Kim mırıldanıyor bu metinlerde?
Bu kısa, bilinçakışı metinler, herhangi bir seansın herhangi bir anında karşımdaki koltukta oturan hastalarımdan duyduğum ve beni etkileyen bir cümlenin peşine takılmaya karar verdiğimde ortaya çıkmaya başladı. Kendimi onların yerine koymaya gayret ettim hep. Husserl’in ‘yaşam dünyası’ adını verdiği ve kişinin bilerek bilmeyerek dünyayla ve kendisiyle ilişkisinde inşa ettiği dünyanın içine girmeye çalışıp kısacık ve kısık sesle mırıldanmaya çalıştım, çalışıyorum her terapi seansında.
Hiç kimsenin hiçbir sırrını ele vermiyorum bu metinlerde. Sonuçta amacım herkesin dedikodu merakıyla izlediği diziler yapıp milyonlar kazanmak değil. Edebi bir metin inşa etmekten ve birilerinin ruhuna dokunmaktan başka hiçbir amacım yok.
***
Hayata Tutunmaktan Vazgeçtim
Bunu söylerken ne demek istediğimi bilmiyorum ama sanırım hayata tutunmaktan vazgeçtim ben. Öyle hissediyorum. Hatta hissetmiyorum. İçimde öyle, zaten varolan bir bilgi gibi. Kant olsa, a priori derdi. Bir yerden de gelmedi bu bilgi sanki, bende hep vardı, ben yeni yeni farkına varıyorum sadece. Hayata tutunmadım ben hiç. Birileri tutmuştu beni, niye bilmem. Belki güzel bir kadın olduğumdan, kim bilir? Nasıl mı anlıyorum tutunmadığımı hayata? Film izlemiyorum, müzik dinlemiyorum. Bunlar benim kendiliğinden yaptığım şeylerdi, şimdi kendiliğinden yapmaktan vazgeçtiğim şeyler oldular. Yalnızca bir zamanlar yaptığımı hatırlıyorum, şimdiyse yapmıyor olduğumu. Sanırım bu. Depresyon denen şeyi bugüne kadar hiç yaşamamıştım, o da oldu sanırım. Bu depresyon olsa gerek. Neden bir ad koymaya ihtiyacım varsa hâlâ? Gülmek, evet gülmek hep önemliydi benim için. Yatakta aklıma bir şey geldiğinde kendi kendime gülerdim ben. Bence hayatın en güzel tutamağıdır gülmek. Artık gülmek… bilemedim, istemiyorum diyemeyeceğim, yalnızca artık gülmüyorum. Komik olan, komik olduğunu anladığım şeylere bile. Sanki gülme kaslarımı botoksladılar. Aklıma bile gelmiyor gülmek. Aklımı da mı botoksladılar nedir? Halbuki ne kadar kaygılıydım yıllardır. Ah! Ne saçmaymış! Artık yok kaygı filan. Neden kaygılanır ki insan? Tutunmuyorsan artık. Evet, buldum doğru cümleyi sanırım: Artık ruhum bitmiş gibi hissediyorum. His de değil bu, sahip olduğum tek gerçek. Bilmem, anlatabildim mi?