Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonuna enflasyon sunumu yaptı ve dezenflasyon sürecinin yavaşladığını söyledi.
Medyan enflasyonda ana eğilimin yüzde 26 civarını gösterdiğini kaydeden Karahan, “Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da, bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Karahan’ın daha önce yaptığı bir konuşmada “Altın talebi enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor” ifadelerine tepki gösteren komisyon üyesi CHP’li milletvekilleri, “Enflasyonun sebebi yastık altındaki 500 milyar dolar” yazılı dövizler ile Karahan’ı karşıladı.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Eskiden sorun faiz yükselirse faiz lobisi, dolar yükselirse dolar lobisiydi, sanal düşmanlar vardı. Patates lobisi, soğan lobisi, sebze terör örgütü… Bugün de enflasyonun sebebini bulduk. Evde altın saklayanlar enflasyonun sorumlusu oldu. Yastık lobisi şimdi. Bunları kutlamak lazım hiç kendilerinin sorumluluğu yok. Şimdi enflasyonun sorumlusu teyzeler, amcalar” diye konuştu.
Ağbaba, “Memleketin malına çökmeyi biliyorlar. Evlerdeki yastık altındaki altınları bulup enflasyonu düzelteceğiz Allah’ın izniyle” sözleriyle Karahan’a tepki gösterdi.
Karahan, komisyondaki sunumunda “Enflasyon beklentileri gerileme kaydetmekle birlikte yukarı yönlü risk oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
Karahan’ın mesajlarından öne çıkanlar şöyle:
“Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde de tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz. Küresel enflasyona ilişkin riskler tamamen ortadan kalkmış değil. Merkez bankaları faiz indirimlerini bu riskleri de dikkatle gözeterek sürdürüyor.
Sıkı para politikamızın hedeflenen bir sonucu olarak, talep kompozisyonundaki dengelenme devam ediyor. Önceki yılların aynı dönemleriyle kıyasladığımızda, 2025 yılının ilk altı aylık döneminde toplam tüketimin yıllık büyümesinin yavaşladığını, toplam yatırımların büyümesinin ise arttığını görüyoruz.
Bildiğiniz üzere, talebi yakından anlamak için satış ve tüketim göstergelerini düzenli şekilde takip ediyoruz. Ve bu göstergelerin de normal eğilimlerine kıyasla hangi düzeyde olduğunu anlamamız önem taşıyor. Bunun için, bu serileri trendden arındırıp inceliyoruz.
Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda bir yükseliş gördük. Bu seyirde, gıda ile hizmet fiyat gelişmeleri öne çıktı. Nitekim aylık hizmet enflasyonu okula dönüş etkisi öncülüğünde yükselirken, gıda fiyatları üzerinde arz yönlü unsurların etkisini hissettik.
Hizmet grubundaki dinamikleri yakından incelediğimizde, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek olan kalemlerin hizmet enflasyonundaki ataleti artırdığını görüyoruz.
Nitekim, son bir yıllık dönemdeki enflasyon gelişmelerine baktığımızda; eğitim ve kira kalemleri öne çıkıyor. Lokanta-otel gibi talep koşullarına duyarlılığı yüksek olan hizmet alt kalemlerinde ise görece ılımlı fiyat artışları söz konusu.
Kira enflasyonunun, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü arz yönlü unsurların da etkisiyle, öngördüğümüzden daha yüksek seyrettiğini not etmemiz gerekiyor.
Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyon ise ana eğilimin yüzde 26 civarında olduğunu ima ediyor. Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da, bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor.
Dezenflasyon sürecinde, enflasyon beklentilerinin seyri de büyük önem arz ediyor. Enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini izliyoruz.
Beklentiler, iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.”