Neden Kadınlar Burçlara Bizden Daha Fazla Tutkundur?
12 Ekim 2025

Hiç fark ettiniz mi?

Bir sohbette kadınlar tanıştıkları birine genellikle şu soruyla başlar:

“Burcun ne?”

Erkeklerse sorarsa bile, çoğu zaman dalga geçmek için sorar.

Oysa kadınlar bu soruyu içtenlikle, merakla, hatta sezgisel bir dikkatle yöneltirler.

Çünkü onlar için bu yalnızca bir astroloji meselesi değil; bir insan okuma biçimidir.

Biz erkekler analiz ederiz; kadınlar hisseder.

Belki de fark tam burada başlıyor.

Kadınların Sezgiyle Kurduğu Bağ

Kadınlar, tarih boyunca doğayla, döngülerle, ritimle daha derin bir bağ kurdu.

Ay’ın evreleriyle ruh hallerini, mevsimlerle enerjilerini, yıldızlarla yönlerini hep bir şekilde ilişkilendirdiler.

Astroloji de işte o içsel sezgiyi sembollerle anlamlandırma biçimi.

Erkekler için gökyüzü bir “gözlem alanı”, kadınlar içinse bir “duygu haritası”.

Biz veriye, mantığa, nedene tutunuruz; onlar enerjinin yönünü, duygunun niyetini hisseder.

Bu yüzden kadınlar burçlara inanmak için değil, anlamak için yönelir.

Bir insanın karakterini, niyetini, duygusal ritmini anlamanın yollarından biridir bu.

Bir kadın için “Burcun ne?” sorusu, “Beni anlayabilir misin?” sorusunun başka bir biçimidir.

Rasyonel Adamın Teslimiyeti

Ben de eskiden bu konulara mesafeliydim.

Burçlar, gezegenler, Merkür’ün retrosu…

Hepsini hayatın mistik süsleri sanırdım.

Ama sonra hayat öğretti:

Bazen sezgi, istatistikten daha doğru çıkar.

Kadınlarla paylaştığım dostluklar, ilişkiler, diyaloglar bana gösterdi ki — onların sezgisi çoğu zaman bizim analizlerimizden daha isabetli.

Bir kadının “içime sinmiyor” demesi, çoğu zaman bizim sayfalar dolusu raporlarımızdan daha güçlü bir uyarıdır.

Belki de bu yüzden astroloji, kadınların sezgisel zekâsıyla bu kadar güçlü bir bağ kurdu.

Kutsal Kadim Bilgelikten Bugünün Astrolojisine

Unutmayalım, astroloji ilk ortaya çıktığında bir “kadın bilimi”ydi.

Ay’ın döngülerini, doğum zamanlarını, ekim hasat mevsimlerini kadınlar takip ederdi.

Kadınlar gökyüzünü gözlemleyerek zamanı, yaşamı, doğurganlığı anlamlandırırdı.

Bugün Instagram’da burç yorumları yapan milyonlarca kadını küçümseyenler, aslında kadim bir bilgelik zincirinin devam ettiğini fark etmiyorlar.

Evet, artık “müneccim başı” yok ama her gün milyonlarca kadın, yıldızlardan yola çıkarak kendi iç haritasını okuyor.

Bu, bilimsellikten çok, kendini tanıma sanatı.

Erkekler Neden Uzak Duruyor?

Erkekler dünyayı kontrol etmeye, ölçmeye, tanımlamaya alışkın.

Belirsizlik onlara rahatsızlık verir.

Oysa astroloji, belirsizliğin içinde bir anlam arayışıdır.

Yani erkek zihni için fazla akışkan, fazla sezgisel, fazla “öngörülemez”.

Belki bu yüzden erkekler burçları “inanmam ama denk geliyor” cümlesiyle geçiştirir.

Aslında “inanmak istemem” demek isterler.

Çünkü inanırlarsa, kontrolü kaybedeceklerini hissederler.

Kadınlar ise zaten kontrol etmek yerine hissetmeyi tercih eder.

Yıldızlarla Kurulan Denge

Astrolojiye fazla anlam yüklemek kadar, onu tamamen reddetmek de aynı ölçüde yüzeysel.

Çünkü mesele yıldızlar değil, bizim onlarla kurduğumuz anlam.

Kadınlar bu anlamı duygularla, erkekler akılla inşa eder.

Ama ikisinin birleştiği yerde, gerçek bilgelik doğar.

Ben Balık burcuyum, karım Kova.

O mantığıyla beni dengeye çeker, ben sezgimle onu yumuşatırım.

Birlikte baktığımızda yıldızlar gerçekten bir şey söylüyor gibi oluyor.

Belki de astrolojinin sırrı tam burada:

Kadınla erkeğin, akılla sezginin birleştiği o ince çizgide.

Yıldızlara Bakmak Değil, Onları Hissetmek

Kadınlar burçları sadece merakla değil, kalpleriyle okuyor.

Çünkü onlar yıldızların “söylediği” değil, “sezdirdiği” şeye inanıyorlar.

Biz erkekler için bu hâlâ bir eğlence olabilir — ama onlar için bu, insan ruhunu anlamanın bir yolu.

Belki de dünyayı ayakta tutan, tam da bu farktır:

Erkekler gökyüzünü hesaplar, kadınlar gökyüzünü hisseder.

Ve nihayetinde, duyguların matematiği, en karmaşık stratejilerden bile daha doğru çıkar.

ÇOK OKUNANLAR