Son günlerin en çok konuşulan konularından biri “KURGAN yazıları”… KURGAN nedir diye merak edip sözlükten baktıysanız “tepe biçiminde mezar” ifadesini görmüşsünüzdür. İlginç bir anlamı olan bu kelime, aynı zamanda Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Risk Analiz Merkezi tarafından geliştirilen “Kuruluş Gözetimli Analiz” sisteminin kısa adı. Yapay zekâ tabanlı bu sistemin amacı sahte belge ile mücadele. Sistemin nasıl işleyeceğine ilişkin detaylar, Vergi Denetim Kurulu’nun 1 Ekim’de yayınladığı bir rehber ile kamuoyuyla paylaşıldı.
Sahte belge düzenlemek “normal” bir davranış değil…
Rehber’de de altı çizildiği gibi, ülkemizde sahte belge ile mücadelenin en önemli katmanlarından bir tanesi yerleşik algının değişmesi. Sahte belgelerin pek çok kişi tarafından kullanıldığı ve ceza alan kişi sayısının az olduğu algısı güçlendikçe, sorunun çözülmesi zorlaşıyor. Vergi hukuku dersi anlatan hocalarımız, alanda çalışan avukatlar ve mali müşavirler durumu çok net gözlemleyebilir. Öğrenciler, müvekkiller, mükellefler sıklıkla “bunu zaten herkes yapmıyor mu?”, “bu şekilde yapılmazsa nasıl kâr edilecek?” yorumlarını dile getirir. Sahte belge fazladan gider yazabilmenin herkesin başvurduğu basit bir yolu olarak görülme eğiliminde.
Oysaki sahte belge milyarlarca liralık kamu zararı ve potansiyel olarak suç örgütlerinin finanse edilmesi demek. Suçtan gelir elde edilmesinin ve bu gelirin çeşitli şekillerde aklanmasının önüne geçilebilmesi için, sahte belgeyle mücadele şart. Bu nedenledir ki, sahte belgeyle mücadele her ülkenin gündemini meşgul ediyor ve OECD tarafından da destekleniyor.
Yapay zekâ kullanımı sahte belge ile mücadeleyi kolaylaştırıyor
Mükelleflerin sadece belirli bir bölümünün denetlenebilmesi, hızlı ilerlemeyi engelleyen denetim ve yargılama süreleri gibi çeşitli faktörler organize suç örgütlerine ihtiyaç duydukları süreyi sağlayabiliyor. Bu nedenle süreci önemli ölçüde hızlandırabilen yapay zekâ temelli sistemler, sahte belge ile mücadelede büyük rol oynuyor. Fakat, en az sahte belgeyi tespit etmek kadar önemli olan bir başka husus daha var: mükellef hakları.
“KURGAN yazıları”
KURGAN, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından kurulmuş olan büyük veri platformu ile entegre edilmiş olarak çalışıyor. Hem anlık ve günlük verilere hem de geçmiş verilere erişimi var. Risk analizi yaparken her iki veri türünden de faydalanıyor. 2024 yılında kurulan Vergi İstihbarat Sisteminin çıktıları da KURGAN tarafından risk analiz girdisi olarak ele alınıyor. 1 Ekim öncesindeki işlemlerden bazıları sistem tarafından skorlanmış durumda. Bazı mükelleflere “KURGAN yazısı” gitmesinin sebebi de bu.
“KURGAN yazısı” bir bilgi isteme yazısı. Mükellefe sistem tarafından yapılan incelemede bir risk ile karşılaşıldığını haber veriyor ve açıklama talep ediyor. Bu yazı ile denetime girme riski olduğunu öğrenen mükellef, gereken açıklama ve düzeltmeleri yapabiliyor ve denetim listesinden çıkarılabiliyor. Özetle, “KURGAN yazısı” mükellefe sunulmuş bir “son çıkış” imkânı. Bu imkânın nasıl kullanılacağı ise mükellefe bırakılmış durumda.
“KURGAN yazıları” uygulamacılar ve mükellefler tarafından çok kısa sürede (15 gün) çok geniş bilgiler talep etmeleri nedeniyle eleştiriliyor. İlerleyen süreçte sürenin uzaması ya da talep edilen bilgilerin azaltılması gündeme gelecek olabilir. Sürenin makul olmadığını düşünen mükellefler ise, her bilgi isteme yazısı kapsamında olduğu gibi, idareden ek süre talep edebilir.
“Bilmeden kullanma” sona ermiyor
Mevcut uygulamada sahte belgeyi düzenlemek kastın karinesi kabul ediliyor, diğer bir anlatımla kişilerin bu davranışı bilerek yaptıklarından yola çıkılıyor. Sahte belgeyi kullananlar açısından ise durum farklı. Bu kişiler ile ilgili herhangi bir vergi suçu raporu düzenlenmeden önce bir denetim mekanizmasının işletilmesi gerekiyor.
KURGAN sistemine yönelik en büyük endişe, “bilmeden kullanma” döneminin sona erecek olmasıydı. Böylesi bir durum, suç işleme amacı olmamış pek çok mükellefin haksız ve gereksiz yere ağır yaptırımlarla karşılaşmasına sebep olurdu. VDK Rehberinde ise kullanıcı mükellefler yönünden kast değerlendirilmesinin yapılmaya devam edileceği belirtiliyor ve bu değerlendirmede kullanılacak 13 kriterin yer aldığı genelgeye yer veriliyor. Kriterler arasında, kullanılan sahte belge içeriği mal veya hizmetlerin mükellefin faaliyet konusu ile ilgili olup olmadığı, kullanılan sahte belgelerin birden fazla mükelleften alınıp alınmadığı, mükellefin kullandığı sahte belge içeriğindeki mal miktarını depolayacak kapasitesinin olup olmadığı gibi faktörler yer alıyor.
Hukuki düzenlemeye ihtiyaç var
Uygulamanın ciddi bir hukuki düzenlemeye ihtiyaç duyduğu aşikâr. Böyle bir düzenlemenin yolda olduğu bilgisi de VDK Rehberinde paylaşılıyor. Düzenlemelerin uygulama yürürlüğe girmeden önce yapılması daha yerinde olurdu. Genelge ile yayınlanmış olan kriterlerin de bir düzenleyici tebliğ kapsamında ya da Vergi Usul Kanununda yer alması gerekir.
VDK Rehberinden çıkan sonuç sahte belge ile etkin bir mücadeleye girileceği ve bu süreçte mükellef haklarının gözetileceği. Amaç “tepe şeklinde mezarı” suç örgütleri için kazmak. Uygulama da bu şekilde ilerlediği sürece sorun yok… Uygulama açıklanandan farklı olursa, işte o zaman o mezara mükellefler de girer. Bekleyip göreceğiz.