Kalın’dan ‘süreç’ açıklaması: Aldığımız mesafe tarihi nitelikte
11 Ekim 2025

MİT Başkanı İbrahim Kalın “2 yıldır devam eden Gazze halkına yönelik soykırım politikaları, bir ateşkesle artık sona ermiştir” dedi. Kalın, Abdullah Öcalan ile yürütülen sürece dair de “Terörsüz Türkiye yolunda aldığımız mesafe gerçekten tarihi niteliktedir” ifadelerini kullandı.

Kalın, Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen “Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi”nin açılışındaki konuşmasında, etkinliğin Türkiye’de yapılan ilk uluslararası istihbarat kongresi olduğunu söyledi.

Milli İstihbarat Akademisinin yaklaşık 1,5 yıl önce kurulduğunu, kısa sürede akademik dünyada kendine özgü yer edinmeye başladığını söyleyen Kalın, yapılan çalışmalar, hazırlanan raporlar ve çalıştaylarla akademinin, istihbarat disiplininin oluşması ve istihbarat ekosisteminin şekillenmesinde kilit rol oynamaya başladığını anlattı.

Kalın, bu çağda istihbaratın artık devletlerin yürüttüğü operasyonlardan ibaret olmadığını dile getirerek, “Farklı alanlarda güvenlik çalışmaları, uluslararası ilişkiler birimlerimiz, siyaset bilimi bölümlerimiz var. Ama ilk defa Milli İstihbarat Akademisiyle birlikte ülkemizde sadece istihbaratı merkeze alan bir akademik birim kuruldu, akademik kurum inşa edildi. Çok ehil arkadaşlarımızla genç, dinamik, ufku açık arkadaşlarımızla bu saha aslında şekilleniyor. İleride tarih yazıldığında bu toplantılar, akademinin yaptığı bu çalışmalar, bu yeni disiplinin Türkiye’de şekillenmesinde kilometre taşları olarak kaydedilecek, incelenecek.” ifadelerini kullandı.

Soğuk savaş dönemi sonrası dünyada artık yeni küresel düzen anlayışının had safhaya çıktığını belirten Kalın, Batı merkezli paradigmanın daha fazla sorgulanır hale geldiğini söyledi.

Kalın Gazze’de ateşkese ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“En sıcak gündem maddemiz olan Gazze’de ateşkesin sağlanmasıyla ilgili bildiğiniz gibi bu sabah itibarıyla yakın tarihimizde önemli bir sayfayı, dönemi geride bıraktık. 2 yıldır devam eden Gazze halkına yönelik soykırım politikaları, bugün itibarıyla bir ateşkesle artık sona ermiştir. Bunu derken tabii ki büyük bir ihtiyat ve dikkat içerisinde söylüyorum. Zira ateşkesin uygulanması, bundan sonraki en önemli görevimiz olacaktır. Kırılgan bir ateşkes yapıldı. Uygulaması, sahada denetlenmesi de aynı şekilde büyük bir hassasiyet ve dikkat gerektirmektedir. Bu tür hassas kırılgan ortamlarda ihlaller, sabotajlar her zaman olur ama bugün itibarıyla önümüzde, elimizde artık bir ateşkes var.”

Sadece arabulucu ülkelerin ya da garantörlerin değil, Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Orta Doğu’ya bütün uluslararası toplumun bu ateşkesin kalıcı hale gelmesi için rol alması ve sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirten Kalın, “Bu ateşkes tabii ki sorunun çözümü değil, daha ilk adım. Sorun, ancak ve ancak Filistin Devleti kurulduğunda, Orta Doğu’da iki devletli çözüm hayata geçirildiği zaman gerçek manada çözüme yakın hale gelmiş olacak. Bunun imkansız olmadığına biz inanıyoruz. Evvelsi gün yaptığımız yoğun müzakere maratonunda da açıkça gördük, karşılıklı güvenin olmadığı yerde sorunu çözecek olan şey iradedir, niyettir, kararlılıktır ve bunların ürettiği umuttur.” diye konuştu.

