Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat tarafından kuruluna Polat Vakfı, Mardin’in Nusaybin ilçesinde futboldan, basketbola, tenisten, yüzmeye ve hatta pilatese kadar pek çok spor dalını içine alan, kütüphanesi ve terapi merkezi, müzik bölümü ile çok kapsamlı bir tesisi çocukların ve gençlerin hizmetine sundu.
Adnan Polat Galatasaray Spor ve Eğitim Merkezi’nin açılışı için İstanbul’dan özel olarak kalkan bir uçakta Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Dursun Özbek, Polat Holding üst düzey yöneticileri, başta kütüphane olmak üzere tesise katkılarda bulunan FMV Işık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Akın Süel ile bir grup gazeteci önce Mardin’e uçtuk, oradan da Nusaybin’e gittik, çocukların ve gençlerin büyük bir coşkusuyla karşılaştığımız bu güzel tesisin açılışını izledik ve aynı günün akşamı bizi getiren uçağa binip İstanbul’a geri döndük.
Hem Nusaybin’de öğlen yemeği sırasında hem de dönüş yolunda Adnan Polat’ı dinleme şansı yakaladık ve de kendisi gazetecilerin hem Polat Holding’in yatırımları, projeleri ve Türkiye ekonomisi ile ilgili sorularına cevap verdi.
Ne olursa olsun, Türkiye’ye yatırımdan vazgeçmeyen iş insanları arasında yer alıyor Adnan Polat ve şu anda havadaki rutubeti ayrıştırarak içme suyu üretmeye hazırlandığını da bu sohbette öğrenmiş olduk.
“Havadan para kazanıyoruz”
Adnan Polat yenilenebilir enerji sektöründeki yatırımlarına atıfta bulunarak yeni projesini şöyle anlattı:
“Yıllarca rüzgar ve güneşten elektrik elde edeceğim diye bir iddia ile ortaya çıkıp, her yerde anlatmıştım. O zaman herkes benimle dalga geçiyordu, havadan para mı kazanacaksın diye. Kimse inanmadı. Benim hayalim orada 100 bin megawattlık bir güç oluşturmak, ortaya çıkacak olan 20 milyar dolarlık gelirle de kentsel dönüşümü gerçekleştirerek, deprem için ihtiyaç olacak kaynağı yaratmaktı. Sonunda o kanun 22 yıl önce çıktı. Biz şu anda 35-40 bin megawattayız ama büyüteceğiz. Unutmayın bu milli güvenlik açısından da önemli, dışarı bağımlılığımız olmuyor.”
“Sizi susuzluktan kurtaracağım”
“İşte şimdi dünyanın en büyük sorununa geldi sıra. Bugün deniz suyundan kullanma suyu yapılıyor ama içemiyorsunuz. İçme suyu en büyük sorun. Rüzgardan güneşten elektrik elde ettik, yani evet havadan para kazanıyoruz, şimdi de havadan su içeceğiz. Nasıl mı? Havadaki rutubeti ayrıştırarak. İçme suyu kalitesi doğal kaynak suyundan daha iyi. Bununda bir pilot tesisini İzmir Kemalpaşa’da Ege Seramik Fabrikası’nın bacasından çıkan sıcaklığı kullanarak yaptık ve 300-400 litre su elde ettik ama bu çok küçük bir tesis. Deneme. Bunu yapacağız. Dolayısı ile sizi susuzluktan kurtaracağım.”
“Kimse ihracat yapamıyor, seramik sektörü üç yıldır zarar ediyor”
Adnan Polat enflasyon ile mücadelede gelinen nokta ve sanayicilerin durumuyla ilgili sorulara da şöyle cevap verdi:
“Mehmet Bey’in (Şimşek), yapması gereken bazı teknik hareketler var. İşin rasyonel ayağına yürümek zorunda. Ama bir de karşısında sabit gelirli insanların durumu var. Onlar nefret ile bağırıyorlar. Bir de sanayiciler var. Enflasyon yüksekte, kur aşağıda. O enflasyon maliyetine bu kuru böldüğünde dolar bazında ya da Euro bazında o kadar yüksek çıkıyor ki… Hiç kimse ihracat yapmıyor. Dolayısıyla mesela seramik sektöründe bütün şirketler zor durumda. 3 senedir zarar ediyorlar, bu sene de zarar edecekler. Eğer sanayicileri ayakta tutamazsak, enflasyon düşse de hiçbir şey ifade etmez ki… Çünkü bir ülkeyi ayakta tutan sanayisidir. Katma değer yaratıyor çünkü. Ama sonuna kadar direniyoruz. Bakalım nereye kadar gideceğiz.”
“Gayrimenkul sektörü de çok kötü durumda”
Ancak sanayi ile Türkiye’nin kalkınabileceğine dikkat çeken Adna Polat, imalat sanayiindeki daralmanın çok kötü olduğunu söylüyor ve “Kredi alıyorsun, faizler çok yüksek. Enflasyonda maliyet çok yüksek. Kur çok düşük. Dövize çevirdiğin vakit döviz rakamı çok yüksek. Ege Seramik olarak mesela toplam üretimin yüzde 25’ini 30 senedir ABD’ye satıyordum. Toplam üretimin yüzde 25’ini. Ancak ben şimdi rekabet edemiyorum. Çünkü rakam çok yükseğe çıkıyor. Kur şu anda çok düşük. Gayrimenkul sektörü de şu an kötü. Alt gelir grubu değil de orta ve üst gelir grubu alamıyor. Almıyor daha doğrusu. Bankalara veriyorlar, faiz alıyorlar. Şu anda o inşaat şirketleri de çok zor durumda. Satamıyorlar çünkü” dedi.
