MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ olarak adlandırdığı yeni çözüm sürecine dair PKK lideri Abdullah Öcalan’a bir çağrı daha yaparak, 27 Şubat’taki ‘silahları bırakma ve örgütü lağvetme’ çağrısını genişletmesini istedi.
Bahçeli, “Beklentim şudur: PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata* uyulmasını istemelidir” dedi. Bahçeli, çözüm süreci komisyonundan bir grup milletvekilinini İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşme sağlayabileceğini belirterek, “Mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum” ifadesini kullandı.
Bahçeli, süreçte yaşanan tartışmalara dair de “Türkiye, kutlu bir doğum arifesindedir. Bu doğumun sancıları olabilir, yanlış anlamalar olabilir, sinirler de gerilebilir, temaslar zayıflayarak mesafeler açılabilir. Sabır, sebat ve soğukkanlılıkla vatan ve millet sevgisinde buluşmamız, her sorunla başa çıkmayla kâfidir. Yeter ki samimiyet ve dürüstlük rotasından ayrılmayalım” diye konuştu.
Bahçeli, yeni dönem Meclis açılışına katılmayan CHP’nin yer almadığı ‘muhalefet liderleri’ buluşmasıyla ilgili olarak da Genel Başkan Özgür Özel’i “kıskançlıkla” suçlarken, “CHP’nin siyaseti, sakat bir siyasettir. Bu ağır siyaset kusurunun milletimize vereceği bir şey yoktur. Özgür Bey’in Meclis’teki fotoğraf karesiyle ilgili temelsiz eleştirileri, bir kıskançlığın şifresidir. O fotoğraf Türkiye’nin fotoğrafıdır” dedi. MHP lideri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyona dair bir kez daha iddianame çağrısı yaptı, “İBB, rüşvet ve yolsuzluğun pençesinde, eko-sistemin esareti altındadır. Türk yargısına güvenimiz tamdır, iddianamelerin süratle ikmal edilerek adil yargı sürecinin derhal başlaması da samimi dileğimizdir” ifadesini kullandı.
Bahçeli, Gazze’ye yönelik saldırı nedeniyle İsrail’e tepki gösterirken, “İsrail’in savaş, şiddet ve soykırıma devamı hâlinde, artık zora dayalı her türlü askeri seçenek meşru hale gelecektir” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin bu dönemki ilk grup toplantısında konuştu, iç ve dış politika gündemine dair mesajlar verdi.
“CHP’nin siyaseti, sakat bir siyasettir”
Bahçeli’nin açıklamasından satır başları şöyle:
“CHP’nin siyaseti, sakat bir siyasettir. Bu ağır siyaset kusurunun milletimize vereceği bir şey yoktur. Özgür Bey’in Meclis’teki fotoğraf karesiyle ilgili temelsiz eleştirileri, bir kıskançlığın şifresidir. O fotoğraf Türkiye’nin fotoğrafıdır.
Özgür Bey’in Cumhurbaşkanımız ile ilgili sözde meşruiyet sorunu, partisinin ve şahsının ne kadar meşru bir çizgide durduğuna kafa yorması, akla en yakın seçenektir.
Egemenliğin ve meşruiyetin yegane kaynağı, büyük Türk milletidir.
Bu CHP’den hiçbir halt olmaz, olamaz. Mahkeme kapılarına yüz sürmesi, kendi iç meselesidir. Bu partiyi kasıp kavuran siyasi kriz, günbegün çıta yükseltmektedir. İtirafçı CHP’lidir, iddia sahibi CHP’lidir, müşteki CHP’lidir, fail, CHP’dir. Kılıçlar çekilmiş, ortak akıl kaybolmuştur. CHP’nin her önüne geleni suçlaması doğru değildir.
CHP’nin istikrarsızlığı Türk siyaset ve demokrasi tarihini olumsuz etkileyecektir.
CHP’nin içinde bulunduğu kaos, yürek yaralayıcıdır. CHP’nin hesabını vermesi gereken korkunç nitelikli rüşvet ve yolsuzluk iddiası vardır. Özgür Bey’in savcı ve hakimlerimizle uğraşması, her iddiayı siyasileştirerek karalaması, meydan meydan dolaşıp zehir açıklaması, suçluluk psikolojisinin yansımasıdır. İBB, rüşvet ve yolsuzluğun pençesinde, eko-sistemin esareti altındadır. Yüzleşmek için özgüven, gerçekleri kabullenmek için de siyasi ahlâk ve dirayet gerekmektedir. CHP’nin belediyelerde dönen gayrimeşru ilişkilerin hesabını vermesi şarttır. Türk yargısına güvenimiz tamdır, iddianamelerin süratle ikmal edilerek adil yargı sürecinin derhal başlaması da samimi dileğimizdir.
