Thaddeus Pierce sıradan bir bebek değil. Aksine duyan herkesin bir bilim kurgu ya da fantezi filmi senaryosu zannettiği ilginç bir hikayeye sahip.
Lindsey Pierce ve eşi Tim, ABD’nin Ohio eyaletinin London şehrinde yaşıyor. Geçmişte anaokulu öğretmeni olarak çalışan Lindsey, geçtiğimiz yaz anne oldu ve Thaddeus isimli bir erkek bebek dünyaya getirdi.
Ancak Thaddeus sıradan bir bebek değil. Aksine duyan herkesin bir bilim kurgu ya da fantezi filmi senaryosu zannettiği ilginç bir hikayeye sahip. Zira Thaddeus’u oluşturan sperm ve yumurta hücreleri bir araya geldiğinde annesi Lindsey 4, babası Tim ise 3 yaşındaydı.
Hayır, bu okuduklarınız kafa karıştıran bir matematik problemi değil. Gerçekten de Thaddeus hayatının ilk 30 yıl 4 ayını (yani 11.150 gününü) donmuş bir embriyo olarak bir laboratuvarda geçirdi.
Mayıs 1994’te (IVF) ya da halk arasındaki adıyla tüp bebek yöntemiyle bir yumurta döllendi ve gelişip Thaddeus’ bebeği oluşturan embriyo sıvı azot içinde donduruldu, yıllarca özel bir tesiste saklandı.
Böylece Thaddeus da anne karnından çıkar çıkmaz bir rekor kırdı ve “canlı doğan en yaşlı insan embriyosu” olarak tarihe geçti. Bu rekor Guinness Dünya Rekorları tarafından da kayda geçirildi.
Thaddeus, embriyosu kendisinden önce bu rekoru elinde tutan bebekten 7 ay daha uzun süre dondurucuda kaldığı için bu rekora layık görüldü.
ABD’nin Washington eyaletinin Vancouver şehrinde yaşayan Timothy ve Lydia Ridgeway, bu ayın sonunda üçüncü yaş günlerini kutlayacaklar. Nisan 1992’de bir laboratuvarda dünyaya gelen ikizlerin embriyoları, ana rahmine transfer edilmeden önce 29 yıl 9 ay boyunca bir depoda saklanmıştı.
Lindsey Pierce, geçtiğimiz günlerde Business Insider için kaleme aldığı yazıda, “Elbette güzeller güzeli oğlumuz, bir istatistikten çok öte. Biz kendisinin ailemize katılmasını çok uzun süre bekledik. Sekiz yıl boyunca hamile kalmaya uğraştık” ifadelerini kullandı.
Nihayet 26 Temmuz 2025’te Thaddeus doğdu. O sırada Lindsey 35, Columbus şehrinde bir şirkette veri yönetimi departmanında çalışan Tim ise 35 yaşındaydı.
Pierce çifti kilisede tanıştı ve Temmuz 2015’te evlendi. Lindsey kalabalık bir aileden geliyordu ve henüz Tim’le flört aşamasındayken bile çocuk sahibi olmak üzerine konuşuyorlardı.
Ancak 2017 yılına kadar denemelere başlamamışlardı. Öncelikle birlikte yaşayıp birbirlerini anlamalarının dana önemli olduğunu düşünüyorlardı.
Bebek sahibi olmak için hazırlıklara başladıklarında Lindsey, sonbaharda hamile kalıp ilkbahar sonunda doğum yapmayı hedeflemişti. Böylece okullar yaz tatiline girdiğinde bebeğiyle rahatça ilgilenebilecekti.
Ancak işler planladıkları gibi gitmedi. İlk bir yılda hamile kalamayan çift doktorlardan yardım istedi. Yapılan doğurganlık testlerinden herhangi bir sonuç elde edilemedi. Doktorların Pierce çiftine koyduğu teşhis “açıklanamayan infertilite”ydi.
Lindsey, iki yıl boyunca hayal kırıklıkları yaşadı. Zamanla onlar için sevinmeyi öğrense de ailelerinden ve arkadaşlarından gelen bebek haberleri de Lindsey’i başlangıçta çok üzüyordu.
