ve “First Lady”lerin ücretsiz katıldığı etkinliklere katılmak için 250.000 dolar talep etmiş ve zaman zaman da bu rakamı alabilmiş.
Ancak Observer, Melania’nın, uzun yıllara dayanan gelenekleri yıkarak, başkan eşi olmayı parasal getirilere çevirme konusunun asıl bu yıl zirveye ulaştığını söylüyor. Çünkü Bayan Trump, çok sayıda haberde yer alan bilgilere göre, önümüzdeki aylarda Amazon Prime’da yayınlanması beklenen, “Melania” belgeselinin yönetici yapımcılığını üstlenmiş. Ne karşılığında? Sıkı durun: 28 milyon dolar karşılığında. Observer bu “şaşırtıcı” anlaşmanın, birçoklarınca, “Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un Trump’larla yakınlaşma yolu” olarak değerlendirildiğini aktarıyor.
Melania Trump’ın çapı kestirilemeyen bir başka kazanç kaynağı da, Başkan Trump’ın servetine milyar dolarlar katan $Trump “meme coin”inin $Melania versiyonu. Bu dijital paraların bir alım gücü yok ama bir cemaatin rozeti gibi kullanılıyor ve fanatikler tarafından kapışılıyor. Trump yemin töreninden üç gün önce “meme coin”ini piyasaya sürmüş, birkaç gün sonra da Melania, X hesabından “meme coin”inin satışa çıktığını duyurmuştu. Bu duyuruyu 20 Ocak 2025’te haber yapan BBC, Başkan Trump’ın kripto parasının piyasa değerinin 12 milyar dolar, Melania’nınkinin ise 1,7 milyar dolar olduğunu belirtiyordu.
Bütün bunlar normaldi, Melania Trump bir iş kadınıydı
Beyaz Saray web sitesini açtığınızda (şu link: The Trump Administration), Bayan Trump “First Lady” ünvanıyla Donald Trump ve JD Vance’den sonra üçüncü sırada yer alıyor. (Dördüncü sırada da “Second Lady”, Vance’ın eşi Usha Vance var. Kabine bu dörtlüden sonra geliyor.) Yani Melania Trump bir yandan ABD yönetiminin bir parçasıydı. Öte yandan da bir iş kadınıydı. Aynı sitenin Melania Trump sayfasında, şu satırlar göze çarpıyor: “Hayırseverlik çalışmaları, modellik ve moda kariyerinin yanı sıra, Bayan Trump başarılı bir iş kadınıdır. 2010 yılında kendi başarılı takı koleksiyonu olan, ‘Melania Trump Saat ve Takı’yı piyasaya sürmüştür.” (Bu satırları okuyunca, ABD’li iş adamı eşlerinin Melania mücevherlerini kapış kapış alıp, resmi davetlerde takarken, “pişti” korkusuyla göz ucuyla birbirlerini süzdüklerini hayal ettim.)
Eh, Beyaz Saray web sitesine bile girerek meşruiyet kazanmış bir iş kadınlığı, başkan eşi olduktan sonra da sürecek elbette. Kayyıma devredilecek değil ya…
“First Lady”, daha Trump’ın ilk döneminde, bir dava dosyasında, niyetini açıkça dile getirmiş. Melania, 2017 yılında, İngiliz sansasyon gazetesi Daily Mail’e karşı bir hakaret davası açmış. Bu dava dosyasında, gazetenin yanlış ve nahoş bir haberinin, (Melania’nın) milyonlar kazanması için “hayatta bir kez karşısına çıkacak bir fırsatı” mahvettiği ileri sürülmüş.