İsrail’e askeri operasyon mesajı
İsrail, hem insanlığın hem de barış umutlarının düşmanıdır. Mısır’daki müzakerelerin kesintiye uğraması, İsrail’in savaş, şiddet ve soykırıma devamı hâlinde, artık zora dayalı her türlü askeri seçenek meşru hale gelecektir. İsrail’in durdurulması masa başında olmuyorsa sahada ve silahla yapılması tarihin kırılma anı olarak karşımıza çıkabilecektir. İki devletli çözümden başka yol kalmamıştır. Başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız Filistin devleti kabul edilmeli, BM’ye de tam üye yapılmalıdır. Soykırımcılar hesap verecektir. Gazzeli bebeklerin, kadınların hakkını hukukunu korumak insanlık görevidir.
Terörsüz Türkiye açıklaması: Önyargı düğümlerini çözmek istiyoruz
Terörsüz Türkiye, milli ve tarihi bir hedeftir. Can alıcı noktası iç barış ve huzur ortamının sağlanması ve sağlıklı esaslara bağlanmasıdır. Türk ve Türkiye Yüzyılı, barış, huzur ve kardeşlik yüzyılıdır. Milletimiz Terörsüz Türkiye adımlarının arkasındadır. Kazanan Türk milleti olacaktır. Menfi çevrelerin uydurmalarıyla bezenmiş ithamlarına itibar edecek kimse yoktur. Terörsüz Türkiye hedefini kolektif bakış açısıyla hedef alıyor, yeni bir dirilişki momenti olacağına inanıyoruz. Önyargı düğümlerini çözmek istiyoruz. Kapanmış diyaloglara canlılık kazandırma arzusundayız. Kim Terörsüz Türkiye’den rahasızsa bir acziyet içindedir.
Hedef büyüktür. Taviz ve teslimiyet yoktur. Anlaşmazlıkları önce çoğaltıp sonra körükleyen, fitne yayan iç ve dış hıyanet şebekesinin çarkı kırılacaktır.
Türkiye, kutlu bir doğum arifesindedir. Bu doğumun sancıları olabilir, yanlış anlamalar olabilir, sinirler de gerilebilir, temaslar zayıflayarak mesafeler açılabilir. Sabır, sebat ve soğukkanlılıkla vatan ve millet sevgisinde buluşmamız, her sorunla başa çıkmayla kâfidir. Yeter ki samimiyet ve dürüstlük rotasından ayrılmayalım.
Komisyonun 14. toplantısı yarın yapılacak. Siyasi ve hukuki düzenlemeler için geniş ve gerçekçi bir müzakere zemini oluşmalıdır. Herkesin söyleyeceği bir fikir ve düşüncesi vardır. Bunları dinleyip en güvenli yol haritası belirlenmelidir. Böyle yapıldığını görmekten memnuniyet duyuyoruz.
Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen nifak tohumlarının çürütülmesi, ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması, ‘Terörsüz Türkiye’nin asıl amacıdır.
“Siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalı”
Kürt kardeşlerimizin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur. Farklı sebeplerle aldanıp kandırılan, suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır. Silah versa siyaset yoktur. Siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalıdır.
PKK’nın kurucu önderliği, elini taşın altına koymuştur. 27 Şubat çağrısından sonra PKK 12 Mayıs’ta silah bırakmış ve varlığını lağvetmiştir. 11 Temmuz’da bir grup PKK’lı silah yakmıştır. Suriye’nin kuzey doğusunda tesir alanı kuran SDG/YPG henüz silah bırakmamış, İmralı çağrısına riayet etmemiştir. İmralı’nın çağrısı, PKK’nın yanında bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. Bizim anladığımız böyledir, yorumumuz budur, doğrultu da budur.
Öcalan’a çağrı
Beklentim şudur: PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir. Esad rejiminin devrilmesinden sonra ilk kez yapılan Halk Meclis’i seçimlerinin demokratik istikrar içinde yeni dönemin, yeni siyasi ve toplumsal mekanizmanın ağırlık merkezi olması yönünde fikir birliği hasıl olmuşken; Rakka, Haseke ve Süveyda’nın bunun dışında kalması 10 Mart Mutabakatının ruhuyla çelişmektedir.
Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır. Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır.
“Pazarlık içinde değiliz, al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız”
Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye’nin müjdesidir. Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız. Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz. Şehit ailelerimiz kaygılanmasın. Gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını kesinlikle öne eğdirmeyeceğiz. Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zayıflatacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız. Maksadımız milli birlik ve kardeşliğimizi, bunun yanı sıra iç cephemizi tahkimini ve taçlanmasını sağlamaktır. Yaşasın Türk milleti. Yaşasın ve payidar olsun Türkiye Cumhuriyeti!”