Başkan “Enflasyonu düşürmek için faizi arttırırız” dedi, piyasa çok sevindi
16 Aralık 2020

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, yıllardır yapılmayan bir şeyi yaptı ve yıl sonunda bir sonraki yıla ilişkin para ve kur politikası hakkında bilgi verdi. Bu sunum, son dört yıldır yapılmıyordu. Naci Ağbal bir şey daha yaptı; enflasyon ve para politikasıyla ilgili son derece net mesajlar verdi, “Politika faizinden başka bir araç kullanmayacağız, faiz koridoru ve geç likidite penceresi gibi şeyleri unutun” dedi. Ve son olarak Ağbal basın toplantısında kendisine sorulan bütün sorulara sabırla cevap verdi.

İşte bütün bunları piyasa çok sevdi; sabah güne 7.83-7.84 seviyesinde başlayan dolar, açıklamalar sonrası 7.76’ya kadar düştü.

Tabii Merkez Bankası başkanı güzel konuştu ama hali hazırda bankanın politika faizi yüzde 15, oysa daha bu sabah Merkez Bankası repo ihalesi düzenleyip bankalara TL sattı ve bu parayı yüzde 16.16’lık ortalama faizle verdi. Yani daha bu sabah itibarıyla piyasada oluşan faizle Merkez Bankası’nın uyguladığı faiz arasında bir fark var. Dolayısıyla piyasalar aslında ilk Para Kurulu Toplantısı’nda yeniden faiz artışı olup olmayacağına bakarak Merkez Bankası Başkanı’nın sözlerinde samimi olup olmadığını belirleyecek.

Naci Ağbal’ın sözlerinde geçmiş ekonomi yönetimine ve Merkez Bankası yönetimine ilişkin ciddi eleştiriler de gizliydi.

Bakın Naci Ağbal’ın “Çok sayıda kişi ve kurumla istişare ettikten sonra ortaya çıktı” dediği 2021 Para ve Kur Politikası dokümanı için Merkez Bankası Başkanı’nın yaptığı açıklamalar satır başlarıyla nasıldı?

  • Fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme, istihdam ve toplumsal refahın ön koşuludur. Merkez Bankaları toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yaparlar. Bu nedenledir ki TCMB’nin kendisine yasa ile verilmiş görevinin de temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır Fiyat istikrarı ekonomik istikrarın ön koşuludur. Fiyat istikrarını kalıcı hale getirdiğimizde verimlilik ve rekabet gücümüz artacak, yatırım, üretim, istihdam artış gösterecek, Türkiye olarak daha fazla uluslararası sermaye yatırımını ülkemize çekmiş olacağız. Böylelikle, ülkemizin gelişmesi ve kalkınması noktasında önemli ilerlemeler sağlayacağız. Ve insanımızın refahı bu sayede sürekli şekilde artış gösterecektir. Bu açıdan fiyat istikrarını sağlamak hepimizin ortak amacı olmalıdır. TCMB olarak biz bu amaca yürekten inanıyoruz ve enflasyonu düşürmekte kararlıyız.

“Hızlı parasal genişleme olumsuz etki yarattı”

  • Ekonomideki yavaşlama nisan ayında belirginleşti ve sektörler geneline yaygınlaştı. TCMB bu dönemde salgının ekonomik ve finansal etkilerini sınırlamak amacıyla 2020 yılı mart-mayıs döneminde yaptığı faiz indirimlerinin yanında bir dizi kapsamlı likidite tedbirini de uygulamaya koydu. Bu dönemde maliye politikası ve finansal politikalar aracılığıyla da ekonomiyi destekleyici son derece önemli çok sayıda adım atıldı. Böylelikle yılın ikinci çeyreğinde sert bir şekilde daralan ekonomik faaliyet 3. çeyrekte iç talep kaynaklı belirgin bir toparlanma kaydetti. Hızlı parasal genişlemenin gecikmeli etkileriyle ekonomideki ısınmanın son çeyrekte de belirginleştiği görülmektedir. Krediler ve parasal büyüklüklerde kısa sürede sağlanan bu hızlı genişleme cari denge ve enflasyon görünümünü ise olumsuz etkiledi. Turizm gelirlerindeki düşüş ve ek olarak yabancı sermaye çıkışları, yurt içi yerleşiklerin artan varlık dolarizasyonu ve reel kesimin yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğilimini hızlandırmasıyla birlikte cari denge ve finansman görünümü hızla bozuldu.

