Geçen hafta Seren (Nil Sude Albayrak) ameliyatın ardından gözlerini açar açmaz Aziz Uras’a (Demirhan Demircioğlu) “Seni özledim” demiş, hepimizi üzmüştü. Yeni bölümde öğrendik ki Seren çoğunluğun düşündüğünün aksine hafıza kaybı rolü yapmıyormuş ve son hatırladığı olaylar bir buçuk sene öncesine aitmiş. Bu işin eğlenceli tarafı evliliğini de hatırlamamasıydı çünkü Seren neden evlendiklerine, kendisinin böyle bir şeyi nasıl kabul ettiğine anlam veremezken hepimizin sesi oldu. Biz de Aziz Uras küçük bir Timur’a dönüştüğünden beri Seren’i böyle birine nasıl yar ettiğimizi sorguluyoruz.
“Ben seninle neden evlendim ki?”
Seren, Aziz Uras’la olan evliliğini sorguluyor! #Bahar @dizibahar pic.twitter.com/3V7nOvoZiP
— Show TV (@ShowTV) October 7, 2025
Hepimizin anası Bahar!
O gece neler yaşandığını bir biz, bir Allah, bir Aziz Uras, bir Maral, bir Evren (Hayal Köseoğlu, Buğra Gülsoy) biliyordu malum. Listeye nihayet Bahar da (Demet Evgâr) eklendi. Hareketlerinden şüphelendiği oğlunun kaç gündür kamera kayıtlarını sildirme ihtimalini es geçmiş olmasına sinirlenmeyeceğiz zira bize yerli dizilerde asla görmediğimiz bir hediye verdi kendisi: “Erkektir yapar”, “Olsun, o benim oğlum”, “Seren de biraz alttan alsaydı” gibi cümleler kurmak yerine kahroldu Bahar’ımız. Hem Aziz Uras’a hem uçkur mirasını oğluna aktarmış Timur’a verdi veriştirdi, kendi ebeveynliğini sorguladı, Seren’e sahip çıktı. Seni millî anamız ve kaynanamız ilan ediyoruz!
“Bunu Seren’e nasıl yapar?”#Bahar sinirlerine hakim olamıyor! @dizibahar pic.twitter.com/8uz6LNAMQ4
— Show TV (@ShowTV) October 7, 2025
Sıra dayağı
Valla biz hafta hafta neler olduğunu yazdık buralarda, Seren bizi takip etseydi bu kadar tantanaya gerek kalmadan Aziz Uras’ın nanelerini anında öğrenirdi! Neyse ki geç de olmadı güç de, Seren şahit olduğu ihaneti hatırladı. Hem Aziz Uras’a hem Maral’a gayet medenî şekilde haddini bildirdi demek isterdik ama ölümden dönmenin verdiği yetkiye dayanarak Seren ikisini de falakaya yatırdı. Şiddeti güzellemiyoruz ve fakat illa dayak atılacaksa ‘ikinci kadın’lara saç baş yolunmayı ve erkeklere dokunulmazlığı uygun gören dizilerin aksine ‘Bahar’da iki tarafın da cezalandırıldığını görmek devrim gibi; düşünün sektörün halini!
“İnsan sinirlenince neler oluyormuş…”
Seren, Aziz Uras ve Maral’dan hesap soruyor! #Bahar @dizibahar pic.twitter.com/SNKvvD2S0K
— Show TV (@ShowTV) October 7, 2025
Dizi yansıması
🔴 Aziz Uras’ın bu bölümdeki tek hırpalanışı bu değildi. Bahar’ın oğluyla yüzleştiği sahneye özellikle değinmek isteriz. Çoğunluk Bahar’ın Aziz Uras’a attığı (hayatı boyunca tek) tokada sevinirken biz izlediğimiz şahane oyunculuklarda kaldık. Aziz Uras’a olan öfkemizin yerini bir anne-çocuk yüzleşmesinin duygusal ağırlığı aldı. Her ikisini de buradan tebrik ediyoruz!
“Benim bir oğlum vardı…”
Bahar’ın öfkesi ve hayal kırıklığı, Aziz Uras’ın çaresizliğiyle çarpışıyor. 💔#Bahar @ShowTV @mfyapimtv pic.twitter.com/I7eVtfp89Y
— Bahar (@dizibahar) October 7, 2025
🔴 Bahsedilmeye değer bir diğer sahne, Bahar’ın kaydı izlerken yaşadıklarıydı. Seren’le aynı yerden yaralanmış bir kadın olarak Bahar bu görüntülerden tetiklendi ve oğlunun sırrını yakaladığında aklına Timur ve Rengin’i yakaladığı anlar geldi. Bu vesileyle 10. bölümün söz konusu sahnelerini flashback’le yeniden izledik. Dizinin o zamanki yönetmeni Neslihan Yeşilyurt’a, Bahar’ın duygularını aktarmadaki başarısı için bir kez daha şapka çıkardık.
🔴 Bahar bizi mest etmeye devam etti ve Seren her şeyi hatırlayıp Aziz Uras’ı perişan ettiğinde bile üstü başı ‘uf olmuş’ paşa oğluşuna değil, Seren’e koştu. Vallahi Aziz Uras efendi, şu durumda seni hiçbir ebeveyn-çocuk ilişkisi kuramıyla aklayamayacağız. Başkalarına çektirdiklerinin sorumluluğunu alamayan bir Timur’a daha, bir Şerbo Firaz’ına daha ihtiyacımız yok. Seni yaşken eğdik eğdik, eğmedik halimiz nanay!
