Gençler arasında yükselen ‘Yeni nesil milliyetçilik’: Seküler, Atatürkçü ve partisiz
01 Aralık 2025

Gençler arasında yükselen ‘yeni nesil milliyetçilik’ hakkında ne biliyoruz?Kaynak, BBC & Mehmet Kacmaz/Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, 25 Mart’ta İstanbul’daki Saraçhane Parkı’nda gösteri yapan gençler Haber bilgisiYazan, Mahmut HamsiciUnvan, Bildirdiği yer İstanbul 9 saat önce

Bozkurt işaretleri, kurt başlı mavi Göktürk bayrakları, Abdullah Öcalan’a küfredilen dövizler, üzerinde Göktürkçe Türk yazan atkılar, milliyetçi sloganlar, yoğun Türk bayrakları, Mustafa Kemal Atatürk posterleri ve Enver Paşa resimleri…

İstanbul’daki Saraçhane eylemleri sürecinde kamuoyunun dikkatini çeken şeylerden biri gençlerin yoğun katılımıysa bir diğer de bu gençlerin bir kısmındaki milliyetçi eğilimleri yansıtan detaylardı.

Yakın dönemde farklı araştırma kuruluşları tarafından değişik yöntemlerle yapılan araştırmalar da gençler arasındaki “yeni nesil bir milliyetçi yükselişe” dikkat çekiyor.

Araştırmalar ve BBC Türkçe adına bu haberi yazan Mahmut Hamsici’nin gözlemleri, bu milliyetçilik akımının çeşitli açılardan “yeni özellikler” taşıdığına işaret ediyor

‘Korkunç bir siyasallaşma yaşanıyor’

Milliyetçilik üzerine konuştuğumuz 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Melih, öncelikle “bu dönemde üniversitelerde ve liselerde korkunç bir siyasallaşma yaşandığını” söylüyor.

Kendisi de son yıllarda politikleşen ve hükümeti eleştiren bir eylemde gözaltına da alınan Melih’e göre bu ortamda “gençler arasında hem milliyetçilik hem de sol yükseliyor”:

“Sosyal demokrasi ve muhafazakâr demokrasi artık insanlara hiçbir şey vermiyor. Gençler ya Kemalist ve seküler milliyetçi bir çizgiye geçiyor ya da komünist- sosyalist bir mücadeleye. Bazı cumhuriyetçi değerleri savunma noktasında sosyalist arkadaşlarla yan yana geldiğimiz de oldu.”

Melih, politikleşmesine neden olan en büyük sorunları, “ekonomi, adaletsizlik ve cumhuriyet değerlerinin elden gitmesi” olarak açıklıyor.

‘Orta sınıfın bir krizi var’

Görüştüğümüz başka bir isim 18 yaşındaki üniversite öğrencisi Irmak.

WhatsApp profilinde kurt simgesi ve Göktürkçe yazılmış Türk kelimesi var.

Kendisi Saraçhane eylemleri sürecinde kısa süreliğine cezaevine girip çıkmış.

“Ekonomik kriz ve yargının siyasallaşmasından” bahsederken, ülkede kendisini en fazla endişelendiren konunun “sosyal çürüme” olduğunu söylüyor.

İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi’nin, 2024 yılı boyunca üç akademisyenin koordinatörlüğünde altı kentte yaptığı görüşmeler ve kapsamlı sosyal medya analizlerine dayanan “Milliyetçi Dönüşüm ve Genç Yüzleri” adlı araştırmanın sonuçları, Nisan 2025’te yayımlandı.

Rapora göre, araştırmada görüşülen gençlerin tamamı, ekonomik olarak çok zorlandıklarını, kendilerinden önceki kuşaklara kıyasla gençliklerini daha dezavantajlı koşullarda yaşadıklarını ve aslında “genç gibi hissetmediklerini” anlatmış.

‘Yeni nesil milliyetçiliğin’ arkasında nasıl bir motivasyon var?