“Enflasyon görünümü Haziranda bozuldu”

  • Döviz kuru başta olmak üzere artan maliyet baskıları ve güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü unsurlar özellikle yılın ikinci yarısında enflasyon görünümünü olumsuz etkiledi ve enflasyon beklentileri bu dönemde yükseldi. Gıda ve temel mal enflasyonundaki belirgin artışa karşın bu dönemde enerji ve tütün grupları büyük ölçüde baz etkileriyle tüketici enflasyonunu sınırladı ve yılın ilk 10 ayında enflasyon yüzde 12 civarında yataya yakın bir seyir izledi.
  • TCMB ağustos ayı başından itibaren salgın dönemine özgü politikalarda kademeli sıkılaştırma adımlarına da başladı. Gıda ve temel mal enflasyonundaki artışın belirginleşmesiyle kasım ayında yıllık TÜFE yüzde 14’e yükseldi. Diğer taraftan salgının ilk aşamalarında yüzde 5,5’e kadar gerileyen üretici enflasyonu yılın 2. yarısında hızlı bir artışla yüzde 23’e ulaştı. Üretici fiyatları eğilimindeki yükseliş eğilimi tüketici fiyatları üzerinde maliyet baskılarını artırdı.

“Kur yükseldiği için enflasyon da arttı”

  • Enflasyon eğilimlerini incelediğimizde enflasyondaki yükselişin temel belirleyicisinin döviz kuru gelişmeleri olduğunu görüyoruz. bu hususları dikkate alarak kasım ayında dezenflasyon sürecinin en kısa sürece yeniden tesisi için politika faizini yüzde 10,25’ten yüzde 15’e yükselttik. Bu kapsamda sade ve anlaşılabilir bir operasyonel çerçeve benimseyerek kısa vadeli tüm fonlamanın temel politika aracı olan 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranından yapılmasına karar verdik.
  • Önümüzdeki dönemde, salgına bağlı küresel risk iştahı, ekonomik faaliyetteki olası etkileri ile ücret politikaları ve yönetilen, yönlendirilen fiyatlara ilişkin belirsizlikler enflasyonun seyri bakımından öne çıkıyor.

“Gerekirse faiz artar”

  • Belirtmiş olduğum bu riskler ile mevcut enflasyon görünümü ve oluşabilecek ilave riskler 2021 yılında para politikasında sıkı ve kararlı bir duruş sergilememizi zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede para politikası kararlarımız fiyat istikrarı önceliği korunarak alınacaktır. Para politakası duruşumuzu enflasyondaki riskleri dikkate alarak enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarı hedefine ulaşmak odağında belirleyerek kararlılıkla uygulayacağız. Başka bir deyişle hedeflerimize ulaşmak için şartların gerekli kılması halinde 2021 yılında politika duruşumuzun sıkılığı; enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürülecektir.
  • Para politikası duruşumuzu enflasyonun seyri bakımından belirlenen orta vadeli patika ile uyumlu bir şekilde hedefe kademeli olarak yaklaştıracak şekilde oluşturacağız ve uygulayacağız. 2021 yılı sonu için ekim enflasyon raporunda öngörülen yüzde 9,4 düzeyindeki enflasyon tahmin hedefine ulaşma kararlılığı içindeyiz. Enflasyon hedeflemesi rejiminin gereği olarak önümüzdeki dönemde parasal sıkılık düzeyini enflasyonun bu tahmin hedefiyle uyumunu sağlayacak şekilde belirleyecek ve uygulayacağız.

“Artık para basmak yok”