İnançlı bir insan olan Lindsey, bu yaşadıklarının Tanrı’nın bir planı olduğunu düşünüyordu. IVF tedavisini de maliyeti yüksek olduğu için en başından gözden çıkarmışlardı.
Pierce ailesinin kaderi 2022 yılında değişti. Lindsey internette dolaşırken Tennessee’nin Knoxville şehrinde bulunan bir embriyo evlat edinme ajansının ilanına denk geldi. Bu ajans ana rahmine nakledilmemiş embriyoları saklıyordu. Okudukları Lindsey’nin ilgisini çekmişti.
Diğer seçeneklere kapıyı kapatan çift, ajansa kaydoldu. Ajans görevlileri Pierce’lara “Açık Yürekler” programından bahsetti. Bu program kapsamındaki embriyoların çoğu IVF teknolojisinin nispeten yeni olduğu zamanlardan kaldığı için çok nadir tercih ediliyordu. Ne var ki Lindsey ve Tim embriyonun yaşıyla ilgilenmiyor, “o bebeklerin doğmayı hak ettiğine” inanıyordu.
ABD’deki süreçleri konusunda da bilgi veren Lindsey, “Embriyo evlat edinmek isteyenler genelde kişisel fotoğraflarından oluşan bir portföy hazırlarlar ve doğurganlık yolculuklarını anlatırlar. Biz embriyonun yaşı ya da etnik kökeninin umurumuzda olmadığını belirttik” ifadelerini kullandı.
Sonuçta Pierce’lar iki aile ile eşleşti. Ailelerden ilki isimsiz kalmayı tercih etmiş, ikinci aile ise kimliklerinin açıklanmasında bir sakınca görmemişti. İlk ailenin üç embriyosu, Aralık 2023’te Lindsey’in rahmine nakledildi. Ancak maalesef nakil tutmadı ve Pierce’lar bir yıkım daha yaşadı.
Ancak pes etmeye niyetleri yoktu. Bu kez ikinci aileye ait olan embriyolarla şanslarını denemeye karar veren Pierce çifti, 1994’te IVF tedavisi alan annenin fotoğraflarını da görmüştü.
Anne 30 yıl önce bir kız evlat sahibi olmuş, geri kalan üç embriyosunu da saklamaya karar vermişti. İlerleyen yıllarda embriyoları bağışlayan annenin arzusu, tıpkı Pierce’lar gibi çocuksuz bir çiftin hayatını değiştirmekti.
İkinci embriyo nakli, Kasım 2024’te Knoxville’de gerçekleşti. Lindsey’in rahmine yerleştirilen iki embriyodan biri tutmadı ancak ikincisi yaşamayı başardı. Lindsey nihayet hamileydi. Pierce çifti mutluluktan havalara uçuyordu.
Sonraki 9 ayın oldukça olaysız geçtiğini belirten Lindsey, “Thaddeus, doğduğunda 4,5 kiloydu ama yine de herhangi bir müdahale olmadan doğum yapabildim. Oğlumu kucağıma aldım ve Tanrı’ya bu nimeti için şükrettim” dedi.
Doğumdan sonraki ilk iki haftada Thaddeus’a ne zaman baksa gözlerine inanamadığını sözlerine ekleyen Lindsey, “Tim’e sürekli ‘Bir bebeğimiz oldu’ diyordum. Çok minnettarız. Şu an 11 haftalık oldu. Salıncağında zıplamayı seven mutlu ve sağlıklı bir bebek” ifadelerini kulandı.
Thaddeus büyüyünce, biyolojik annesiyle tanışmayı ve oğullarına dünyaya geliş hikayesini anlatmayı planladıklarını da vurgulayan Lindsey, sözlerini, “Çok heyecanlıyız. Şimdiden donör embriyolar hakkında kitaplar aldık. Dünya rekoru konusuna gelirsek, ben Thaddeus’un geçmişinden gurur duyacağına eminim” diye noktaladı.