Yıllardır gençlik üzerine çalışmalar yapan Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özgehan Şenyuva, “Orta sınıfın bir krizi var. Bu kitledeki gençler ekonomik krizle karşı karşıya. Nepotizme de şahit oluyorlar. Hem bugünlerini hem geleceklerini risk altında hissediyorlar” diyor.

Prof. Dr. Şenyuva, “çıkar telefonunu” ya da “iş beğenmiyorlar” söylemlerinin daha erken yaşlarda çalışmak zorunda kalan ve birçoğu ailesiyle yaşayan bu gençlerde büyük tepki topladığını söyleyip devam ediyor:

“Şimdi burada bir hikaye, kendilerini ait hissedecekleri bir aidiyet arayışı içerisindeler. Burada da milliyetçilik önemli bir faktör olarak karşılarına çıkıyor.”

Prof. Dr. Şenyuva, ODTÜ’de bu yılki mezuniyet töreninde taşınan pankartların “yeni nesil milliyetçiliğin” yükselişine dair önemli bir fikir verdiği kanısında.

Üniversite öğrencisi Irmak, kendini “Türk milliyetçisi bir Kemalist” olarak tanımlıyor, “Türk’ün öz yurdunda ezildiğini düşünüyorum” diyor.

Onu rahatsız eden sorunları saydıktan sonra kendisi de dahil gençlerin “bu durumdan milliyetçi bir anlayışla sıyrılmaya yöneldiğini” söylüyor.

Milliyetçi Hareket Partili (MHP) bir ailede büyüyen, kendisi de ilk gençlik yıllarında Ülkücü harekette yer almış olan 35 yaşındaki Bahadırhan Dinçarslan, “Seküler Milliyetçilik” adlı iki ciltlik kitabında, yeni bir milliyetçilikle ilgili görüşlerini paylaşıyor.

Dinçarslan uzun bir süredir, yeni bir milliyetçilik anlayışının ihtiyacına dair tartışmalar yürütüyor.

Tamgatürk internet sitesinin imtiyaz sahibi Dinçarslan, kendisinden bir alt kuşaktaki yani “Z kuşağındaki” milliyetçi gençler için, “Elde tutunabilecekleri tek varlık milli kimlikleri” yorumunu yapıp devam ediyor:

“Ona tutunarak aslında bir nevi ortadaki çöküşten kendilerini korumaya çalışıyorlar. Ancak bu girdaptan nasıl kurtulacaklarını da bilmiyorlar.”

Göçmen karşıtlığı

İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi’nin raporunda Türkiye’deki milliyetçi gençler arasında, LGBTİ+ ve göçmen karşıtlığının, küresel çaptaki aşırı sağ-milliyetçi hareketlerin söylemleriyle örtüştüğü yorumuna yer veriliyor.

Aynı raporda, bu gençlerin “anti-otoriter ve demokrat bir milliyetçiliği tercih ettiği” tespiti de yapılıyor.

Bunun ise küresel çaptaki aşırı sağcı hareketlerin demokrasi karşıtı yönelimlerinden farklı olduğu belirtiliyor.

Benzer araştırmalarda da gençlerin Suriyeliler, düzensiz göç ve sınır güvenliği konularındaki tepkilerinden bahsediliyor.

Türkiye halen dünyada en fazla Suriyeli göçmeni barındıran ülke.

Göç İdaresi Başkanlığı’nın 20 Kasım tarihli haftalık raporuna göre Türkiye’de geçici koruma statüsünde yaklaşık 2 milyon 375 bin Suriyeli bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nisan ayında yaptığı açıklamada Türkiye’de Türkiye’de toplam 4 milyon 33 bin göçmen olduğunu söylemişti.

Geçen yıllarda, farklı kentlerde Suriyelilerle Türk vatandaşları arasında yaşanan gerilim sonrası Suriyelilerin ev ve işyerlerinin hedef alındığı bazı olaylar yaşanmıştı.

Nasıl bir milliyetçilik?

Üniversite öğrencisi Melih çizgisini, “reaksiyoner ve seküler milliyetçilik” olarak nitelendiriyor.