“Büyük resmi göremediğim için toparlanma ne zaman başlar öngörüde bulunamıyorum”
Toparlanma sürecinin ne zaman başlayacağı konusunda bir öngörüsü olup olmadığı şeklindeki soruya ise Adnan Polat şöyle cevap verdi:
“Tarih konusunda nasıl bir öngörüde bulunayım, bilemiyorum ki. Hem detayları bilmiyorum hem de büyük resmi görmediğim için. Bu işi yönetenlerin büyük resim ne, detayları ne? Onu bilmeden yorum yapamam. Biz kendi kendimize düşünüp bir şeyler yapıyoruz ama… İki haftada bir bütçeyi değiştiriyoruz. Problem ne biliyor musunuz? Öngörüde bulunamıyor şirketler. Problem oradan başlıyor. İhracat için Türk Lirası enflasyondan çok yüksek, kur düşük, döviz çıkıyor. Sanayiyi bu baltalıyor. Turizmi de nasıl baltalıyor biliyor musun? Turizm, bütün giderlerini Türk lirası, bütün artışları, maliyetlerin artışları Türk lirası enflasyonuna göre yapıyor. Para döviz geliyor, dövizin kuru artmadığı için bozdurduğun vakit öbür tarafı karıştırıyor. Yakında göreceksiniz otelcilikte, turizmde de sıkıntı yaşanacak.”
“En büyük ihtiyaç birlik beraberlik”
Son dönemdeki operasyonlarla ilgili bir soruya ise Adnan Polat’ın cevabı şöyle oldu:
“Olayların hepsini siz de görüyorsunuz. Bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı birlik, beraberlik. Birlik, beraberliği sağlamamız lazım. Hangi parti olursa olsun bütün partiler birlik beraberlik sağlayıp yani bir huzur ortamı yaratmaları lazım. Nusaybin’de Kürtler, Aleviler, Süryaniler, Ezidiler, Ermeniler var. Bunların hepsi bizim vatandaşlarımız. Bugün o çocukları gördünüz. Devletimizi yöneten, o meclisi yöneten, bütün partilerin, liderlerin bir araya gelerek Türkiye’nin geleceği için beraber karar vermeleri lazım.”
“Vakıf olarak bir milyon kadının ve çocuğun hayatına dokunuyoruz”
Adnan Polat, liyakat ve fırsat eşitliğini benimseyen Polat Vakfı’nın, kadınlar, kız çocukları ve gençler başta olmak üzere toplumun her kesimini kapsayan projeler geliştirdiğini söyledi. Polat Vakfı, 2025 yılı itibariyle en az 1 milyon kadının ve çocuğun hayatına dokunmayı hedefliyor. Adnan Polat, kız çocuklarının eğitimi konusunda neden hassas olduğunu şöyle anlattı:
“Biz eğer kadınlarımızı geliştirmezsek, o gelişmiş kadınlar olmazsa, gelişmiş çocuklar olmaz. Erkek bunu yapamaz. Dolayısıyla buradaki hedef bu kız çocukları geliştirmek, eğitim olarak, kültür olarak spor olarak. Geliştirip bunları bilgili, görgülü, kafalı çalışan insanlar haline getirmek. O anneler o çocukları kız olsun, erkek olsun fark etmez çok iyi yetiştirir. Erkeklerde motivasyon yok. Çünkü erkekler dışarıda çocuğuyla zaten ilişkisi ya akşamdan akşama ya da sabah işe gitmeden gördüğü kadar. O da hayat mücadelesi veriyor. Biz Polat Holding olarak her zaman kadınların istihdamına önem verdik. Polat Enerji’de çalışan beyaz yakalılar, herhalde Türkiye’de en fazla beyaz yakalı kadın bizde vardır. Yani şirketin yüzde 50’den fazlası kadınlardan oluşuyor.
Kız çocuklarına yönelik başka projelerimiz de olacak vakıfta. Kızlarımız bize güveniyorlar. Ama işte çok yakın takip etmek lazım. İstanbul’a geliyorlar mesela her sömestr tatilinde en az 50’si geliyor, bir yerde kalıyorlar. Müzeleri geziyorlar, şehri gezdiriyoruz. Sinemalara, müzikollere gönderiyoruz, Boğaz’ı tekne ile gezdiriyoruz. Bu tesisleri yapmak güzel, esas onları doğru yönetmek. Galatasaray’ın altyapısı olma konusunda ise orada genel bir tane başka bir felsefe var. Biz eğer Türk sporunda, kızlarımızı ve erkeklerini geliştirmek istiyorsak, mutlaka akademi açmak zorundayız. Eğitimle spor birlikte olduğunda başarı geliyor, bakın Avrupa’ya özel akademiler dolu.”