🔴 Dokunaklı sahnelerden devam… Seren çocuklarını ilk görüşte hatırlamadı, kokularını içine çekince de hatırlamadı. Bu tür klişeler yerine başka bir bağ kuruldu ve Seren’in kulaklarında geçen sezondan kalma bir ezgi yankılandı: Annesi Efsun’un gitmeden önce torunlarına söylediği ninni. Yani Seren anneliğini, kendi annesini hatırlayarak hatırladı. Ne hoş bir dokunuş ama!
🔴 Efsun’un sadece sesini duyabildik, o da eski sesi. Ölümden dönen Seren’in ebeveynleri hakkında hâlâ tek çift laf edilmedi. Yineliyoruz: Kendilerini konuk oyuncu olarak getiremiyorsanız ya oyuncu değişikliğine gidiniz ya da (bakın bu çözüm aşırı basit) neden gelemediklerine dair bir gerekçe repliği yazınız. Ölümden dönen çocuğunun ziyaretine gelmemenin bir gerekçesi olamaz da neyse… Ha şayet o kadar insan toplanıp da kızın anasına babasına haber vermeyi akıl edemediyse daha kötü. Bu kopukluk senaristlerin hiç aklına gelmediyse o daha da kötü!
Pişmanlık ve pişkinlik arasında
🔴 Peki Aziz Uras pişman değil mi? Vallahi inanın anlayamadık. Seren’in yanında sevgi pıtırcığı, ağlamaklı gözleriyle tam bir sevecen eş. Ama kendisi bir arsız oğlu arsız olduğu için Seren’in hafıza kaybına bölüm boyu sevindi, hatta Seren çocuklarını nihayet hatırladığında bile Aziz Uras bundan rahatsız oldu. Kim bilir Seren başka neleri hatırlıyordu, eyvahlar olsundu!
👉 Aziz Uras bir başka sahnede elinde Seren ve çocuklarının resmiyle kendinden geçercesine ağlarken öteki sahnede Maral’ın göz süzmeleriyle heyecanlandı, ilk kez bir insan suratı görüyormuş gibi kızın ağzını burnunu inceledi, hatta dayanamayıp bir kez daha öpüştü! Özetle Aziz Uras pişman mı, kararı size bırakıyoruz… Diyebilirsiniz ki bocalayan bir karakteri çok iyi yansıtmamışlar mı? Şu noktada o kadar objektif bakmak istemediğimizi itiraf ediyor, iyi yansıtmaz olaydılar diyoruz!
🔴 Aziz Uras bocalıyor bocalamasına da Maral’da hiç pişmanlık, vicdan, utanma yok ayol! Kendisini hatırlamayan Seren’in hasta bakıcılığını yapıyor, Seren’in bebeklerini seviyor, Seren’le sohbet edip şakalaşıyor, üç saniye sonra Aziz Uras’a yürüyor. Analar ne pişkinler doğuruyor a dostlar!
Paralellikler
🔴 Biliyorsunuz ki Peran Hastanesi’ne sadece karakterlerimizin kişisel meseleleriyle paralellik kurmamıza yarayacak hastalar yatıyor. Yani bizim doktorlardan herhangi biri sizinle özdeşlik kuramazsa yandınız. Şehirde başka hastane de yok malum, herkes burada, dımdızlak ortada kaldınız. Bakmayın iğnelediğimize, bu paralellikleri seviyoruz ve belli ki bu hastalar (eski ve yeni tüm) senaristlerin yazım sürecine işlevsellik katan birer öge. Karakterlerle ilgili ufak detayları hatırlamamızı, yeri geldiğinde geçmişleriyle ilgili bir konuyu yeniden gündeme getirmelerini bu hastalar sağlıyor.
👉 Bu bölümde Bahar yalnızca Seren’le değil, karaciğer nakline ihtiyaç duyan iki genç ve aldatılmış bir hasta yakınıyla da özdeşlik kurdu maşallah.
👉 Bu gençlerden biri yetimhanede büyümesiyle Evren’in, diğeri doğuştan acıya duyarsızlığı (CIPA) nedeniyle Harun’un (Mert Turak) paraleliydi.
👉 Evet, bu vesileyle Harun’un herkesten gizlediği bir rahatsızlığı olduğunu öğrenmiş olduk. Bunun hikâyeye nasıl bir katkısı olacak bilemiyoruz, ama kamu spotu açısından fena olmadı. Bu bireyler ağrı ve acı hissetmedikleri için vücutlarının “Bir sorun var” sinyalini duyamıyorlar ve problem büyümeden, iş işten geçmeden söz konusu sorun anlaşılamıyor. Harun’un sözünü aktaralım ve hissettiğimiz acıları sevelim: “Acı, vücudun yardım çığlığıdır.” Bu gibi durumlarda çözüm ise yine Harun’un dediği gibi kendini sürekli gözlemlemek.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: MF Yapım
Yapımcı: Asena Bülbüloğlu
Yönetmen: Mehmet Can Bindal
Senaryo: Rana Mamatlıoğlu, Bekir Baran Sıtkı
Müzik: Aytekin Ataş
Oyuncular: Demet Evgâr, Buğra Gülsoy, Ecem Özkaya, Mert Turak, Elit Andaç Çam, Esra Ruşan, Hayal Köseoğlu, Demirhan Demircioğlu, Nil Sude Albayrak, Alisa Sezen Sever, Hasan Şahintürk, Sena Mia Kalıp, Ege Erkal, Can Kızıltuğ, İrem Kahyaoğlu, Mert Öner, Dorukcan Sarıduman, Öykü Su Okur, Nazlıcan Galip, Füsun Demirel, Hatice Aslan. (Konuk) Tolga Çıklaçiftçi, Özlem Öçalmaz, Melissa Giz Cengiz.