Ama etrafta “Turancı milliyetçilerin ya da çok radikal milliyetçi kesimlerin olduğunu” da ekliyor.

Yazar Dinçarslan, Türkiye’de artan kentlileşme ve değişen sosyolojinin 2000’lerde, milliyetçi cenahta yeni bir kırılma yarattığını ve bunun siyasi düzlemde kendisini İYİ Parti’nin doğuşuyla gösterdiği kanısında.

Dinçarslan üç tip milliyetçilikten bahsediyor.

Birincisini daha çok MHP ile özdeş “geleneksel milliyetçilik”, ikincisini ise bahsettiği sosyolojik dönüşümü de ifade eden ve İYİ Parti ile simgeleşen “yeni milliyetçilik” olarak tanımlıyor.

Dinçarslan’a göre günümüzdeki üçüncü milliyetçilik ise diğer ikisinden de farklı. Kendisi bunun “daha radikal” bir milliyetçilik olduğu görüşünde.

Dinçarslan, kendi kuşağının arayışına girdiği yeni milliyetçilik ile bugünkü kuşaktaki milliyetçiliği şöyle karşılaştırıyor:

“İkinci tip milliyetçilik, daha rasyonel, objektif bir takım çözümler bulmaya çalışan bir milliyetçilikti. Üçüncü tip milliyetçiliğe sahip yeni kuşak ise daha duygusal. Ortada gerçekten heba edilmiş bir çocukluk ve gençlik var. Çocuklukları, insanların gördüğünden geri kaldığı bir dönemde geçti. En çok sosyalleşecekleri dönem pandemiye denk geldi. Ciddi bir statü endişesi taşıyorlar. Bu endişe birçok reflekslerini duygusal bir hale getiriyor.”

‘Ülkü Ocakları’na gitmeyen bir milliyetçi nesil’

“Yeni nesil milliyetçilik”, MHP destekçiliği-Ülkücülük hattından büyük oranda farklı görünüyor.

Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu olan Toplum Çalışmaları Ensitüsü (TÇE), Ekim ayında “Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası” adlı araştırma raporunu yayımladı.

TÇE veri analisti ve araştırma direktörü Yağmur Uzunırmak, görüşmecilere hiç Ülkü Ocakları’nda bulunup bulunmadıklarını sorduklarını aktarıyor:

“Milliyetçilik Türkiye’de Ülkü Ocakları ve MHP ile anılan bir olguydu. Biz üst nesillerde bunu, ‘Evet, bulundum’ cevabı üzerinden daha net görebiliyoruz. Fakat şimdi ortada, bunlara gitmeyen fakat kendisini milliyetçi tanımlayan bir nesil var.”

‘Patriyarkanın karşısında Atatürkçü düşüncedeyiz’

Birçok farklı araştırma, gençler arasındaki “yeni nesil milliyetçiliğin”, sekülerizmle kol kola gittiğini ve kadınları daha fazla kapsadığını gösteriyor.

Üniversite öğrencisi Irmak, “Bugüne kadar tanıştığım milliyetçi kadın ve erkek sayısı hemen hemen aynı” diyor.

Kadın haklarına bakışını ise şöyle anlatıyor:

“Benim ve benim çizgimde olan herhangi bir kişinin diğer kadın hakları savunucularından hiçbir farkımız yok. Patriyarkanın karşısında Atatürkçü düşüncedeyiz. Kadın hakları konusunda eşitlikçi ve özgürlükçü bir tutum sergiliyoruz.”

Prof. Dr. Şenyuva da çalışmalarında bu kesimde genç kadınların yoğunluğunu gözlemlediğini söylüyor:

“Siyasal İslam’ın kadını koyduğu yere doğrudan bir tepki var. Ama bunu feminizm olarak nitelendirmiyorlar. Örneğin kendilerine tarihten Türk kadın karakterler buluyorlar.”

Devlete yaklaşımda değişim

Son dönemdeki araştırmalar, “yeni nesil milliyetçi gençlerin” geleneksel milliyetçi akımlarından farklı olarak devlete kutsallık atfetmediğini de öne sürüyor.

