Kurtulmuş: Komisyon dinlemelerde sona geldi
02 Ekim 2025

TBMM’de, “Terörsüz Türkiye” hedefi kapsamında kurulan komisyonda konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun dinlemelerde sona geldiğini belirtti. Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulu’na gönderilmek üzere bir çerçeve raporu ortaya konacağını kaydetti.

Özgürlük için Hukukçular Derneği’nden Serhat Çakmak, kalıcı barışın sağlanması için yargı bağımsızlığına gölge düşüren uygulamalara son verilmesi gerektiğini kaydetti. AYM ve HSK üyelerinin bir bölümünün partili Cumhurbaşkanı’nca atandığının altını çizen Çakmak, “Yargıya siyasetin müdahalesi engellenmelidir” dedi.

ÖHD adına konuşan Moray, “Umut hakkının” çözüm komisyonunun gündemine alınması gerektiğini savundu. “Terörsüz Türkiye” hedefi kapsamında kurulan 13’üncü toplantısının ilk oturumu için Hukukçular Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği, Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği ve Hukukçu Araştırmalar Derneği davet edildi. İkinci oturumun davetlileri ise akademisyenler oldu. İkinci oturuma davet edilen isimler Abdurrahman Eren, Fazıl Hüsnü Erdem, İlhan Üzülmez, Mahmut Koca ve Bahri Öztürk olarak sıralandı.

TBMM Başkanı komisyonun açılış konuşmasında, “Dinleme faslının” sonuna gelindiğini söyledi. Dinlemelerin en kısa süre içinde tamamlanacağının altını çizen Kurtulmuş, “Atılacak olan adımların çerçevesini çizen, kapsamlı bir çerçeve raporu ortaya koyarak TBMM’nin bu konuda çalışma yapmasını sağlamak üzere tavsiyelerimizi Genel Kurul’a ileteceğiz” dedi.

Kurtulmuş, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına da değindi. Filistin halkına yardım taşıyan gemilere yönelik engellemeye de tepki gösteren Kurtulmuş, “İsrail terör kuvvetlerinin müdahale ettiği yer, uluslararası sulardır. Uluslararası sularda her geminin seyrüsefer hakkı vardır, buna engel olamaz. Yapılan engelleme, uluslararası hukuka aykırıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş’un ardından komisyonda ilk sözü, Hukukçular Derneği adına Mehmet Melih Gülseren aldı. Gülseren, “Terörsüz Türkiye” sürecinin yeni bir Anayasa ile sonuçlanması gerektiğini anlattı. Gülseren, AKP döneminde terörle mücadelede önemli başarılar elde edildiğini savunarak, “Süreçteki sihirli kelime, ‘Samimiyet’ olmalıdır” diye konuştu. Gülseren, süreçte atılacak adımların Devlet’in üniter yapısına uygun atılması ve toplumsal psikolojinin doğru ve ortak şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade etti.

Gülseren, “Af niteliği” taşıyacak adımların toplumda tepki yaratacağını belirterek, “Topluma güven verecek ve sürece inancı güçlendirecek alanlarda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplumda ön kabul sağlandıktan sonra İnfaz Yasası ve Terörle Mücadele Kanunu gibi düzenlemeler ele alınmalıdır. Silah bırakanların topluma dönüşleri için kontrollü ve güvenli yaşam yerleri oluşturulmalıdır. Irak, İran ve Suriye’ye de sirayet edecek düzenin sürdürülmesi gerekmektedir” ifadeleriyle önerilerini sıraladı.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) adına konuşan Serhat Çakmak ise yargının siyasallaşmasıyla ilgili değerlendirme yaptı. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için yargı bağımsızlığına yönelik adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Çakmak, AYM üyelerinin bir bölümü ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin bir bölümünün aynı zamanda siyasi partinin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının yargının siyasallaşmasının örneklerinden olduğunu dile getirdi.

Yürütme organının üyesi olan Adalet Bakanı’nın HSK Başkanı olmasının yargı bağımsızlığına gölge düşürdüğünü ifade eden Çakmak, “Yargıç ve savcıların siyasal iktidarın ideolojisine yakın kişiler içinden belirlenmesi gözümüze çarpıyor. Buna son verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Çakmak, komisyonda yaptığı konuşmasında önerilerini ise şöyle paylaştı:

Hakim ve Savcılar Kurulu’nun yapısı, çalışma biçimi değiştirilmelidir.Hakim ve savcıların denetlenmesinin yolu açılmalıdır.Hakimlerin güvencesi artırılarak, hakimlere siyasetin müdahale etmesinin önü kapatılmalıdır.TMK’nin 13 ve 17’inci maddeleri değiştirilmeli, 4 ve 5’inci maddesi ise mülga edilmelidir.Anadil hakkının kullanılmasındaki engeller kaldırılmalı, anadilde eğitim hakkı sağlanmalıdır.