  • Gecelik faizlerde gün içi oynaklıkların sınırlanması amacıyla kullanılan faiz koridoru ile TCMB’nin nihai kredi merci işlevini gören geç likidite penceresi söz konusu fonksiyonları dışında para politikası aracı olarak kullanılmayacaktır.
  • Sistemin fonlama ihtiyacı geçen yıla göre önemli ölçüde artış gösterdiği ve 567 milyar lira seviyesine yükseldi. Halihazırda söz konusu fonlama ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ı swap işlemleriyle geri kalanı ise açık piyasa işlemleriyle sağlanmaktadır. Önümüzdeki dönemde TCMB, bankaların döviz ve likidite yönetimlerine katkıda bulunmak amacıyla swap işlemlerine devam edecektir. Ancak piyasa şartları elverdiği ölçüde bankalara sağlanan swap imkanı kullanımının yıl içerisinde piyasa şartlarına göre kademeli olarak azalabileceği öngörülmektedir. Bu durum özellikle TCMB’nin bilanço yapısının daha sağlıklı bir yapıya dönüşmesi açısından önem arz etmektedir. TCMB’nin para politikasındaki duruşunu desteklemek amacıyla açık piyasa işlemleri portföyünde 2021 yılında itfa edilecek 16,1 milyar lira nominal tutarlı kıymet için yeniden alım yapılmayacaktır. Ayrıca öngörülebilirliği artırmak amacıyla TCMB açık piyasa işlemleri nominal portföy büyüklüğü İşsizlik Sigortası Fonu’ndan alınan kıymetler de dahil olmak üzere 2021 yılında azami nominal 64 milyar lira seviyesi olarak belirlenmiştir.

“Dolarizasyon terse dönmeli”

  • Kurlar serbest piyasa koşullarında arz ve talep dengesine göre oluşacak, TCMB olarak kurların düzeyini ya da yönünü belirleme amaçlı döviz alım satım işlemi yapılmayacaktır. Diğer yandan döviz piyasasının sağlıklı işleyişi açısından döviz arz ve talep gelişmelerini yakından takip ediyor olacağız. Kurlarda ekonomik temellerden kopuk, aşırı dalgalanmalar görüldüğünde ise alış ya da satış yönünde müdahalelerde bulunulacaktır.
  • Sermaye girişlerinin istikrarlı ve güçlü bir hale gelmesi, yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi, döviz alım ihalelerine başlamak için bizim açımızdan önemli birer gösterge olacaktır. Bu alanda uygun koşulların oluşması için enflasyon göstergeleri ve enflasyon beklentilerinde kalıcı ve ikna edici bir iyileşme ile risk priminde istikrarlı bir düşüş eğilimi gerektiğinin de bilincindeyiz. Fiyat istikrarının finansal istikrar için bir ön koşul, finansal istikrarı da fiyat istikrarı için en önemli unsurlardan birisi olarak görüyoruz. 2021 yılında fiyat istikrarına odaklı uygulayacağımız para politikasının makro finansal risklerinin sınırlanması için de kritik önemde olduğunu değerlendiriyoruz.

“Rezervdeki swap miktarı açıklanabilir”

  • TCMB, önümüzdeki gelecek dönemde her bakımdan yaptığı faaliyetlerle ilgili daha şeffaf, daha öngörülebilir, daha hesap verilebilir bir çerçeve oluşturacak. Bu anlamda çalışmalarımızı başlattık. Sizin de ifade ettiğiniz ‘swap işlemleri dahil olmak üzere kamuoyuna paylaşılması gereken, ihtiyaç olarak talep edilen, farklı frekanslardaki hangi verileri paylaşabiliriz’ şeklindeki çalışmalarımızı da yakın bir zamanda tamamlayacağız. Sizin de ifade etiğiniz swap için çok daha kısa bir frekans içerisinde bu açıklamalara da başlayacağımızı söyleyebilirim.

“Döviz alıp rezerv biriktireceğiz”

  • Burada gerek reeskont kredi dönüşleri kanalından gelecek olan 21 milyar dolar civarında bir rezerv katkısı var. Diğer taraftan da döviz alım ihalelerini döviz arz ve talep gelişmelerine bağlı olarak belirleyeceğiz. Burada ters dolarizasyon, ters para ikamesi noktasındaki gelişmeleri yakından izleyeceğiz. Yurt dışı tasarrufların Türkiye’ye gelişinin sürekliliğini, kalıcılığını ve gücünü yakından izleyeceğiz. Bütün bunların üstünde de en başta ifade ettiğim enflasyonun hızlı ve kalıcı bir şekilde düşürülmesi, fiyat istikrarının sağlanması… Bu amaç etrafında realize ettikçe bir taraftan enflasyon beklentileri bir taraftan ülke risk primi aşağı gelecek. Bu da ekonomi ile ilgili beklentileri olumlu etkilediği için TL varlıklarının cazibesi artacak. O dönemlerde piyasanın döviz arz ve talebini sağladığı uygun koşullarla döviz rezervi biriktirme politikamızı şeffaf bir şekilde hayata geçireceğiz.