İrem Hanım,
37 yaşında, 5 yıllık evli bir kadınım. Eşim çok iyi bir insan ama yatakta kronometreyle yarışıyor! Her seferinde ‘kaç dakika sürdü, yeterli miydi?’ diye bana rapor tutturacak neredeyse. Ben ‘biraz daha ten, biraz daha duygu’ isterken o süreyle, sayıyla, performansla meşgul. Bir keresinde ‘rekorum kırıldı’ dedi, ben de ‘ama ben bitiş çizgisine ulaşamadım’ dedim, surat asıldı! Neden erkekler hâlâ sevişmeyi maraton zannediyor?
Değerli okurum,
Bazı erkeklerin yatakta tek derdi “erken mi, geç mi?” değil, “ölçülebilir mi?” oluyor. Sanki zihinlerinde dakika ile sertlik toplamına göre erkekliği puanlandırıyorlar.
Oysa kadınların denkleminde zevk bakışların, his ve temasın toplamı. Erkekler ne yazık ki çoğu zaman “ne kadar sürdü?” diye soruyor, “ne kadar hissettik?” diye değil. Çünkü pornoda, televizyonda, arkadaş muhabbetinde onlara “süren kadar erkeksin” öğretiliyor.
Bir gün, tam o saniyeleri sayarken kulağına şöyle fısılda: “Yarış bitti aşkım, şimdi oyun başlıyor.” Çünkü yatakta başarı, sürede değil — birlikte zamanın nasıl geçtiğinde.
İster 5 dakika, ister 50 dakika sürsün, asıl mesele birbirini hissedebilmekte.
Orgazm taklidi yapınca kendime çok kızıyorum
İrem Hanım,
33 yaşında, bekarım, 1 yıldır süren bir ilişkim var. Size itiraf ediyorum… Bazen orgazm taklidi yapıyorum. Partnerimi kırmamak, ortamın büyüsünü bozmamak için… Ama sonra kendime kızıyorum: ben feminist bir kadınım, neden hâlâ ‘oh evet’ tiyatrosu yapıyorum. Ama bir yandan da biliyorum, eğer ‘olmadı’ desem, morali bozulacak, bir sonraki sefere daha da kasılacak. Ne yapmalı?
Değerli Okurum,
Yalnız değilsin, ama mesele “kimi kandırdık” değil — kendimize neyi unutturduğumuz.
Kadınlar genelde üç sebeple taklit yapar: Erkeğin morali bozulmasın diye , taklit yapayım da bir an önce bitsin diye, veya bu seferlik bitsin, sonra konuşuruz düşüncesiyle. Ama her taklit, bir iletişim eksikliğinin üstünü kadife yastıkla örtmektir.
Oysa zevk öğretilebilir, sadece doğru tonla. Unutma sen bir kadın olarak kendi zevkini sahiplenirsen, bu sadece sevişmeyi değil, özgüveni de değiştirir.
Sevişiyorum ama orada değilim
İrem Hanım,
35 yaşında, bekar ama 6 aydır bir ilişkisi olan bir kadınım. Sevgilim beni çok beğendiğini söylüyor ama ben kendimi aynada hâlâ tam beğenemiyorum. Ne zaman sevişmeye kalksak, aklım ‘ışık çok mu açık’, ‘göbeğim katlandı mı’, ‘selülitim görünüyor mu’ gibi düşüncelere gidiyor. Bir noktadan sonra o anda bile değilim artık, dışarıdan kendimi izler gibi oluyorum. Yani sevişiyorum ama orada değilim. Bunu nasıl aşabilirim?
Değerli okurum,
Kadınların büyük kısmı sevişirken orgazm olamıyor çünkü keyif yerine kendini izliyor. “İyi görünüyor muyum?” “Sesim garip mi çıktı?” “Karnım yağlı mı” düşünceleri tavan yapıyor.
Oysa bütün bu düşünceler, zevki değil, öz-değeri ölçüyor. O seni beğeniyor ama sen kendini beğenmiyorsun. Orada bir algı farkı var.
Kendini “kusursuz” görmeye değil, kendi zevkini fark etmeye odaklan.Vücudun senin evin. Ve kimse evini mükemmel olduğu için değil, kendini iyi hissettirdiği için sever.
Bir akşam aynaya bak ve bedeninin sadece “hoşuna giden” bir yerine odaklan — bir ben, bir omuz, bir kavis. Oradan başla. Çünkü bedenle barış, milim milim kazanılır.Bir kadın kendi bedenini affetmeden, gerçekten zevk alamaz.