“Komisyon umut hakkını gündeme almalı”

ÖHD adına konuşan diğer isim Ekin Yeter Moray da “Ortak gelecek inşa edilirken Anayasa gibi temel metinlerin konuşulması gerektiğini” vurguladı. Moray, süreçteki temel meselelerden birinin umut hakkı olduğunun altını çizdi. Umut hakkının komisyonun gündemine alınması gerektiğini kaydeden Moray, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin imzacısı olduğu sözleşmeleri uygulamak durumunda olduğu, ara karar taslaklarına uyma yükümlülüğü olduğu aşikar. Bu sadece Öcalan açısından önemli bir husus değil. Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 4 binden fazla hükümlü var. Bu uygulanırsa Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından çok önemli bir adım atılmış olacak.”

Cezaevi İdare ve Gözlem Kurullarının tartışmalı kararları olduğunu söyleyen Moray, 359 kişinin kurul kararları nedeniyle tahliye edilemediğini ve 631 ağır hasta mahpusun tahliye beklediğini kayda geçirdi.

Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği adına konuşan Kemal Akkurt ise Türkiye’nin toplumsal ve yargı alanında yaşadığı temel sorunları komisyonun gündemine taşıdı. Türkiye’de halkın yaşam standartlarının her alanda düşürüldüğünü belirten Akkurt, toplumun tamamını kapsayan demokratik adımlara ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

Akkurt, “Halkların kendi kaderlerini tayin hakkının emperyalizmin taleplerine kurban edilmemesi” gerektiğini ifade ederek, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi ile hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Emek, özgürlük ve dayanışma ekseninde geliştirilecek politikalar ile çözüme ulaşılabileceğini anlatan Akkurt, “Toplumsal muhalefetin ortak bir hedef etrafında birleşmesi gerekir. Kutuplaşmalar, toplumsal barışın zedelenmesine yol açmaktadır” dedi.

Siyasetin, kimlik siyaseti ile güvenlik politikaları arasına sıkışmaması gerektiğini dile getiren Akkurt, sözlerini şöyle sürdürdü:“Halkın sorunlarını öne çıkarmalıdır. Terör söyleminin emek ve demokrasi mücadelesini bastırmasına imkan verilmemelidir. AYM ve AİHM kararlarının tanınmamasına karşı çıkılmalıdır. Korku iklimine alternatif olarak, birlikte yaşam perspektifinin güçlendirilmesi gerekir.”

Akkurt, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile tutuklu muhalif belediye başkanları ve öğrencileri de hatırlatarak, “Bu ortamda kalıcı barıştan söz etmek mümkün değildir. Terörsüz Türkiye, iktidarın ömrünü uzatacak bir araç olmaktan çıkarılarak, çoğulcu demokrasi hedefi ile yeniden tanımlanmalıdır” görüşünü paylaştı. 

Akkurt’un çözüme yönelik önerileri arasında ise şunlar yer aldı:

Toplumsal barış, adalet ve huzur için yapılacak Anayasa değişikliği ile güçlendirilmiş parlamenter siteme süratle geçilmelidir.

Cumhurbaşkanı TBMM tarafından nitelikli çoğunlukla seçilmeli, var ise partisiyle ilişkisi kesilmelidir.

Yasama, yürütme ve yargı birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmalıdır.

Hakimler ve savcılar kurulu üyeleri cumhurbaşkanı tarafından atanmamalı, seçimle göreve gelmelidir.

İstanbul sözleşmesi tekrar mevzuata kazandırılmalıdır.

Devletin her kademesinde liyakat esas olmalıdır. Mülakat garabetinden derhal vazgeçilmelidir.

Türkiye, parti devleti görüntüsünden kurtulmalıdır. Kayyum uygulamasından vazgeçilmeli, seçilmiş belediye başkanları mahkeme kararı olmadan tutuklanmamalıdır. 

Düşünce ve ifade özgürlüğü sağlanmalıdır.

ÇOK OKUNANLAR