Yapay zeka, evet öncelikle bir yazılım devrimi. Ama bu devrim beraberinde kaçınılmaz biçimde çok büyük bir donanım açığını da getirdi. Dünya, halen bu donanım açığını kapatmaya çalışmakla meşgul.
Bir yapay zeka devrimi yaşanacağını ve bu devrimin bir donanım açığı doğuracağını dünyada ilk fark eden şirketlerden biri, geçmişte sadece bilgisayarlar için yüksek kapasiteli grafik işlemci üreten, saygın ama orta boy bir mikro işlemci şirketi olan Nvidia oldu.
Nvidia’nın yüksek kapasiteli, çok hızlı ve düşük enerji tüketimli işlemcileri son beş yıldır inanılmaz büyük bir talep görüyor. Bu talebe Nvidia da sürekli ürünlerini daha da geliştirerek cevap verdiği için geçmişte defalarca batma tehlikesi yaşamış olan bu şirket bugün 4 trilyon doları aşan değeri, yüz milyarlarca dolara varan satış gelirleriyle yapay zeka endüstrisinde bir çeşit tekel konumunda.
Ancak bu tekel konumu yavaş yavaş sarsılıyor, çünkü öteki mikro işlemci şirketleri bu yeni pazarı görüp oraya yönelik üretim yapmaya, yeni buluşlar geliştirmeye başladılar.
Bu yeni rekabete ilk giren şirket AMD oldu. Amerika’nın bu köklü mikro işlemci şirketi, yapay zekanın önde gelen şirketi OpenAI ile işbirliği içinde yeni bir mikro işlemci geliştirdi.
Amerika’nın ve dünyanın bir zamanlar mikro işlemci devi olan Intel bu yeni rekabette hiç yer alamadığı için neredeyse batma tehlikesi yaşar hale gelmişti, ona yardım en ummadık yerden geldi, Nvidia Intel’e yatırımcı oldu ve Intel şimdi yapay zeka işlemcileri işine girmiş durumda.
Bu rekabete son katılan ise köklü bir mikro işlemci şirketi olan Qualcomm oldu. Qualcomm daha çok mobil sistemlere, yani cep telefonlarına hayat veren işlemcileri üreten bir şirket. Ama sessiz ve derinden gelerek ilk yapay zeka işlemcisi AI200’ü tanıttı. Şirket yakında AI250’yi de piyasaya çıkaracağını duyurdu.
Bu duyuru, bir anda Qualcomm hisselerini yüzde 20 zıplattı. Çünkü Qualcomm’un mikro işlemcileri aynı anda hem yüksek kapasite ve hız hem de daha düşük enerji tüketimi sağlıyordu.

