Masumiyetin Katli 
07 Kasım 2025

Helga Goebbels’in kaderi, doğduğu gün onun yerine çoktan yazılmıştı. 

O bir çocuk değildi. 

O bir vitrindi. 

İdeolojinin makyajı onun yüzüne yapıldı; bir çocuk masumiyetinin sıcaklığı propaganda için soğuk bir silaha dönüştürüldü.

Bir babayı kendi çocuğunu bu kadar kullanmaya iten ne büyük bir yanılgıdır?

Baba Joseph, gerçeği bükmeyi bir ustalık değil, bir inanç hatta ahlâk biçimi sanarak müsterihti. 

Annesi Magda ise hakikâti çocuklarının gözlerine bakarak inkâr edecek kadar tutkulu bir mümine 

Onların evinde sevgi bile şartlıydı: 

Önce Führer’i sevmek, yalanlara inanmak.

Ve sorgulamamak. 

Helga’nın daha oyun çağında öğrendiği ilk şey, rol yapmak olmalı.

Kameralar ona doğrultulduğunda gülümsemeyi; Hitler’e çiçek uzatırken bir ulusun hayranlığını ona taşımayı öğrettiler. 

Oysa içindeki çocuk, belki de kimsenin duymadığı bir sesle titriyordu: 

“Bütün bunlar gerçek olabilir mi?” 

Ama sorular yasaktı. Şüphe, günahtı. 

Bu yüzden Helga, muhtemelen içindeki huzursuzluğu yuttu. Yutarak büyüdü.

Derken Nisan 1945 geldi. 

Berlin yanıyor, duvarlar çöküyor, yetişkinlerin kurduğu masal dünyası dehşete dönüşüyordu. 

Hitler yeraltına saklanırken, Helga’nın gözlerindeki maske/bağ düştü. Partinin “ışığı” dedikleri karanlık, yüzüne çarptı. 

Pencereden kaçamak bir bakışla dışarı baktığında, anladı: 

Bütün o yıllar boyunca kendisine anlatılan dünya, sadece büyüklerin deliliği idi.

Şimdi en trajik an geliyor:

Çocuklar gerçekliği kavradıklarında, genelde yönlendirmelerin bencil acımasızlıklarından kendilerini kurtarmaya başlarlar.

Helga olanları kavradığında ise, onun ölümü de çağrılmıştı. 

Çünkü anne ve babası, kendi yalanlarının çöküşünü çocuklarının yaşamasına izin vermedi. 

Onlara göre “Nazizm bitiyorsa, çocukları da onunla ölmeli”ydi.

Helga, zehir verilirken anlamış olabilir: 

Ona Sevgi diye gösterilen şey, aslında fanatizmin kılıflı hâli miydi?

Bir anne, bir baba, çocuklarını korumak için değil, onu kendi inançlarının, ideallerinin barbarca kıyımı olarak yanlarında taşımak için öldürdü.

Ve o küçük beden, o gece yalnızca Nazizmin değil, bir kez daha masumiyetin korkunç istismarının sonu oldu.

Helga’nın hikâyesi şunu haykırıyor:

Büyüklerin kurduğu cehennemde önce çocuklar yanar.

Gözlerimizin önünde tekrar süren budur.

ÇOK OKUNANLAR