Sokak eylemlerine bakış da değişmiş görünüyor.

TÇE’den Yağmur Uzunırmak’ın aktardığına göre ensitünün araştırmasında, Türkiye’de kendini milliyetçi olarak tanımlayan kişilere, sorunların çözümü için sokak eylemi yöntemini ne kadar benimsedikleri de sorulmuş.

Uzunırmak, bu yönetimi savunanların araştırmanın genelinde ortalama yüzde 7,6 çıkarken milliyetçi öğrenciler arasında ise bunun yüzde 36 çıktığını belirtip şu yorumu yapıyor:

“Öğrenciler diğer gruplara göre kendini daha fazla milliyetçi olarak tanımlıyor. Aynı kesim, eylemlere de çok daha yatkın. Bu iki veriyi birleştirdiğimizde 19 Mart protestolarında ortaya çıkan görüntüleri daha iyi algılayabiliyoruz.”

İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi’nin raporunda, AKP’ye muhalif olmalarına karşın bu gençlerin, iktidarın savunma sanayisine yaptığı yatırımlarına ve Teknofest etkinlikleri başta olmak üzere teknoloji ve ulusal savunma alanındaki gelişmelere pozitif yaklaştığı tespiti de yer alıyor.

‘Etnik milliyetçilik değil’

Prof. Dr. Şenyuva bu kitlenin milliyetçiliğini tanımlarken “En büyük farklılık güvenlikçi ve ırkçı temelli olmamaları. Biz, ‘Türk ırkı üstündür’ söylemiyle hiç karşılaşmıyoruz” diyor.

Türk tarihine dair mitolojik simgelere çok sık başvurulmalarıyla ilgiliyse, “Unutmayın, bunlar Yüzüklerin Efendisi, Game of Thrones nesli” yorumunu yapıyor.

Yüzüklerin Efendisi ve Game of Thrones dizileri gerçek üstü karakterleri ve fantastik öğeleriyle tanınıyor.

TÇE’den Yağmur Uzunırmak ise araştırmalarında, milliyetçi öğrenci gençlerin etnik milliyetçiliğe, daha geniş anlamdaki milliyetçi kesimlere kıyasala çok daha mesafeli olduklarının çıktığını belirtiyor.

Bir araştırma kuruluşu olan CORE Araştırma Enstitüsü’nün Kasım başında sonuçlarını yayımladığı gençlik araştırmasında, gençler arasındaki milliyetçilikle ilgili elde edilen veriler üzerinden, “ırkçılık norm dışı, ayrımcılık yüksek” yorumu yapılıyor.

Kürt sorununa bakışta değişim ve çözüm sürecine eleştiriler

İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi’nin raporunda bu gençlerin, Kürtlerin kimliğini yok saymadığı, Kürtlerin varlığını tanıdığı belirtiliyor.

ODTÜ’den Prof. Dr. Şenyuva’nın gözlemleri de buna paralel.

Ancak Prof. Dr. Şenyuva’ya göre bu gençler arasında, iktidarın “terörsüz Türkiye” olarak tanımladığı yeni “çözüm sürecine” ise büyük bir tepki var.

Çözüm süreciyle ilgili görüşünü sorduğumuz üniversite öğrencisi Irmak bunu özetle, “anayasaya ve Türk milletine açılmış bir savaş dönemi, ihanet süreci olarak” tanımlıyor.

Farklı araştırmalar da bu gençlerin ortadaki sürece net olarak karşı olduklarına işaret ediyor.

Siyasi partilerle ilişkileri nasıl?

Bu gençlerin siyasi partilerle nasıl bir ilişkide olduğu da merak konusu.

İstanbul Gençlik Araştırma Merkezi’nin raporunda Zafer Partisi’nin söylemlerinin gençler arasında popüler olduğu tespiti yapılıyor.

Ancak konuştuğumuz uzmanlara göre “yeni nesil milliyetçi gençlerin” büyük bir bölümü örgütüsüz.

