Koca şirketlere el koymak bu kadar kolay mı olmalı?
29 Eylül 2025

Pazar gününün büyük sürprizi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iş insanı Turgay Ciner için yakalama kararı çıkartması ve bu arada Ciner’in Park Holding’ine ait bazı şirketlere kayyum atamasıydı.

Bütün bunlar, içeriği hakkında çok da fazla bilgimiz olmayan ama muazzam paraların döndüğü anlaşılan Can Holding adlı şirketle ilgili sürdürülen kaçakçılık ve kara para aklama soruşturmalarıyla ilgili.

Şu anda bilebildiğimiz Turgay Ciner’in Can Holding’e kendi medya grubunu satıp bunun parasını (tamamını veya bir bölümünü) aldığı, savcılığın Ciner’e yapılan bu ödemede kullanılan paranın “suç geliri” olduğunu iddia ettiği.

Ortada henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığını hatırlayalım. Şimdilik savcılığın mahkeme önünde kanıtlaması gereken iddialardan söz ediyoruz. Can Holding’in savcılığa göre kaçakçılıktan elde ettiği gelirlerini aklamaya ihtiyacı vardı, bunun için de holding çıkıp hızla şirketler satın almaya başladı. Yani savcılık, şirket alımlarında kullanılan paranın kara para olduğunu düşünüyor zaten.

Can Holding’in aldığı yegane şirket Ciner Yayın Grubu değil. Bilgi Üniversitesinden Doğa Kolejlerine, Tekfen Holding’in yüzde 32,5 hissesinden başka şeylere kadar yüzmilyonlarca dolarlık alışveriş söz konusu. Savcılığın akıl yürütmesiyle bütün bu alımlarda kullanılan para kara para olmalı.

Ama bu satışları yapanlardan sadece Turgay Ciner’e yakalama kararı alındı ve Ciner’in şirketlerine kayyum atandı.

Ticaret Kanununa göre Turgay Ciner bu satışta “İyi niyetli üçüncü kişi.” Yani onun alımda kullanılan paranın kara para veya suç geliri olduğunu bilmesine imkan yok. Savcılık “Turgay Ciner bu paranın suç geliri olduğunu bile bile satışı yaptı, parasını tahsil etti” diyorsa, bunun da mahkemede kanıtlanması gerek.

Bu iddialar kanıtlanması öyle kolay olmayan şeyler. Ama baksanıza Ciner’in bir sürü şirketine el kondu, şirket yöneticileri gözaltına alındı bile.

Özel sektör şirketlerine bu kadar kolay, onlara kendilerini savunma hakkı bile vermeden el konulabilmesi, Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri.

Bu konularda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in söyleyecek sözünün olması gerek; çünkü bir yandan yabancı sermayeyi ülkeye davet ederken bir yandan özel şirketlere bir savcının içeriği belirsiz bir dosya üzerinden el koyma talep etmesi, bir hakimin de kağıt üzerinde karar vermesiyle kayyum atanabilmesi herkesi korkutan bir şey.

Bu korku ve yargıya bu seviyedeki güvensizlik varken bırakın yabancıyı, yerli sermaye bile kaçar gider.

ÇOK OKUNANLAR