Gezi Parkı eylemlerinin 12’nci yıl dönümünde Taksim Meydanı’nda “Duran Adam” eylemi sırasında gözaltına alınan 19 kişi, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’de hâkim karşısına çıktı. Duruşmaya cübbe giymeyerek başlayan hâkime avukatlar tepki gösterdi. Hâkim, gelen tepkiler üzerine, diyerek cübbesini giydi. Duruşmanın başında avukatların derhal beraat talebini hâkim reddetti.
Gezi Parkı eylemlerinin 12. yıl dönümünde, akşam saatlerinde Taksim Meydanı’nda bir araya gelen gençler, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde “Duran Adam” eylemi yaptı. Polis ekipleri eyleme müdahale ederek, 2’si çocuk olmak üzere toplam 21 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan çocuklar gece saatlerinde serbest bırakılırken, diğer 19 kişi sevk edildikleri sulh ceza hakimliğince yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda gerçekleştirilen “sabit bekleme” eylemine katıldıkları gerekçesiyle 19 kişi hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla dava açtı.
Hâkim ve avukatlar arasında “cübbe” tartışması
Sanıkların avukatları, İstanbul 5. Asliye Ceza hâkiminin cübbesini giymeyerek duruşmaya başlamasına tepki gösterdi. Cübbesini giymeyen hâkime “Biz de cübbelerimizi çıkaralım o zaman” diyen avukatlara hâkim, “Yıl olmuş 2025, peruk da takalım o zaman” dedi.
Derhal beraat talebi reddedildi
Duruşmanın başında “ortada bir suç yok” diyen avukatlar derhal beraat taleplerini hâkime iletti. Hâkim “örneği yok” diyerek derhal beraat taleplerini reddetti.
Duruşmada savunma yapan Abdurrahman Mete şöyle konuştu:
“Herhangi bir şekilde planlı bir protesto değildi. Gençlerin bu şekilde mahkemelerde yargılanması çok saçma geliyor. Duran Adam gibi basit bir eylem nedeniyle yargılanıyor olmamız beni üzüyor. Burada da Duran Adam eylemi yapsam bunun bir suç teşkil ettiğini düşünmüyorum. Cebimden “çapulistan” yazılı bir bayrak çıkması da yazılmış iddianameye. O bayrakta ay yıldız da vardı. Bu da mı suç teşkil ediyor.”
Savunma yapan Alperen Bayrak, şu ifadeleri kullandı:
“Ben o gün oraya arkadaşımla buluşmak için Taksim’e gittim. Arkadaşımdan önce vardığım için arkadaşımla iletişime geçmek istedim. Tanımadığım bir polis memuru tarafından hakaretlere uğrayıp kaybol buradan denilmesine maruz kaldım. O noktada boynumdan çevrilerek ters kelepçe yapılarak alandan uzaklaştırıldım. İddianamede de orada bulunmadığım ve görüntü tespitinin yapılamadığı yazıyor.”
“Kanunsuz bir eylem bulunmamaktadır”
Bayrak’ın avukatı da savunmasında şöyle konuştu:
“Kanunsuz bir eylem bulunmamaktadır. Zor kullanmaya rağmen dağılmama gibi bir durum söz konusu değildir. Müvekkil hakkında uygulanan adli kontrol tedbirleri orantısızdır. Müvekkil öğrencidir ve adli kontrol şartları okul hayatını olumsuz etkilemektedir. Bu şartların kaldırılmasını talep ediyoruz.”
Taksim’e yalnızca arkadaşlarıyla buluşmaya gittiğini söyleyen Bilge Esen şöyle dedi:
“Arkadaşlarımla buluşmak için Taksim’e gittim. Orada bulunan polisler beni ters kelepçe ile gözaltına aldı. Bileklerimde kelepçeler nedeniyle yaralar oluştu.”
Hâkim ile avukatlar arasında “talk show” tartışması
Savunma yapan avukatlara “uzatmamaları” yönünde uyarıda bulunan hâkim avukatlara “talk show programı çekmiyoruz burada” dedi. Avukatlar, hâkime “Savunma görevimizi yerine getiriyoruz. Sürekli olarak kesmezseniz görevimizi yerine getireceğiz” dedi.
“Artık evime dönmek istiyorum”
Duruşmada gözyaşları içinde savunma yapan Hilal Beler şöyle konuştu:
“Ben Avusturya vatandaşıyım. Orada hâlâ kirasını ödediğim bir evim, hâlâ kredisini ödediğim bir arabam var. İşsizlik nedeniyle kaybım yaklaşık 5 bin euro seviyesine ulaşmış durumda. Ben hakkımdaki adli kontrollerin kaldırılmasını istiyorum. Artık evime dönmek istiyorum.”
Duruşmada beyanlarda bulunan avukat Aydın Başalmaz şöyle konuştu:
“Yaptıkları eylem, örnekleri arasındaki en barışçıl olanlarından biridir. AİHM ve AYM kararları da var bu eylemlerin suç teşkil etmediği yönünde. Bu iddianamenin politik saikler yönünde hazırlandığını görüyoruz. Bu iddianamenin bu şekilde düzenlenmesi yarın kimsenin sokağa çıkamayacağı anlamına geliyor.”