Kalın, yürütülen müzakerelerde de muhataplarına tarafların birbirlerine güvenmediğini ifade ettiğini aktararak, şöyle konuştu:

“Güvenin olmadığı bir ortamda elimizde ne var? Elimizde bir siyasi irade var. ‘Bu sorunu çözmek istiyoruz.’ diyen bir siyasi irade var. Elimizde bir iyi niyet beyanı var. ‘Evet biz bunu yapmak istiyoruz.’ diyen bir niyet var. Eğer bu varsa o zaman umut var demektir. Bu üçü üzerine, yani irade, iyi niyet ve umut üzerine güveni inşa edebiliriz. Güven, bir adım sonra güvencelerle teyit altındadır. Güvenceler dediğimiz de bu ateşkesteki ana maddelerdir. Bu güvenceler üzerinden bir ateşkesi inşa edersiniz ve bunun üzerine bir barışı inşa etmek mümkün hale gelir.”

Kalın, bu konuyu sadece bölge meselesi olarak değil, küresel barışın da anahtar unsurlarından birisi olarak yakın şekilde takip etmeye devam edeceklerini vurguladı.

Sıcak çatışma alanlarından birisi olan Rusya-Ukrayna savaşında da Türkiye olarak bugüne kadar kritik roller üstlendiklerine değinen Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu savaşın sona erdirilmesi için de Türkiye olarak biz bütün taraflarla aynı anda konuşan, konuşmaya devam eden bir ülke olarak kendimizi konumlandırdık. Cumhurbaşkanımızın liderlik diplomasisi yoluyla hem Rus Devlet Başkanı’yla hem Ukrayna Devlet Başkanı’yla hem diğer ülkelerle yürüttüğü yoğun diplomasi faaliyetleri neticesinde bildiğiniz gibi İstanbul’da geçtiğimiz 3 ay içerisinde 3 toplantı yapıldı. Uzun bir aradan sonra ilk defa Rusya ve Ukrayna heyetleri doğrudan müzakereler yapma imkanı buldular. Türkiye olarak biz bu çalışmalara bundan sonra da ev sahipliği, arabuluculuk yapmaya, kolaylaştırıcı bir rol oynamaya devam edeceğiz. Biz Rusya-Ukrayna savaşının da müzakere, diyalog, barış yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz, inanmak istiyoruz.”

Suriye’de de Esad sonrası dönem ile ülkenin yeni bir aşamaya girdiğini belirten Kalın, toprak bütünlüğünün korunması, siyasi birliğin sağlanması, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal bütünlüğün ileri taşınması için yoğun çaba içerisinde olduklarını söyledi.

“Yaklaşık 60 yıllık Baas rejimini yıkan, 14 yıllık iç savaşı sona erdiren bir kritik dönemin ardından Suriye’yi yeniden inşa etmek kolay bir iş değil” diyen Kalın, “Suriye’nin herkesin yardımına ve desteğine ihtiyacı var. Zira yeni Suriye yönetimi çökmüş bir devleti, bölünmüş bir toplumu, iflas etmiş bir ekonomiyi devraldı. Bu yapıyı alıp yeniden tamir etmek, tedavi etmek, yeni bir Suriye inşa etmek sadece Suriyelilerin değil, hepimizin ortak sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.

Türkiye Yüzyılı perspektifinin en önemli ayaklarından birini “Terörsüz Türkiye” hedefinin oluşturduğunu söyleyen Başkanı Kalın, şöyle devam etti:

“Terörsüz Türkiye’yle sadece Türkiye’nin karşı karşıya olduğu 40 yıllık PKK terörünü sonlandırmayı değil, aynı zamanda bütün bölgenin her tür terör örgütünden, vekil güçlerden arındırılması, bölgenin kendi dinamikleri üzerinde bir güven ve istikrar düzeni ve sistemi kurmasını arzu ediyoruz. Terörsüz Türkiye yolunda aldığımız mesafe gerçekten tarihi niteliktedir. Bundan sonra atılacak adımlarla da ülkemizi ve bölgemizi tüm terör tehditlerinden arındırmak, bölgede Türküyle, Kürtüyle, Arapıyla, diğer unsurlarıyla gerçek bir kucaklaşmanın, barışın, stratejik bir kavuşmanın ve bütünleşmenin adımlarını atmayı hedefliyoruz.”

Program daha sonra basına kapalı devam etti.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, 12 Ekim’e kadar devam edecek kongre, istihbarat alanının disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınması ve Türkiye’de istihbarat çalışmalarının akademik zeminde kurumsallaşmasına katkı sunmayı amaçlıyor.

Türkiye ve dünyadan 250 akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen kongrede, 40 farklı oturumda istihbaratın teorik çerçevesinden teknoloji, güvenlik, yapay zeka, ekonomi ve sağlık gibi farklı alanlardaki yansımalarına kadar pek çok konu ele alınacak.

ÇOK OKUNANLAR