Korkarım iktidar artık her şeyi ‘mış gibi’ yapmaya başladı
25 Ekim 2025

Merkez Bankası bu hafta faizi 100 baz puan indirdi. Aslında indirmemesi gerekiyordu; çünkü kendisi de bildirisinde yazıyor, enflasyon hem yükselmişti hem de katılaşmıştı. Faiz indirmek, enflasyonla mücadeleyi daha az ciddiye almaktı.

Ama tabii Merkez Bankası’nı suçlamazdan önce dönüp Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bakmak gerek. Meclis’e gönderilen 2026 bütçe kanunu hiç de enflasyonla mücadele bütçesi değil; hatta tam tersine enflasyonla mücadeleyi baltalayan bir bütçe.

Bu iki şeyi alt alta yazınca ben tek bir sonuca varıyorum: İktidar, enflasyonla mücadele yapıyormuş gibi davranıyor ama aslında bunu yapmıyor, onun yerine yüzde 30’larda bir enflasyonla ama ekonomik büyüme hissiyle yaşamak istiyor.

Ülkemizde enflasyonun yüksek olmasının pek çok kök sebebi var ama bunlardan bir tanesi hayat pahalılığı cephesini vatandaş açısından çok fazla ilgilendiriyor. O da genel olarak “konut açığı” diye tanımlanan ama aslında kiralardaki artış oranlarından söz eden sorun.

Teorik olarak ortada yeterince konut arzı olmayınca konut kiraları artıyor.

Kağıt üzerinde bu doğru. Az sonra tartışacağız, kağıt üzerindeki bir doğru Türkiye’de gerçek hayatın doğrusu değil aslında ama bir an için doğru gibi kabul edelim.

Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla düzenlenen bir törende iktidar 500 bin sosyal konut üretme projesini tanıttı.

Bu projenin uzun zamandan beri hazırlandığını, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in zaman zaman Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un böyle bir projeyi açıklamak üzere olduğunu duyurduğunu biliyoruz. Dün nihayet açıklandı.

Türkiye çapında 500 bin konut yapılacaktı. Bu konutlar için başvurular Kasım ayı ortasında başlayacak ama konutların teslimi Mart 2027’yi bulacaktı. Tabii unutmayın Mart 2027’de 500 bin konut bitmiş olmayacak; sadece ilk konutlar o zaman teslim edilmeye başlanacak. Projenin ne zaman biteceğini şu anda sadece Allah biliyor.

Neden böyle dedim? Basit bir sebebim var: Türkiye 6 Şubat 2023’te vahim bir deprem yaşadı, 11 ili etkileyen bu doğal afet sebebiyle ortaya muazzam bir konut açığı çıktı.

Devlet deprem için kabaca 450 bin konut yapıyor. Aradan üç yıla yakın zaman geçti, Türkiye neredeyse bütün konut üretme kabiliyetini deprem bölgesine yığdı ve henüz 300 bin konut teslim edildi. Deprem bölgesinde hala konteynerlerde yaşayanlar var.

450 bin konutu, ortada bir seferberlik olduğu halde 3 yılda bitirememek aslında normal. Normal olmayan, iktidarın insanlara “Bir yılda konutlarınız hazır” demesiydi.

Deprem konutlarının inşaası, Türkiye’nin bütün kaynaklarını deprem bölgesine çekti. İş makinalarından inşaatın çeşitli dallarının ustalarına kadar herkes yerinden yurdundan kalktı deprem bölgesine gitti. Buna rağmen konutlar hala bitmiş değil.

Yarın yapılacak 500 bin konutta da benzer şeyler yaşanacağını tahmin etmek zor değil. Bu 500 bin konut en erken 5 yılda, daha gerçekçi bir tahminle 7-8 yılda ancak tamamlanır.

Dolayısıyla bu konutların bugünün kira enflasyonuna bir faydası olması son derece tartışmalı. Bana soracak olursanız kısa dönemde kiraları düşürmez.

Öte yandan biraz pişmiş aşa su katmak gibi olacak ama ülkemizde gerçekten bir konut açığı olup olmadığı konusu da son derece tartışmalı.

Baktığınızda son 10 yılda veya son 7 yılda Türkiye’de üretilen konut miktarı ile Türkiye’de ortaya çıkan yeni hane sayısı arasında pek az fark var. Yani ülkemizin inşaat sektörü (devlet dahil), ülkemiz nüfus yapısında yaşanacak değişikliği önceden doğru tahmin etmiş ve oluşacak talep kadar konut üretmeyi başarmış durumda aslında.

Peki buna rağmen kiralar neden artıyor?

Sorun konut arzındaki daralmadan kaynaklanmıyor; sorun kira talebindeki artıştan kaynaklanıyor. Yani kiracı sayısındaki artıştan.

Kafanız mı karıştı? Evet karışması da lazım.

Türkiye bir sürü konut üretmiş, bu konutlar da satılmış. Ama konutları alanların çoğu bunları içinde oturmak üzere değil yatırım olarak, yani kiraya vermek üzere satın almış.

Gerçekte konut ihtiyacı içinde olanlar ise konut alabilir gelir seviyesinden uzaklaştıkları, bankalar enflasyon yüzünden artık konut kredisini fiilen vermez hale geldikleri için kiracı olmak zorunda kalmış.

Mesele bu.

İktidar, enflasyonla mücadele ediyormuş gibi yaptığı yetmezmiş gibi konut açığı sorunuyla da mücadele ediyormuş gibi yapıyor, gerçekte ise ikisini de yapmıyor.

ÇOK OKUNANLAR