Kartezyen Tiyatro’ da Küçük Bir ‘Ben’ Vardı; Siyasetin Tiyatrosunda Milyonlarca ‘Biz’ Var
22 Eylül 2025

Bir köyün kahvesinde filozof ile köylü sohbet ediyormuş.

Köylü sormuş:

Hocam, şu ‘bilinç’ dedikleri şey nedir?

Bilge gülmüş:

Senin kafanın içinde sanki küçük bir sinema salonu var gibi düşün.

Orada da bir sahne var…

Ve en önde oturmuş minicik bir “sen”, o oyunu izliyorsun.

İşte buna ‘Kartezyen Tiyatro’ derler.

‘Kartezyen Tiyatro’ lâfını ilk defa duyan Köylü şaşırmış:

Vay be! Demek kafamın içinde bir ben var, o bana bakıyor!

O küçük ben’in içinde de başka bir sinema var mı?

Onun içinde de başka bir ben mi oturuyor?

Filozof kahkahayı basmış:

İşte sorun da burada!

O küçücük beni araya sokmaya gerek yok.

Beyin zaten kendi kendine bir film oynatıyor.

Kafası iyice karışan Köylü düşünmüş, çayından bir yudum almış:

Yani hocam, demek ki ben bedava film izliyorum!

Köy kahvesinde televizyon açıkmış.

Ekranda bir siyasetçi nutuk atıyor, kalabalık da dikkatle onu dinliyormuş.

Bir köylü derin bir iç çekmiş.

Yahu, biz ne garip milletiz! Onlar sahnede oynuyor, biz de seyrediyoruz, demiş.

Yanındaki gülümsemiş:

Sen hâlâ seyirci olduğunu mu sanıyorsun?

Onlar oynuyor, dekoru biz taşıyoruz, ışıkları biz yakıyoruz, alkışı da, bağrışı çağırışı da biz veriyoruz.

Bir üçüncü köylü çayı karıştırıp söze girmiş:

Doğru diyorsun…

Demek ki biz sadece sesi soluğu duyulmayan figüranlar da değiliz.

Ama bilet parasını da biz ödüyoruz!

Bir başka yerde bir miting meydanı hınca hınç doluymuş.

Sahnenin üstünde dev ekranlar, rengârenk ışıklar, duman makineleri…

Siyasetçi coşup belagati artırdıkça, herkes de bir tiyatro gösterisine gelmiş gibi coşuyormuş.

Sloganlar havada uçuşuyormuş:

“Biz olacağız!

Biz yapacağız!

Biz kurtaracağız!”

Kalabalık ellerini havaya kaldırmış, adeta meydanın dekorunu kurmuş.

Bir genç yanındaki yaşlı amcaya fısıldamış:

Amca, biz bunları hep seyrediyoruz ya…

Sahi, biz sadece seyirci miyiz?

Amca kahkahasını basmış:

Seyirci mi!

Evlat, yanlış düşünüyorsun.

Onlar sahnede oynuyor ama elektrik faturasını biz ödüyoruz, bu nasıl seyircilik!

Onlara alkışı, gazı biz veriyoruz, hatta oy pusulasıyla finali de biz yazıyoruz.

Yani asıl oyun bizim üzerimize kurulu!

O sırada mitingin hoparlöründen dev bir cümle patlamış:

Milletin sesi biziz!”

Kalabalıktan biri alayla bağırmış:

Yok ya! Mikrofon sizde ama koro biziz!

Akşam olunca insanlar evlerine dağılmış, televizyonlar açılmış.

Bir kanalda başka bir tartışma varmış. Siyasetçiler birbirine bağırıyor, ekranda alt yazılar geçiyormuş:

“SON DAKİKA: İŞTE SİZE VAAT, BU DA YENİ VAAT…”

Salondaki bir kadın gülmüş:

Şu programı izlemek, yerli dizi izlemekten bile beter!

Dizide hiç değilse senaryo var. Bunlar aynı sahneyi yıllardır tekrar tekrar oynuyorlar.

Eşi omuz silkmiş:

Haklısın… Ama sen kanal değiştirmedikçe oyun da değişmeyecek.

Ve o anda herkes bir şeyi fark etmiş:

Siyaset bir tiyatroya dönüşebiliyorsa, bunun sırrı sahnedekilerde değil, izleyicilerin alışkanlığındaydı.

ÇOK OKUNANLAR