Observer’ın naklettiği bu olayda (herhalde birkaç gün sonra ülkeyi ziyaret edecek başkan eşine nezaket gösterme kaygısından) dillendirmediği kısım şuydu: Şubat 2017’de, yani Trump (ilk kez) göreve geldikten kısa bir süre sonra, önce Daily Mail’in web sitesinde, sonra da gazetede, Melania’nın bir zamanlar ‘modellikten öte hizmetler sunduğu’nu ima eden bir haber yayınlanmış, kısa bir süre sonra da haber siteden kaldırılmıştı. Ancak Melania’nın avukatları hemen hakaret davası açmışlardı. The Telegraph’ta o dönemde yayınlanan bir haberden öğreniyoruz ki, Melania Trump’ın avukatları, bu haberle tanınmış bir figürün, bir marka ismin iş olanaklarını engellediği için, Daily Mail’den, 150 milyon dolar tazminat talep etmişti. 150 milyon dolar!
Dava anlaşmayla sonuçlanmıştı. Yerel radyolara kaliteli yayın içeriği üreten Washington merkezli radyo ajansı NPR News anlaşmayı şöyle duyurmuştu: “Daily Mail, ‘modellikten öte hizmetler sunduğu’ yönündeki imaları nedeniyle, First Lady Melania Trump’a tazminat ödemek ve özür dilemek suretiyle hakaret davasını çözüme kavuşturmayı kabul etti.” Ancak anlaşmada kabul edilen tazminat, ABD ve İngiltere’de açılan iki dava için, zarar ve masraflar karşılığı toplam 2,9 milyon dolardan ibaretti. Az para değil tabii ama, 150 milyon isteyip 2,9 milyona razı olunca, insan ister istemez, amacın bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olduğunu düşünüyor.
Bu arada, Daily Mail’in özürü de evlere şenlikti… Haberin belli başlı unsurlarını (hala duymamış olan varsa bilgi sahibi olsun diye) tekrar ettikten sonra bunların doğru olmadığını belirtiyor, yol açtıkları sıkıntılar için özür diliyorlardı.
Melania’ya haksızlık etmeyelim
Dünyada birçok başkan, başbakan, bakan ve çeşitli görevlerdeki üst düzey yöneticiler, resmi görevlerini başarılı şekilde paraya tahvil etmişlerdir. Kimisi iş başındayken, kimisi görevi bıraktıktan sonra. Öncelikle Melania’nın kocası var. Başkan olduktan sonra bir kripto para şirketi kurmuş olan… Ayrıca göreve gelmeden önce Trump da “başarılı bir iş adamı”ydı. Şimdi, işleri ile olan ilişkisi gri bir bulutun ardında ve ABD kamuoyu bu ilişkinin detayları hakkında hiçbir bilgiye sahip değil.
Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin, milletvekiliyken bir saadet zincirinin, başkanken bir kripto paranın reklamını yaptığını; Brezilya eski Başkanı (yeni mahkum) Jair Bolsonaro’nun, devlet envanterine kaydedilmesi gereken Suudi Arabistan hediyesi mücevherleri zimmetine geçirdiğine ilişkin iddiaları da hatırlatmadan geçmeyelim.
Görev süresi tamamlandıktan sonra eski pozisyonunu, bu pozisyonunun ona sağladığı ilişkileri kullanmak ise ötekilerin yanında “zemzem suyuyla yıkanmış” bir faaliyet kalıyor. Yine de mesela İngiltere’de bunun çok sıkı kuralları var. Buna rağmen, kural tanımaz eski Başbakan Boris Johnson bu alanın en cesur örneklerini sergilerken yakalanmış durumda. “Boris Dosyaları” bu aralar İngiltere’yi fazlasıyla meşgul ediyor.
Bunlar tabii, “Batı Standartları”, “Batının Siyasi Gelenekleri” içinde “ayıp” sayılan hareketler. Bu çerçevede, futbol maçı için oğluna bedava bilet sağlama, resmi araçla noel alışverişine çıkma gibi aklımızın almayacağı “yolsuzluklar” da zaman zaman gündeme geliyor ve biz “doğulular”ı bunları okudukça bir gülme tutuyor. Eh biz, genellikle, güleriz ağlanacak halimize.