Prof. Dr. Şenyuva bu gençlerin siyasi partilerle ilişkilerini şöyle değerlendiriyor:

“Partilerin ötesine geçen, milliyetçi partilerle sınırlı olmayan bir milliyetçilikten bahsediyoruz. Örneğin bizim odak gruplarındaki kimi yeni nesil milliyetçi seçmenler TİP’e [Türkiye İşçi Partisi] oy verme olasılığından bahsediyordu.”

Üniversite öğrencisi Melih, siyasi partilerle ilgili olarak “Onlar bizi değil bir onları örgütlüyoruz. Onlardan daha cesuruz ve daha fazla şey yapıyoruz” diyor.

‘Kanzilik’ ve radikalleşme tartışması

Sosyal medyada bazı kesimler, milliyetçi gençleri de içine alacak şekilde, dalga geçmek için “kanzi” kavramını kullanıyor.

Bu kavram, geçen yıl Ağustos ayında, Eskişehir’de bıçaklı bir saldırganın beş kişiyi yaralamasının ardından da sosyal medyada paylaşılmıştı.

Şüphelinin üzerinden, Nazi sembolleriyle kaplı teçhizat çıkmış ve sosyal medyada ırkçı ve şiddeti savunan paylaşımlar yaptığı belirlenmişti.

Gençler arasında neo-Nazi eğilimlerin olup olmadığını sorduğumuz üniversite öğrencisi Melih şunları söylüyor:

“Genel olarak bir radikalleşme problemi var. Normal siyaset çözüm üretemeyince insanlar kontrolden çıkıyor. Neo-Nazi gruplar da var. Anladığım kadarıyla Ataman Kardeşliği hâlâ gizli bir şekilde devam ediyor. Müdavimiyet diye yeni bir grup var. Bunlar yer altında örgütleniyorlar ama bence çok küçük gruplar bunlar. Aklı başında olmayan insanlar bunlar, bir kısmı da zaten ergen.”

Sosyal medyaya ve bazı iletişim uygulamalarına baktığımızda, geçmiş yıllarda Ataman Kardeşliği, günümüzde de Müdavimiyet adıyla yapılan ırkçı ve şiddet çağrısı içeren paylaşımlar görüyoruz.

BBC Türkçe, var olduğu öne sürülen bu “gruplarla” ilgili iddiaları bağımsız kaynaklarca doğrulayamadı.

Var olduğu iddia edilen “gruplarla” ilgili resmi bir açıklama da bulunmuyor.

‘Yeni nesil milliyetçilik’ nereye evrilebilir?

Türkiye’de gençler arasındaki “yeni nesil milliyetçiliğin” nereye evrileceğini tahmin etmek kolay değil.

İstanbul Gençlik Araştırma Merkezi’nin raporunda bu akımın “esnekliğinden” bahsediliyor.

CORE Araştırma Enstitüsü’nün raporunda ise milliyetçiliğin güçlü bir eğilim olmakla birlikte “akışkan” olduğu tespiti yapılıyor.

“Esneklik ve akışkanlık” gibi kavramlarla birlikte düşünüldüğünde bu milliyetçiliğin geleceğine dair öngörüde bulunmak iyice zorlaşıyor.

“Yeni neslin bir düşünce, ürün ve persona ile ilişki kurma biçiminin değiştiğini, çok hızlı yaşayıp sonra oradan çok hızlı çıktığını” belirten ODTÜ’den Prof. Dr. Şenyuva, “yeni nesil milliyetçiliğin ise böyle olmadığına dair emareler olduğunu” savunuyor.

Prof. Dr. Şenyuva, “Esas olan bazı temel kimlik faktörleri. Bu faktörleri ortaya çıkaran koşullar degişmedikçe bu ideoloji sürer” yorumunu yaptıktan sonra ekliyor:

“Türk olmayı yeniden keşfediyorlar, bu öyle K-Pop grubu degil; gelecek ay başka bir şey deneyecek değiller. Bu bir moda akımı değil.”

ÇOK OKUNANLAR